1. Anasayfa
  2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1989/567 K: 1989/2675 T: 20.3.1989


Orman kadastro davaları, Orman Yasası hükümleri göz önünde tutularak çözümlenmelidir. Orman yasasına aykırı düşmeyecek durumlarda, 3402 sayılı yasa hükümlerinin uygulanması gerekir.

Selime ve Salih vekili ile Tarım Orman ve Köy İşleri Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğü aralarındaki kadastro tespitine itiraz davasının reddine dair, (Ünye Kadastro Mahkemesi)nden verilen 6.10.1988 gün ve 96/189 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği görüşüldü:

Mahkemece, 3402 sayılı Yasanın 28. Maddesi hükmüne göre davacı taraf gelmediği gibi delil de bildirmediğinden davanın reddine karar verilmiştir. Mahkeme kararına ayrıca 3402 sayılı Yasanın 12.maddesine göre 30 günlük ilan süresinin geçirildiğinden de söz edilmiştir.

6831 sayılı yasanın 11.maddesi hükmüne göre, orman sınırlamalarına karşı yapılacak itirazlar 6 aylık süreye tabi bulunmaktadır. Davacı taraf tapu kaydına dayanıyorsa bu süre 10 yıl olmaktadır.

Kadastro Kanununun 12. Maddesi 3402 sayılı kanuna göre tutulan tutanaklara yapılacak itirazlar hakkındadır. O itibarla bu maddenin orman kadastrosuna uygulanması mümkün değildir. Daha açık deyimle 3402 sayılı yasanın 12.maddesindeki 30 günlük sürenin orman kadastrosuna uygulanması mümkün olmadığı gibi, aynı yasanın 28. Maddesinin de olaya uygulanması mümkün bulunmamaktadır.

Gerçekten de, orman kadastro davaları Orman Kanunu hükümleri göz önünde tutulmak suretiyle kadastro mahkemelerinde çözümlenecektir. Kadastro davaları ise, 3402 sayılı Kanuna göre o Kanundaki usul ve esaslara bağlı bulunmaktadır. Orman kadastro davaları ile teknik anlamda kadastro davalarını birbirine karıştırmamak gerekir. Orman Kanunu ile çatışmamak kaydı ile 3402 sayılı Yasanın hükümlerinin uygulanması gerekir.

Oysa, orman kadastro davaları hakkında genel olarak 1086 sayılı HUMK: uygulanabilmektedir. Örneğin delillerini bildirmeyin davacının davasının açılmamış sayılmasına karar verilemez. 28.maddenin ancak 3402 sayılı Yasanın 4.maddesine göre orman kadastrosunun kadastro ekiplerince yapılması ve tamamlanması hallerinde uygulanması düşünülebilir. Zira 2.fıkrada “iki ay içinde kadastro komisyonlarınca orman sınırlarının belirlenmemesi halinde kadastro çalışma alanı sınırları kadastro ekiplerince belirlenir ve çalışmalar bu kanun hükmüne göre yürütülür” denilmiştir.

Bu hükümden açıkça anlaşıldığına göre ancak, 4.maddeye göre yapılacak orman kadastroları hakkında bu yasa hükümleri uygulanabilir. Bu itibarla Mahkemenin Kadastro Kanununun 28 ve 30.maddelerinin uygulanması gerektiğine ilişen görüşüne katılmak mümkün bulunmamaktadır. Ne var ki mahkemece davanın zamanında açılmadığı görüşüyle de davanın reddi yönüne gidilmiştir.

Gerçekten de, 6831 sayılı yasanın değişik 7-11 maddelerine göre kadastro tutanağının ilanından itibaren 6 ay içerisinde sınırlamaya itiraz edilebilmektedir. Dosyadaki belgelere göre nizalı taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu yapılmış ise de tutanak henüz ilan edilmemiştir. Tutanağın davacının talebi doğrultusunda değiştirilmesi veya düzeltilmesi de olasıdır. O itibarla bu safhada henüz dava şartları oluşmamıştır.

Bu bakımdan davanın reddedilmesinde sonuç bakımından yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davanın reddi zamansız açılmış olması sebebine dayandığından doğrudur. Temyiz itirazlarının reddi ile sonucu bakımından doğru olan hükmün (ONANMASINA), ve 2500 lira peşin harcın mahsubu ile kalan 1000 liranın temyiz edenden alınmasına, 20.3.1989 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir