Son Yazılar

Danıştay 17. Dairesi E: 2015/7755 K: 2016/3022 T: 20.4.2016

Herhangi bir bölgenin 6306 sayılı Kanun kapsamına proje alanı ilan edilmesi o bölgedeki uygulamaların tamamen durdurulacağı anlamına gelmeyeceği, bu şekilde bir değerlendirmenin mülkiyet hakkını ihlal edeceği, kamusal yarar ile bireysel menfaat arasında denge gözetilmesi gerektiği, mevcut yapıya yönelik olarak işyeri açma ve çalışma ruhsatı düzenlenmesinin talep edildiği göz önüne alındığında, gecekondu önleme bölgesi ilan edilmesinin işyeri açma ve çalışma ruhsatı düzenlenmesine engel teşkil etmeyeceği. Devamını Oku

Danıştay 13. Dairesi E: 2020/295 K: 2020/1522 T: 22.6.2020

Davacının ihalesi yapılacak taşınmaz üzerinde bulunan gecekondusu için 2981 sayılı Kanun uyarınca hak sahipliği kabul edilerek adına tapu tahsis belgesi düzenlendiğinden, davacıya ait söz konusu yapı yerinde korunamıyorsa başka bir ıslah veya gecekondu bölgesinden ya da alanda üretilecek konutlardan davacıya tahsis yapılması gerektiği sonucuna ulaşıldığından, bu tahsis yapılmadan taşınmazın ihale yoluyla satışının yapılamayacağı Devamını Oku

Danıştay 11. Dairesi E: 2005/1353 K: 2007/6248

Deprem kuşağında yer alan bir bölgede, deprem tehlikesi göz önünde bulundurularak, yerleşim alanlarının belirlenmesi, bu alanlarda yapılaşmaya ilişkin tedbirlerin alınması, uygulanması ve denetlenmesi şeklindeki idari faaliyetlerde ortaya çıkan eksikliklerin, idarenin olumsuz eylemi niteliğinde olması nedeniyle, bu olumsuz eylem ile deprem sonucu oluşan zarar arasında illiyet bağının bulunduğu ve depremin illiyet bağını kesen bir mücbir sebep olarak kabul edilemeyeceği hakkında. Devamını Oku

Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu E: 1973/3 K: 1973/12 T: 16.06.1973

6785 sayılı İmar Kanununun 19 ve 20 nci maddelerinin belediyelerce uygulanmasında birden fazla sahibi bulunan inşaatlarda tesbit zabtı ile durdurma emrinin mal sahiplerinden yalnız birine veya bir kısmına tebliğ edilip diğerlerine tebliğ edilmediği hallerde, kendisine tesbit zabtı ve durdurma emri tebliğ edilen sahibin verilen para cezasından gayrimenkuldaki hissesi nisbetinde sorumlu olacağı Hk. Devamını Oku

Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu E: 2002/2 K: 2002/5

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun koruma amaçlı imar planıyla ilgili olarak verdiği 4974 sayılı karar ile 5042 sayılı kararın iptali istemiyle açılan davalarda, Zonguldak İdare Mahkemesince, dava konusu işlemlerde yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle iptali yolunda verilen iki kararın temyizen incelenmesi sonucunda Danıştay 6. Dairesisince verilen kararlar arasındaki aykırılığın içtihatların birleştirilmesi yoluyla giderilmesine yer olmadığı Devamını Oku

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E: 2003/1801 K: 2003/11701 T: 14.10.2003

Kiraya verilen mera vasfındaki yerin daha önceki kiracılar tarafından sürülerek mera özelliğinin ortadan kaldırılmış olması davalının tarla olarak kullanmaya devam etmesi nedeniyle sorumluluğunu ortadan kaldırmaz; köy tüzel kişiliğinin yeri davalıya kiralaması sonucu zarar oluştuğundan olayın özelliğine uygun mahkemece takdir edilecek bir miktarın oluşan zarardan indirilerek kalan miktara hükmedilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E: 2005/3467 K: 2006/1979 T: 1.3.2006

4342 sayılı Yasa’nın 4. maddesinin son fıkrasında “… Umuma ait çayır ve otlak yerlerinin kullanılmasında ve bunlardan faydalanılmasında mera, yaylak ve kışlaklara ilişkin hükümlerin uygulanacağı… ” belirtilmiş olmakla zarar kapsamı belirlenerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gereklidir. Devamını Oku

Danıştay 17. Dairesi E: 2015/881 K: 2015/83

Yararı kamuya ait olan yolların ve kaldırımların, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğu, bu nitelikteki alanların fuzulen işgal edilmesi halinde Hazine tarafından ecrimisil istenilebileceği açıktır. Hazine adına tescilli yoldan ecrimisil alınabilir. Devamını Oku

Danıştay 17. Dairesi E: 2015/830 K: 2015/311

Su sporlarının yapılacağı alana emniyetli bir şekilde ulaşılabilmesi için emniyetli giriş ve çıkış alanlarının Valilikçe tespit edilebileceği, bu alanın fuzuli işgali halinde ecrimisil istenebileceği Ecrimisil bedelinin münhasıran taşınmazın bulunduğu konum ve diğer unsurlar dikkate alınmak suretiyle keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra belirlenmesi gerektiği hakkında. Devamını Oku

Danıştay 2. Dairesi E: 2013/5756 K: 2014/5756

2946 sayılı Kanunun 8. maddesinde; kanuni oturma süresi sona erenlere karşı idarelere sadece konutu boşalttırma yetkisi tanınmış Konutun boşaltılmaması durumunda, idareye işgaliye bedeli tahsil yetkisi verilmemiştir Kanunun bu açık hükmüne rağmen. Yönetmeliğin 34 üncü maddesinin üçüncü fıkrası ile idareye işgaliye bedeli tahsil etme hakkı tanınması hukuka aykırıdır. Devamını Oku

Danıştay 17. Dairesi E: 2015/562 K: 2015/4299 T: 26.10.2015

İmar planında yeşil alan ve yol olarak tescil dışı bırakılan ve kamunun yararlanmasına terk edilen alanların Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunması nedeniyle bu nitelikteki bir yerin ilgili belediyeye protokol veya başka bir suretle terk veya devri yapılmamışsa bu alanların fuzulen işgal edilmesi halinde Hazine tarafından ecrimisil istenebileceği açıktır. Devamını Oku

Danıştay 13. Dairesi E: 2017/420 K: 2017/2343 T: 14.09.2017

Belediye meclisinin yetkileri ile belediye encümenin yetkilerinin ayrı ayrı düzenlendiği, belediye meclisinin belediyenin karar organı olduğu, belediye encümeninin ise tek başına üç yıla kadar kiralama işlemlerini yapabileceği gibi, belediye meclisinin yetkisinde olan 3 yıldan fazla kiralama işlemlerini de belediye meclisi adına yapma yetkisinin olduğu, ayrıca 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu gereği belediyeler tarafından yapılan ihalelerde ihale komisyonu görevinin belediye encümenince yerine getirileceği Devamını Oku

Danıştay 5. Dairesi E: 2010/6005 K: 2010/6005 T: 11.03.2011

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesi’nce 25.11.2010 günlü ara kararı cevabının geldiği görülerek işin gereği yeniden düşünüldü: Dava, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nda 1. Sınıf Emniyet Müdürü olarak görev yapmakta iken, davacıya görev tahsisli olarak tahsis edilen Ankara ili, Çankaya… Devamını Oku

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi E: 2017/449 K: 2017/2579 T: 15.06.2017

Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye dönük olarak feshi halinde yükleniciden pay satın alan kişilerin Medeni Kanun’un 1023. maddesinden yararlanamayacakları Dairemizin yerleşik uygulaması gereğidir. Gerek yüklenici, gerekse de yükleniciden pay alan davalılara arsa sahibince yapılan arsa payı devirleri avans ödemesi niteliğinde olup, yüklenici ve ondan bağımsız bölüm satın alan arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin tarafı olmayan üçüncü kişilerin tümü taşınmaz üzerine kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince inşaat yapıldığını ve yüklenicinin edimini yerine getirdiğinde bağımsız bölümlere gerçekten hak kazanacaklarını bilerek bağımsız bölüm satın almışlardır. Devamını Oku

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi E: 2015/9708 K: 2018/3902 T: 03.07.2018

Yükleniciye devredilen pay, avans niteliğinde olduğundan yüklenicinin edimini yerine getirmediği durumlarda ondan pay devralan üçüncü kişilerin hak sahibi olmaları mümkün değildir. Böyle bir durumda üçüncü kişilerin Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesindeki iyiniyet kuralından faydalanmalarının mümkün olmadığı, yüklenici edimini tam ve yasal olarak yerine getirmediğinden aynı Yasa’nın 1024. maddesine göre yükleniciden pay satın alan kişilerin bu alımlarının korunmasının mümkün olmadığı, geriye fesih koşullarının oluşması halinde bu nedenle davalı üçüncü kişiler adlarına kayıtlı olan tapu paylarının da iptal edilerek davacı arsa sahibi adına tesciline karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi E: 2016/5983 K: 2019/1298 T: 10.04.2019

Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerine istinaden yapılan tapu devirleri avans niteliğindedir. Bu devrin gerçek devir gibi hüküm ifade etmesi yüklenicinin arsa sahiplerine karşı edimlerini tam olarak yerine getirilmesi ile mümkündür. Somut olayda davalı …’a tapunun arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi nedeniyle verildiği, yüklenici tarafından herhangi bir inşaat yapılmadığı gibi taraflar arasında sözleşmenin de feshedilmiş olduğu göz önüne alınarak tapu kaydının bu gerekçeyle iptaline karar verilmesi gerekirken değişik gerekçe ile iptali doğru görülmemiştir Devamını Oku