1. Anasayfa
  2. Diğer Mevzuat

Danıştay 2. Dairesi E: 2013/5756 K: 2014/5756


2946 sayılı Kanunun 8. maddesinde; kanuni oturma süresi sona erenlere karşı idarelere sadece konutu boşalttırma yetkisi tanınmış Konutun boşaltılmaması durumunda, idareye işgaliye bedeli tahsil yetkisi verilmemiştir Kanunun bu açık hükmüne rağmen. Yönetmeliğin 34 üncü maddesinin üçüncü fıkrası ile idareye işgaliye bedeli tahsil etme hakkı tanınması hukuka aykırıdır.

Hüküm veren Danıştay İkinci ve Beşinci Daireleri’nce 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun, 3619 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle eklenen Ek 1. maddesi gereğince yapılan müşterek toplantıda davalı idarelerin savunmalarının geldiği görülerek işin gereği yeniden düşünüldü:

Dava, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığında Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni olarak görev yapan davacının, lojmanda oturma süresini doldurduğundan bahisle tahliye etmemesi halinde işgaliye bedeli alınacağına ilişkin 30.04.2013 günlü, 793541 sayılı işlem ile bu işlemin dayanağı olan Kamu Konutları Yönetmeliği’nin 27.03.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan yönetmelikle değişik 34. maddesinin 3. fıkrasının iptali, maaşından kesilen işgaliye bedelinin yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 124. maddesinin birinci fıkrasında “Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri Kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler.” hükmü yer almaktadır.

2946 sayılı Kamu Konutları Kanununun 5. maddesinde Konutta oturulan süre için alınacak kira bedeli düzenlenmiş, 8. maddesinde “Konutlar, 7 nci maddede belirtilen süreler sonunda boşaltılmaz ise tahsise yetkili makam tarafından ilgili mülki veya askeri makamlara başvurulur. Bu başvur üzerine konut başka bir bildirime gerek kalmaksızın Kolluk kuvveti kullanılarak bir hafta içinde zorla boşalttırılır. Zorla boşalttırmaya karşı, idareye ve yargı mercilerine yapılacak başvuru boşalttırma işleminin icra ve infazını durdurmaz.” hükmüne yer verilmiş, öngörülen süreler sonunda kamu konutunun boşaltılmaması durumunda konuttan çıkarılma yöntemi kurala bağlanmıştır.

2946 sayılı Kamu Konutları Kanunu’na dayalı olarak 16.07.1984 tarih ve 84/8345 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile çıkarılan “Kamu Konutları Yönetmeliğinin “Konuttan çıkarılma” başlıklı 34. maddesinin. 27.03.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelikle değişik 3. fıkrasında “20 nci maddenin üçüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca İdarece konutta oturmasına izin verilenler hariç olmak üzere, 33 üncü madde gereğince konutta oturma süresini doldurduğu veya konutta oturma hakkı sona erdiği halde konutu tahliye etmeyenlerden Konulu on beş gün içerisinde tahliye ederek boşaltması, aksi takdirde bu sürenin biliminden İtibaren işgaliye bedeli alınacağına ilişkin olarak İdarece yapılacak tebligata rağmen Konutu tahliye ederek boşaltmayanlardan, yeni bir tebligata gerek olmaksızın Konutun tahliye tarihine kadar geçecek süreler için ödenmesi gereken kira bedeli yerine işgaliye bedeli tahsil edilir. Bu bedel; konutun tahliye edilmesi gereken tarihten sonraki üç ay için, Ödenmesi gereken kira bedelinin (yakıt Elektrik, su vb. hariç) iki katı, daha sonraki aylar için ise dört katı olarak uygulanır. Ancak, bu şekilde oturulan süreler 33 üncü madde ile belirlenmiş olan sürelerin uzatılması sonucunu doğurmaz ve oturanlar yönünden bir hak teşkil etmez.” hükmüne yer verilmiştir.

2946 sayılı Kanunun 8. maddesinde; kanuni oturma süresi sona erenlere karşı idarelere sadece “konutu boşalttırma” yetkisi tanınmış Konutun boşaltılmaması durumunda, idareye işgaliye bedeli tahsil yetkisi verilmemiştir Kanunun bu açık hükmüne rağmen. Yönetmeliğin 34 üncü maddesinin üçüncü fıkrası ile idareye işgaliye bedeli tahsil etme hakkı tanınması hukuka aykırıdır.

Davacının işgaliye bedeli alınmasına ilişkin işlemin iptali ve maaşından kesilerek tahsil edilen işgaliye bedelinin yasal faiziyle iadesi istemine gelince;

Dava konusu Yönetmelik hükmü hukuka aykırı olduğundan, bu Yönetmelik hükmüne dayanılarak davacıdan işgaliye bedeli alınmasına ilişkin işlemde de hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacının maaşından kesinti yapılarak tahsil edilen işgaliye bedellerinin de yasal faiziyle iadesi gerekmektedir.

Öte yandan, davacıdan hukuka aykırı olarak işgaliye bedelinin alınması telafisi güç ve imkansız zarara yol açacağından, dava konusu işlem ve işlemin dayanağı Yönetmelik hükmünün yürütmesinin durdurulması gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6352 sayılı Yasayla değişik 27/2. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmiş olduğundan, dava konusu Yönetmeliğin 34. Maddecinin üçüncü fıkrası ile işgaliye bedeli alınmasına ilişkin 30.04.2013 tarihli işlemin yürütülmesinin durdurulmasına, tebliğini izleyen günden itibaren yedi gün içinde bir defaya mahsusen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na itiraz yolu açık olmak üzere 20.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir