1. Anasayfa
  2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2006/641 K: 2006/655 T: 11.10.2006


Somut olayda dosya içinde bulunan tapu kayıtlarından dava konusu taşınmazın malikinin Toplu Konut İdaresi olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu taşınmazın bir kısmı davanın açılmasından bir müddet sonra Toplu Konut İdaresine intikal etmiştir. Davanın TMK.nun 713/3. maddesine göre ilgisi sebebiyle Toplu Konut İdaresine de yöneltilmesi gerekir. Doğru hasıma yöneltilmeden davanın sonuçlandırılması yasaya uygun değildir ve öncelikle davacı vekiline Toplu Konut İdaresi’ni davaya katması için mehil verilmesi ve Toplu Konut İdaresi’nin delilleri de toplandıktan sonra keşif kararı verilerek imar ihyanın buna göre değerlendirilmesi gerekir.

YARGITAY İLAMI Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 18.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 24.11.2005 gün ve 2004/31 E. 2005/457 K. sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 27.03.2006 gün ve 2006/1505-2010 sayılı ilamı ile;(…Davacı vekili, dava dilekçesinde mevkii ve hudutlarını yazdığı 30 dönüm yüzölçümündeki taşınmazın 1952 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında ekilemez arazi olarak tespit dışı bırakıldığını, müvekkilinin taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin 25 yılı aşkın bir zamandır devam ettiğini açıklayarak bu taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı Hazine vekili, hava fotoğraflarının getirtilip mahallinde uygulanmasını, imar ihya şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesini ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, dava konusu tescil talep edilen taşınmaz fen memuru bilirkişinin krokisine atıf yapılarak 3 parça halinde gösterilmiş, A harfiyle gösterilen 16655,38 m2’lik kısmın 832 parselden; B harfiyle gösterilen 12301,68 m2’lik kısım ile C harfiyle gösterilen 2637,60 m2’lik kısmın 836 parselden ayrı ayrı ifraz edilip tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu taşınmazlar 1953 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında ekilemez arazi olarak tespit dışı bırakılmıştır. Dava konusu taşınmazlar bilahare ihdasen Hazine adına 832 ve 836 parseller içerisinde kalacak şekilde tapuya tescil edilmiştir.

Dava konusu taşınmazların tapulama çalışmaları sırasında ekilemez arazi niteliğinde bulundukları tespit edilmiştir. Mahkemeye 21.02.2005 tarihli raporlarını sunan bilirkişiler kadastro fen memuru Bekir Tatlısu, topoğraf Erhan Merzifon ve jeolog bilirkişi Coşkun Gürel taşınmaz içerisinde taşlık ve kayalık alanların bulunduğunu, imar-ihyası için büyük emek ve para harcanması gerektiğini açıklamışlardır. Taşınmaz niteliği itibariyle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesine göre, imar-ihyaya muhtaç bir taşınmazdır. Böyle bir yer imar-ihyası tamamlandıktan sonra 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesine göre zilyetlikle iktisap edilebilir. Mahkemece gerek imar-ihya araştırması ve gerekse zilyetliğin başlangıç süresi bakımından yapılan inceleme hüküm vermeye yeterli değildir.

Yerel mahkemenin dinlediği mahalli bilirkişi ve şahitler, davacının 1974 yılında taşınmaz üzerinde bulunan taşları temizleyip traktörle sürerek ve toprak taşıyarak imar-ihya işlemlerine başladığını açıklamışlardır. Mahkemeye rapor sunan teknik bilirkişiler de, taşınmaz içerisindeki kaya parçalarının toplanıp yamaçlarda biriktirildiğini ifade etmişlerdir. O halde, imar-ihyanın en erken 1974 yılında başladığı sabittir. Ancak, imar – ihyanın tamamlandığı tarih net bir biçimde belirlenmemiştir. İmar ihyanın tamamlanmasından sonra başlayan zilyetlik süresi iktisap için önem arz etmektedir.

Mahkemece dinlenen mahalli bilirkişi ve şahitlerin beyanlarının diğer delillerle birlikte değerlendirilerek sonuca varılması gerekir. Bu amaçla mahallinde yapılan keşfi müteakip düzenlenen raporun hüküm vermeye yeterli olması gerekir. Mahkemece 1982 yılına ait hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığına hitaben yazılan 23.06.2004 tarihli müzekkere ile istenmiştir. Oysa biraz önce ifade edildiği gibi, imar-ihya ve zilyetlik 1974 yılında başlamıştır. Mahkemenin 1982 yılına ait hava fotoğraflarını istemesinin sebebi anlaşılamamaktadır.

Ekilemez arazi vasfını taşıyan taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyete başlandığının belirlenmesi için memleket haritalarının, topoğrafik haritanın ve hava fotoğraflarının birlikte bilirkişiler marifetiyle uygulanması gerekir. Tek başına hava fotoğrafları yeterli değildir. Hava fotoğraflarının uygulanması da sağlıklı bir biçimde yapılmalıdır. Mahkemece bu amaca ulaşmak için davacının zilyetlik ve imar-ihya faaliyetlerinin başladığı ifade edilen 1974 yılının öncesine ve sonrasına ait 1/20000 veya 1/25000 ölçekli stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer alması ve bu fotoğrafların stereoskop aletiyle incelenmesi gerekir. Stereoskop aletiyle yapılan iki ayrı zamanlı hava fotoğrafı incelemelerinde çakıştırılacak iki ayrı zamanlı hava fotoğrafı üzerinde taşınmaz üç boyutlu olarak görülür ve bu haliyle taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyete başlanıp başlanmadığı belirlenmiş olur. (Ankara Üniv.Ziraat Fak. Öğretim Üyeleri Prof. Sadık Usta, Cihat Kütük ve Doç.Dr.Mahmut Yüksel’in açıklamaları)

O halde mahkemece yapılacak iş; bölgeye ait memleket haritasını, topoğrafik haritayı ve 1974 yılına ait iki ayrı zamanlı hava fotoğraflarını getirtmek, öğretim üyesi seviyesinde ziraat mühendisi bilirkişi, harita mühendisi ve kadastro fen memurundan oluşturulacak üç kişilik bilirkişi heyetine bu hava fotoğraflarını stereoskop aletiyle inceletmek, memleket haritası ve topoğrafik haritayla çakıştırmak ve bu belgeler ışığında dava konusu yerin ne zaman tarımsal amaçlı kullanılmaya başladığını belirlemek, arazinin topoğrafik yapısı bakımından %kaç nispetinde eğime sahip olduğunu tespit etmek olmalıdır. Eksik incelemeyle karar verilemez.

Dava konusu 832 ve 836 parsellerin dosya arasında bulunan tapu kayıtlarından ilk tesis tarihini belirlemek mümkün olmamaktadır. Mahkemece, yeniden Tapu Sicil Müdürlüğüne yazılacak müzekkere ile her iki parselin ilk tesis tarihinden itibaren tapu kayıtları getirtilmeli, davacının belirlenecek zilyetlik başlangıç tarihinden tapunun tesis tarihine kadar geçen zilyetlik süresinin iktisap için yeterli olup olmadığı üzerinde durulmalıdır.

Dava konusu taşınmazlardan 836 parselin mülkiyeti 23.06.2004 tarihinden itibaren Toplu Konut İdaresine intikal etmiştir. Davanın TMK.nun 713/3. maddesine göre ilgisi nedeniyle Toplu Konut İdaresine de yöneltilmesi gerekir. Doğru hasıma yöneltilmeden davanın sonuçlandırılması kanuna uygun değildir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava;, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı vekili; dava konusu taşınmazın 1952 yılında yapılan kadastro tespiti sırasında ekilemez arazi olduğundan tespit dışı bırakıldığını, tamamen ekime uygun bulunmayan arazinin emek ve masraf sarfı ile tarım arazisi haline getirtildiğini, imar ve ihya edildiğini, 25 yılı aşkın zamandır nizasız ve fasılasız ve malik sıfatı ile davacının zilyetliğinde olduğunu ileri sürerek taşınmazın davacı adına tapuya tesciline, dava sırasında bu yerin Hazine adına tescilinin yapılması halinde tapunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Hazine vekili; imar ve ihya şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin irdelenmesini cevaben bildirmiştir.

Mahkemenin; “Davacının taşınmazı imar ve ihya ettiği, 20 yıllık kazandırıcı zaman aşımı süresinin dolduğu ” gerekçesiyle davanın kabulüne dair verdiği karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; eksik inceleme ile karar verilip verilmediği noktasındadır.

Dosya içerisinde bulunan tapu kayıtlarından dava konusu 836 parsel sayılı taşınmazın malikinin Toplu Konut İdaresi olduğu anlaşılmıştır. O halde öncelikle davacı vekiline Toplu Konut İdaresi’ni davaya katması için mehil verilmesi ve Toplu Konut İdaresi’nin delilleri de toplandıktan sonra keşif kararı verilerek imar ihyanın buna göre değerlendirilmesi gerekir.

Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulmak gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Dairenin bozma kararında açıklanan nedenlerle HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 11.10.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir