1. Anasayfa
  2. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2008/17903 K: 2008/21666 T: 04.12.2008


2548 Sayılı Yasanın 1. maddesinin 2.fıkrası gereğince alınacak cezaevi harcının yükümlüsü alacaklı olduğundan bu harçlar borçluya yükletilemez. Özel Yasa uyarınca alınması gereken cezaevleri kurumlarına katkı amacını taşıyan cezaevi harcından alacaklının muaf tutulduğuna dair yasal bir düzenleme yoktur.

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki haczine vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Hazine vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Müşteki banka taşınmazı alacağına mahsuben ihalede satın almıştır. Satış dosyasında alacaklı banka, tahsil, cezaevi KDV, damga vergisi ve tellaliyeden muaf olduğunu ileri sürerek icra müdürlüğünden talepte bulunmuş, icra müdürlüğünce talebin reddine ilişkin 18.6.2008 tarihli kararın iptali içinde icra mahkemesine başvurmuştur. Mahkemece şikayetin kabulü ile harçların alınmasına yönelik icra müdürü kararı iptal edilmiş karar hazine tarafından temyize konu edilmiştir.

Medeni Usul Hukukunda olduğu gibi icra hukukunda da harç ve giderler sonuçta haksız çıkacak tarafa yükletilir. Harç yapılan bir hizmet karşılığı olarak devletin aldığı bir paradır. Tahsil harcı da bu amaca yönelik olduğundan alacaklıya ödeme sırasında alındığına göre, takip masrafları çıkarıldığından sonra kalan miktar üzerinden alacaklıdan tahsil olunur.

492 sayılı Harçlar Kanununda harcın ödeme zamanı matrahı miktarı belirlenmiştir. Nitekim Harçlar Kanununun 28/b maddesinde icra takiplerinde tahsil harcı alacağın ödenmesi sırasında, ödeme yapılmayan hallerde harç alacağının doğması tarihinden itibaren 15 gün içinde ödeneceği hüküm altına alınmıştır. Keza Harçlar Kanununun 32. maddesinde ise harcın mükellefi alacaklı olmasa dahi müteakip işlemleri yaptırmak için ilgilisi tarafından ödenmeyen harç diğer taraf ödeyerek bilahare sorumlusundan tahsili etmek koşulu ile işleme devam olunacağı açıklanmıştır.

Keza Harçlar Kanununun 128. maddesi gereğince gerekli harçlar tamamen alınmadan işlem yapan memurlar harcın ödenmesinden mükellefler ile müteselsilen sorumlu olurlar. Ne varki anılan yasanın 130. maddesi ise bu kanunda ödemeleri için belli bir süre belirlenmiş harçlar süresi içinde ödenmemiş ise ilgilileri tarafından sürenin sonundan itibaren 15 gün içinde müzekkere ile o yerin ilgili vergi Dairesine bildirileceği belirtilmiştir.

İİK.nun 15. maddesi ise harcın kim tarafından ödeneceğini açıklayarak “İcra ve İflas Harçlarını kanun tayin eder. Kanunla hilafı yazılı değilse bütün harç ve masraflar borçluya ait olup neticede ayrıca hüküm ve takibe hacet kalmaksızın tahsil olunur” demekle tahsil harcının sorumlusunun borçlu olduğunu açıklamıştır.

Dairemizce süregelen içtihatlarında da bu kural uygulanmış ise de Hukuk Genel Kurulunun önüne gelin Dairemizle ilgili uyuşmazlıkta HGK.ca 22.9.2004 tarih ve 2004/12-491 esas sayılı kararı ile paranın tahsili anında devletin harçla ilgili kaybını önlemek Harçlar Kanununun 128. maddesindeki memur mesuliyetini azaltmak amacı ile ilerde borçludan alınmak üzere tahsil anında tahsil harcının alacaklıdan tahsili gerekeceğine karar verilmiştir.

Dairemizce açıklanan nedenle yeniden oluşturulan içtihatlarında HGK. kararına uygun olarak tahsil harcının alacaklıdan tahsil edilebileceği görüşü benimsenmiştir. Ancak Harçlar Kanunun 32. maddesinin söz konusu olmadığı hallerde dosya hesabı kapatılırken İİK.nun 12. maddesi gereğince borçlunun borcu, alacaklının ödediği tahsil harcı kadar devam edeceğinden alacaklının ödediği harç miktarı kadar takibe devam hakkı vardır.

Katma Değer Vergisi ise; hizmet veya malen üretimden tüketiciye intikaline kadar her el değiştirme aşamasında alınan genel bir tüketim vergisidir. (HGK. 29.11.2006 T. 2006/12-759 ve 2006/760 K.)

3065 Sayılı KDV. Kanunun 19. maddesi “Diğer kanunlardaki vergi muaflık ve istisna hükümleri bu vergi bakımından geçersizdir. Katma Değer Vergisine istisna ve muafiyetler ancak bir kanuna hüküm eklenmek veya bu kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenir. Uluslararası anlaşma hükümleri saklıdır” şeklinde açıklamasıyla istisnaların kanunun içinde yer alması gerektiği belirtilmiştir. Açık artırmanın gerçekleşmesi ile de satış bedeli üzerinden KDV’nin ödeme yükümlülüğü doğacağından ve anılan yasada muafiyet ve istisnalar sınırlı olarak belirtilmiş olup (ihracat istisnası, diplomatik istisnalar v.b) cebri icra yolu ile malın satılması ve alıcının kamu bankası olması halinde dahi istisna kapsamı dışında olduğundan ve yukarıda belirtilen HG. kararı dairemizce de benimsendiğinden müşteki banka KDV.den sorumludur.

2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunu 67. maddesinde “belediye sınırları ve mücavir olan sınırları içinde belediyeye ait hal, balıkhane, mezat yerleri ve ilgilinin isteğine bağlı olarak belediye münadisi veya tellal bulundurulan sair yerlerde gerçek ve tüzel kişiler tarafından her ne suretle olursa olsun, her çeşit menkul ve gayrimenkul mal ve mahsullerin satışı tellallık harcına tabidir “hükmü” öngörülmüştür. Aynı kanunun 68. maddesine göre harcın mükellefi mal ve mahsulünü satan kişidir. Harç anılan kanunun 71. maddesi gereğince belediyece görevlendirilen yetkililerce tahsil edilmektedir. Kanundaki bu düzenleme belediyenin hizmeti karşılığı alınan tellallık harcının, mezat yerinde ihalenin yapılması ile tahakkuk ettiği ve ihale sonucu belirlenen satış bedeli üzerinden ihale tutanağı düzenlendikten sonra tahsil edildiğini göstermektedir.

Uyuşmazlık konusu tellallık harcının, icra müdürlüğü aracılığı ile satışa çıkarılan borçluya ait taşınmazın ihalesine alıcı sıfatı ile katılan ve alacağına mahsuben satın alan alacaklı banka tarafından ödenmesi gerekir. (HGK.nun 29.11.2006 gün ve 2006/12-759 e, 2006/760 karar sayılı kararında da bu durum açıklanmıştır.)

2548 Sayılı Yasanın 1. maddesinin 2.fıkrası gereğince alınacak cezaevi harcının yükümlüsü alacaklı olduğundan bu harçlar borçluya yükletilemez. Özel Yasa uyarınca alınması gereken cezaevleri kurumlarına katkı amacını taşıyan cezaevi harcından alacaklının muaf tutulduğuna dair yasal bir düzenleme yoktur.

O halde Mahkemece müşteki bankanın tüm imzalarının reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ: Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 04.12.2008 gününde oybirliğinde karar verildi.