1. Anasayfa
  2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/699 K: 2004/1159 T: 29.3.2004


Davada taşınmaz hazine tarafından üçüncü kişilere dağıtım yoluyla tahsis ve temlik edilmemiş, davacılar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanmış olmakla; davanın dinlenme olanağı vardır; mahkemece yapılacak iş, hazine tapusunun oluştuğu dönemden önce dava konusu taşınmazlar üzerinde davacı taraf yarına 3402 sayılı kadastro kanunun 46/1. Maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesinden ibarettir.

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmakla dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi gereği görüşüldü:

Kadastro sırasında 104 ada 15 parsel sayılı 30598.68 m2 yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak ve mirasçıları da belirlenemediğinden ölü Dursun G. adına tespit edilmiştir. Tespitten önce davacılar Dursun G. mirasçıları Ümit G. ve paydaşları tarafından davalı Hazine aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan tapu iptali ve tescil davası görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine aktarılmıştır.

Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davacıların miras bırakanı Dursun G. adına tespit edilmiştir. Tespit gününden önce davacılar tarafından davalı hazine aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davası görevsizlik kararıyla kadastro mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece davalı hazinenin yaptığı temlik ve tahsisin bir başka anlatımla temlik ve tahsise ilişkin yönetimsel işlemlerin idari yargı yerinde iptal edildiği Hukuk Genel Kurulu’nun 23.9.1992 gün, 1992/8-428 esas 992/484 karar sayılı ilamı dayanak gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, yerel mahkemenin vardığı sonuç dosya içeriğine uygun değildir. Taşınmazı kapsadığı dosya içeriğiyle belirlenen davalı Hazinenin dayandığı tapu kaydının 4753 ve 5618 sayılı yasalar uyarınca oluşturulmuştur. Kural olarak hazinenin 4753 ve 5618 sayılı Yasa uyarınca bir taşınmaza ilişkin olmak üzere tapu kaydı oluşturması ve bu tapu kaydı ile taşınmazı dağıtım yoluyla tahsis ve temlik etmesi halinde taşınmaz üzerinde hazinenin kayda dayalı bir hakkının bulunmadığı tartışmasızdır. Bu dağıtım işlemine karşı adli yargı yerinde tapu kaydına dayanılarak dava açılması halinde davanın her zaman dinlenme olanağı vardır. Tapu kaydına dayanılmaksızın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak dava açılması halinde ise ayın davasının dinlenme olanağı yoktur.

Dava açanların dava haklarının bedele dönüştüğünün kabulü gerekir. Somut olayda davacılar tapu kaydına dayanmamışlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanmışlardır. Dosya içeriğine göre dava konusu taşınmazlar için oluşturulan tapu kaydı hazine üzerindedir. Daha açık bir anlatımla hazine tarafından üçüncü kişilere dağıtım yoluyla tahsis ve temlik edilmemiştir. Hal böyle olunca davanın dinlenme olanağı vardır. Mahkemece yapılacak iş, hazine tapusunun oluştuğu dönemden önce dava konusu taşınmazlar üzerinde davacı taraf yarına 3402 sayılı kadastro kanunun 46/1. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesinden ibarettir.

Ne var ki mahkemece yapılan araştırma soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir. Öncelikle dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili idari merciler tarafından mera tahsisinin yapılıp yapılmadığı, Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü’nden sorulup saptanmalı, yapılmış ise mera tahsis haritası ve eki belgeler getirtilmeli, bundan sonra dava konusu taşınmaz ile sınırında komşu taşınmazları bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita Kadastro Müdürlüğü’nden istenilmeli, çekişmeli taşınmaza dıştan komşu taşınmazların tespit tutanakları varsa dayanak kayıtlar davalı iseler dava dosyaları da getirtilmeli, yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yerel ve uzman bilirkişi tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar hazine tapusunun temelini oluşturan belirtmelik tutanağı bilirkişileri hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, hazinenin dayandığı tapu kaydının dava konusu taşınmazı kapsadığının uyuşmazlık konusu olmadığı dikkate alınarak, öncelikle kadastro paftasının ölçeği ile mera tahsis haritasının ölçeği eşitlenerek yerel bilirkişi yardımı uzman bilirkişi eliyle haritalar çakıştırılmak suretiyle yerine uygulanmalı, haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, dava konusu taşınmazın mera tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığı bu yolla belirlenmeli, taşınmazın mera tahsis haritasının kapsamı dışında kaldığı belirlendiği takdirde davacı taraf vergi kaydına dayanmış ise dayandığı vergi kaydı yerel bilirkişi yardımı uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, sözü edilen vergi kaydı dava konusu taşınmaz dışında başka taşınmazlara revizyon görmüş ise uygulamada bu olguda göz önünde tutulmalı, vergi kaydının kapsamı 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesi hükmü uyarınca yöntemine uygun şekilde belirlenmeli, bundan sonra hazine tapusunun oluştuğu dönümden önce taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetlik yönünden yeterli araştırma yapılmalı, zilyetliğin başlangıç günü, süresi sürdürülüş biçimi taşınmazda kim yada kimlerin ne biçimde zilyet olduğu yolunda bilirkişi ve tutanaklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, bu araştırma yapılırken belirtmelik tutanağında şagil olarak gösterilen kişiler ile zilyet olduğu belirtilen kişilerin aynı kişiler olup olmadığı belirlenmeli, belirtmelik tutanağı bilirkişileri taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek dinlenen yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile belirtmelik tutanağı bilirkişilerinin beyanları arasında aykırılık varsa giderilmeli, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellerin tespit tutanakları ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmeli, dava konusu taşınmazın mera tahsis haritasının kapsamında kaldığı belirlendiği takdirde hazine tapusuna değer verilerek hüküm oluşturulacağı meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımayacağı dikkate alınmalı, taşınmazın mera tahsis haritası kapsamı dışında kaldığının belirlenmesi halinde zilyetliğe ilişkin toplanan ve toplanacak tüm deliller 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. ve aynı yasanın 14 ve 46/1. maddesi hükümleri dikkate alınarak deliller bu çerçevede değerlendirilip sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.

Sonuç: Mahkemece bu olgular gözardı edilerek somut olayda dayanağı bulunmayan gerekçelere dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi kabule göre de kadastro hakiminin infazı mümkün doğru sicil oluşturmakla yükümlü olduğu dikkate alınarak dava reddedildiği halde taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken, bu olgununda gözardı edilmiş olması dahi isabetsiz, davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 29.3.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir