1. Anasayfa
  2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1990/14903 K: 1993/7008 T: 6.7.1993


Dört yanı kesinleşmiş mera parseli ile çevrili olduğu takdirde bunlar arasında kalan dava konusu taşınmazın da mera olduğu kabul edilmesi gerekir.

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okunda, gereği görüşüldü:

Kadastro sırasında 6086 parsel sayılı 50200 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz niza dışı 624 sayılı parselin yüzölçümü fazlası olduğundan ve meradan açıldığından söz edilerek ham toprak niteliği ile Hazine adına tesbit edilmiştir. İtirazı, kadastro komisyonunca reddedilen Mustafa mirasçıları vergi kaydına, miras yoluyla geçen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece; davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın payları oranında Mustafa mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece, dava konusu taşınmazın mera genel sınır krokisine nazaran tahsisli meranın dışında kaldığı kültür arazisi niteliğinde bulunduğundan söz edilerek hüküm kurulmuş ise de delillerin değerlendirilmesi dosya kapsamına aykırı bulunmaktadır. Dava konusu taşınmaza bitişik 624 sayılı parsele revizyon gören vergi kaydı dava konusu taşınmaz yönünü boş olarak göstermiştir. Bunun dışında taşınmazın doğu, batı, kuzey ve güney bölümü kesinleşmiş 6l8 parsel sayılı mera parseli ile çevrilidir.

Bu durum karşısında taşınmazın tahsis haritasının kapsamı dışında kaldığı düşünülemez 6l8 parsel sayılı meranın devamı niteliğinde bulunmaktadır. Meralar üzerinde sürdürülen zilyetlik hukukça değer taşımaz. Bu nedenlerle taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsiz, davalı Hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 6.7.l993 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Dava konusu taşınmazın bulunduğu çalışma alanında 7.9.l950 tarihinde toprak tevzii komisyonunca mera tahsisi yapılmış, mera tahsis kararı onaylanmış ve haritaya bağlanmıştır. Mahkemece mera tahsis kararı ve dayanağı harita uygulanmış, dava konusu taşınmazın mera tahsis kararı ile dayanağı harita dışında kaldığı yapılan uygulama ve teknik bilirkişi raporu ile saptanmıştır. Kadim meraların bulunduğu köylerde, yetkili makamlarca daha sonra mera tahsisi yapılıp ve tahsis kararı kesinleşmiş ise mera tahsisinin yapıldığı ve tahsis kararının kesinleştiği günde çalışma alanındaki kadim meraların kadimlik niteliği ortadan kalkar.

Zilyetlik yoluyla iktisap edilebilen taşınmaz niteliğini kazanır. Bu davada dava konusu taşınmazın tutanağı l97l yılında düzenlenmiş, mera tahsisi ise 7.9.1950 gününde toprak tevzii komisyonunca yapılmıştır. Mera tahsisinin yapıldığı günden sonra başlayan ve tespit gününe kadar davacı tarafça sürdürülen zilyetlik süresi iktisaba yeterli süreye ulaşmaktadır. 3402 sayılı Kadastro 14. maddesi hükmünde öngörülen koşullar araştırılmış, davacı yönünden herhangi bir engelin bulunmadığı belirlenmiştir. Şu hale göre dava konusu taşınmaz üzerinde davacı yararına zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşulları gerçekleşmiş bulunmaktadır.

Taşınmazın çevresinin kadim mera olarak tespit edilmiş ve bu tespitinin kesinleşmiş olması açıklanan nedenlerle kadimlik niteliği ortadan kalktığından hukukça bir anlam taşımaz. Bu durumda taşınmazın davacı taraf adına tapuya tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, hükmün ONANMASI düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluk görüşüne karşıyız.