1. Anasayfa
  2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/956 K: 2004/1922 T: 25.5.2004


Kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinmenin gerçekleştiğinin tespiti için, dava konusu taşınmaza komşu taşınmazın türü tespit tutanağı içeriği dikkate alındığında yöntemine uygun şekilde öncelikle mera araştırılması yapılmadan hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:

Kadastro sırasında dava konusu 163 ada 71 parsel sayılı 2767.95 m2, 163 ada 103 parsel sayılı 6477,72 m2, 163 ada 104 parsel sayılı 7343,27 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar ham toprak niteliği ile davalı hazine adına tespit edilmiştir. Davacı Fatma, miras hakkına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, taşınmazların davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece dava konusu taşınmaz üzerinde tespit gününde adına tescile karar verilen zilyet davacı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi hükmü uyarınca kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, uygulama hüküm vermeye yeterli değildir. Dava konusu 71 parsel sayılı taşınmaza kuzeyde komşu 101 parsel sayılı taşınmazın türü tespit tutanağı içeriği dikkate alındığında yöntemine uygun şekilde 4342 sayılı yasa uyarınca öncelikle mera araştırılması yapılması zorunludur. Ne var ki mahkemece bu doğrultuda herhangi bir araştırma, uygulama yapılmadığı gibi dava konusu olmayan 69 parsel sayılı taşınmaz için uzman bilirkişinin verdiği rapor hükme esas alınmıştır.

Öte yandan dava konusu taşınmazların tespit tutanağı içeriği incelendiğinde hükme dayanak yapılan, keşifte dinlenen bilirkişi ve tanık sözleri ile tutanak bilirkişilerinin beyanları çeliştiği tartışmasızdır. Bir başka deyişle kadastro tespitinde saptanan hukuksal olgu ile keşifte saptanan hukuksal olgu birbirine aykırı düşmüştür.

O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için taşınmazların bulunduğu bölgede 4342 sayılı Yasa uyarınca yapılan mera tahsis haritası ve eki belgeler mülki amirlikten getirtilmeli, yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle haritaların ölçekleri eşitlenerek çakıştırılmak suretiyle yerine uygulanmalı, taşınmazların mera tahsisi haritasının kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmeli, bundan sonra tespit tutanağı bilirkişileri hazır olduğu halde taşınmazlar başında yeniden komşu köyler halkından seçilecek yerel ve uzman bilirkişi hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalı, tutanak bilirkişileri taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenilmeli, hükme dayanak yapılan keşifte dinlenen bilirkişi ve tanıkların sözleri ile tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları arasındaki aykırılık giderilmeli, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye elverecek şekilde rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece bu olgular gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalı hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 25.5.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir