1. Anasayfa
  2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1996/6780 K: 1996/9067  T: 11.11.1996


Her ne kadar, tarafların dayanaklarını oluşturan tapu kayıtlarının çatışmasından doğan kadastro tespiti uyuşmazlıklarında, kural olarak, önceki tarihli ve doğru temele dayalı tapu kaydına dayanılarak uyuşmazlığın çözülmesi gerekse de, sonraki tarihli tapunun Hazine’nin iskanen temliki sonucu oluştuğu ve halen geçerliliğini koruduğu delillerden açıkça belirleniyorsa, sonraki tarihli tapu kaydına değer verilerek hüküm tesis edilmesi isabetlidir.

Taraflar arasındaki kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle, temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı. Tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü :

KARAR: Kadastro sırasında 102 ada 2 parsel sayılı 2615,98 m² yüzölçümündeki taşınmazın tesbiti muhdesatlarda belirtilerek 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5. maddesi uyarınca malik hanesi açık bırakılmak suretiyle yapılmıştır. Tesbitten önce Asliye Hukuk Mahkemesinde Hazine tarafından Z… Y… ve paydaşları aleyhine açılan müdahalenin önlenmesi davası görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine aktarılmıştır. İ… K: .. taşınmazda bir bölüm yeri davalılardan satın aldığını ileri sürerek davaya katılmış; A… Y… ve paydaşları da davaya dahil edilmişlerdir. Mahkemece Hazinenin davasının kabulüne, dava konusu 102 ada, 2 sayılı parselin davacı Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Z… Y… ve paydaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden kanunlar uyarınca Hazineye kalan yerlerden olduğu, Hazinece taşınmazın iskan yoluyla H… İ… oğlu M…’ye tahsis ve temlik edildiği, temlik sonucunda Temmuz 1932 gün 38 sayılı tapu kaydının oluşturulduğu, kayıt maliki H… İ… oğlu M…’nin 1941 yılında ölümü üzerine başka mirasçı bırakmadığından terekesinin miras yoluyla Hazineye intikal ettiği, öte yandan Hazinenin dava konusu taşınmazı diğer 465 parça taşınmaz ile birlikte 7367 sayılı Yasa gereğince Belediye’ye devir ve temlik etmesi sonucu Belediye adına Ekim 1959 gün ve 141 sayılı tapu kaydının oluşturulduğu, Belediye adına tapu kaydı oluşturulurken H… İ… oğlu M… adına oluşturulan tapu kaydı ile bağlantı kurulmadığı böylece taşınmaz hakkında biri Temmuz 1932 gün, 38 sayılı, diğeri de Ekim 1959 gün 141 sayılı olmak üzere iki ayrı tapu kaydı meydana geldiği her iki tapu kaydının da dava konusu taşınmazı kapsadığı, Belediye tarafından Ekim 1959 günlü 141 sayılı tapuda adına kayıtlı taşınmazı davalı M… Y…’ye satarak devrettiği ve taşınmazın Ağustos 18.8.1980 günlü 185 sayılı tapu ile M… Y…’ye de intikal ettiği, Hazinenin ise daha sonra mahkemeden aldığı mirasçılık belgesine dayanarak H… İ… oğlu M… adına yazılı Temmuz 1932 tarih ve 38 sayılı tapu kaydını Mayıs 1988 gün ve 68 sayılı tapu ile kendi adına intikal ettirdiği dosya içeriği ile belirlenmiştir. Mahkemece her ne kadar Hazinenin tutunduğu Temmuz 1932 gün ve 38 sayılı sicilden gelen Mayıs 1988 gün ve 68 sayılı tapu kaydının daha eski tarihli olduğu ve doğru esasa dayandığı gerekçe gösterilerek bu tapu kaydına değer verilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de Hazine İ… oğlu M…’nin 1941 yılında ölümü ile adı geçenin mirasçısı olmuş ve taşınmazı kendi adına kayden intikal ettirmeden önce Ekim 1959 gün ve 141 sayılı tapu ile Belediye’ye devretmiştir. Belediye’den de kayıt davalı M… Y… adına intikal etmiştir. Bu durumda Hazinenin taşınmazda daha eski tarihli tapu kaydına dayanan bir hakkı kalmamıştır. Hal böyle olunca Hazineye ait daha eski tarihli tapu kaydına değil davalının tutunduğu yine Hazinenin temliki ile oluşturulan kayıttan gelen sonraki tarihli davalı tapu kaydına değer verilmesi gerekir.

SONUÇ: Bu yönler dikkate alınmadan ve değerlendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA) 11.11.1996 gününde oybirliği ile karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir