1. Anasayfa
  2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2003/1347 K: 2003/2184 T: 24.6.2003


Dava konusu taşınmazın kamu malı niteliğinde mera olmadığı kabul edilse bile hayvan otlatılmak suretiyle sürdürülen zilyetliğin hukuksal bir değeri bulunmamaktadır.

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle, duruşma için tebliğ edilen 24.6.2003 günü belirlenen saatte temyiz eden Hazine vekili, Ahmet, Köy Tüzel Kişiliği vekili ve aleyhine temyiz istenenler Süleyman ve arkadaşları vekili geldiler. Gelenlerin huzuru ile duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. Tetkik hakiminin raporu okundu. Dosyadaki belgeler incelendi, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:

Kadastro sırasında 989 parsel sayılı 1249600m2 yüzölçümündeki taşınmaz kullanım şekline göre mera niteliği ile sınırlandırılmıştır. İtirazı komisyonca reddedilen davacı Yusuf mahkeme kararına, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Süleyman, Abdullah, Hüseyin, İsmail, Osman, Mehmet ve Ali taşınmazın belli bölümleri için, Mehmet mirasçıları ve Sabri mirasçıları taşınmazın tamamı için kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davaya katılmışlardır. Hazine davalı köy yanında davaya dahil edilmiştir. Yargılama sırasında bir kısım katılanlar ile davacının ölümleri nedeniyle davayı mirasçıları takip etmişlerdir. Mahkemece davacılar ile katılanların davalarının kabulüne, taşınmazın davacılar ve katılanlar adlarına payları oranında tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm katılanlar Mehmet ve Sabri mirasçıları ile davalılar Hazine ve Köyü Tüzel Kişiliği tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece 989 parsel sayılı taşınmazın kamu malı niteliğinde mera olmadığı, taşınmaz üzerinde tespit gününde adlarına tescile karar verilen zilyetleri davacı ve katılanlar yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuştur. Toplanıp değerlendirilen deliller dikkate alındığında yerel mahkemenin vardığı sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Davacı ve katılanlar herhangi bir kayıt ve belgeye dayanmamışlardır. Dava konusu taşınmazın çevresini oluşturan taşınmazların fiziksel yapısı dikkate alındığında doğusunda taşlık, kuzey, batı ve güneyinde eylemli biçimde meranın bulunduğu görülmektedir. Hal böyle olunca dava konusu taşınmazın sınırını oluşturan meranın bir bölümüne elatılarak kazanıldığının kabulü gerekir. Arada doğal yada yapay nitelikte ayırıcı bir sınır yeri tarif edilmemiştir. Kaldı ki, bu nitelikteki taşınmazların içinde yol, tepe, çukur, hendek gibi doğal sınırlarında bulunması olanak dahilindedir.

Hal böyle olunca dava konusu taşınmazın sınırlarındaki eylemli meranın bir bölümünü oluşturduğunun kabulü gerekir. Duraksamaya meydan vermeden açıklamak gerekirse, taşınmazın kuzeyinde komşu 490 parsel sayılı taşınmazın tespitine dayanak yapılan kayıtta nizalı parsel yönü mera olarak sınır tarif edilmiştir. Eylemli durum kayıt ve belge ile de doğrulanmıştır. Öte yandan bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Eylemli duruma aykırı düşen bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilemez. Bir an için, dava konusu taşınmazın kamu malı niteliğinde mera olmadığı kabul edilse bile davacı ve katılanların taşınmaz üzerinde sürdürdüğü zilyetlik “hayvan otlatmak” suretiyle sürdürülen zilyetlik niteliğindedir. Yargıtay uygulamasında kararlılık kazanan görüşe göre hayvan otlatılmak suretiyle sürdürülen zilyetliğin hukuksal bir değeri bulunmamaktadır. Yasanın aradığı anlamda bir zilyetlikten söz edilebilmesi için zilyedin taşınmazı ekonomik amacına uygun şekilde kullanması gerekir. Açıklanan nedenlerle katılan davacılar Mehmet ve Sabri mirasçılarının temyiz itirazları yerinde değildir.

Mahkemece bu olgular dikkate alınarak davacı ve katılanların davasının reddine, dava konusu taşınmazın tümünün 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesi gereğince MERA OLARAK sınırlandırılmasına karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı Köyü Tüzel Kişiliği ile Hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA;

Yargıtay duruşmasında kendilerini vekille temsil ettiren davalı Köyü Tüzel Kişiliği ve Hazine yararına takdir ve tespit olunan 50’şer milyon lira avukatlık parasının davacı ve katılanlardan ayrı ayrı alınarak davalı Köyü Tüzel Kişiliği ve Hazineye verilmesine, 24.6.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.