1. Anasayfa
  2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2012/11209 K: 2012/12836


Zorunlu geçit hakkı eşyaya bağlı bir irtifak hakkıdır, kişilerin değil taşınmazların leh ve aleyhine kurulur. Bununla kastedilen, o taşınmaza kim malik olursa irtifak hakkının da ona ait olacağıdır. Zorunlu geçit hakkındaki yol ihtiyacı, taşınmaz malikinin değil, o taşınmazın yola ihtiyacı olup olmadığı ile ilgilidir. Diğer bir anlatımla taşınmaz malikinin kişisel ihtiyaçları değil, taşınmazın yola ihtiyacı olup olmadığı önem taşır. Bu sebeple taşınmaz malikinin sıfatı önem taşımaz.

Davacı tarafından, davalı aleyhine 23.02.2011 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 09.04.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir. Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir. Dahili davalı …, davanın reddini savunmuştur.

Yargılama sırasında 190 parsel sayılı taşınmaz devredildiğinden, yeni malik … davaya dahil edilmiş ve ayrıca alternatif geçit güzergahı olarak belirlenen 186 ve 188 parsel sayılı taşınmazın malikleri … ve … de davaya dahil edilmiştir.

Mahkemece, dava dışı 191 parsel sayılı taşınmazın davacının eşine ait olduğu, bu sebeple hayatın olağan işleyişine göre geçit bedeli ödemeden bu parselden geçit hakkı kurabileceği, dava dışı 191 parsel sayılı taşınmaz ile birlikte 190 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasının belirtilen sebeple daha uygun olduğu halde, davacının ısrarla 190 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit irtifakı talep etmesi hakkın kötüye kullanılması olduğundan davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmü, geçit hakkının taşınmazın aynına bağlı bir hak olduğu, taşınmaz malikinin kim olduğunun önemi olmadığı, 190 parsel sayılı taşınmazda gösterilen güzergahın en uygun güzergah olduğu gerekçesi ile davacı vekili temyiz etmiştir.

Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.

İrtifak hakkı, hak sahibine irtifak hakkı borçlusuna ait bir malı kullanma hakkı veren yahut mal sahibine mülkiyet hakkının tanıdığı bazı hakları kullanmaktan kaçınma borcu yükleyen ve herkese karşı ileri sürülebilen bir ayni haktır. Zorunlu geçit hakkı eşyaya bağlı bir irtifak hakkıdır, kişilerin değil taşınmazların leh ve aleyhine kurulur. Bununla kastedilen, o taşınmaza kim malik olursa irtifak hakkının da ona ait olacağıdır. Zorunlu geçit hakkındaki yol ihtiyacı, taşınmaz malikinin değil, o taşınmazın yola ihtiyacı olup olmadığı ile ilgilidir. Diğer bir anlatımla taşınmaz malikinin kişisel ihtiyaçları değil, taşınmazın yola ihtiyacı olup olmadığı önem taşır. Bu sebeple taşınmaz malikinin sıfatı önem taşımaz.

Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında, dava dışı 191 parsel sayılı taşınmaz malikinin davacının eşi olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Mahkemece anılan parsel malikinin davacının eşi olması ve bu sebeple bedel ödemeden geçit kurulabileceği gerekçesi yukarıda anlatılanlara uygun değildir. 12.10.2011 tarihli bilirkişi raporu ve eki krokiye göre, 2 numara ile ve kırmızı renkle gösterilen güzergâh öncelikle değerlendirilmek suretiyle geçit hakkı tesis edilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 06.11.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir