Davacılar, Suudi Arabistan tebaasından bulunmalarına rağmen Arap değillerdir. Özde bu kişiler Türk asıllıdır. Şu hale göre Türk asıllı olmaları ile mütekabiliyet şartı bunlara uygulanamaz.
Davacılar vakili tarafından, davalılar aleyhine 28.5.1997 gününde verilen dilekçe inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; müdahilin davasının kabulüne dair verilen 11.5.2001 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K: Davacılar, 1981 yılında satın aldıkları 40 parsel sayılı taşınmazda, zemin kat, 3 numaralı bağımsız bölümün davalılar miras bırakanı İsa Yusuf Alptekin adına tapuya tescil edildiğini, 31.8.1981 tarihinde İsa Yusuf Alptekin tarafından düzenlenen taahhütname ve ikrar senedi ile, taşınmazın Doğu Türkistan Vakfı’nın malvarlığını artırmak için satın alındığını ileri sürerek, taşınmazın Vakıf adına tescilini istemişlerdir.
Doğu Türkistan Vakfı, yargılama aşamasında davaya katılarak, davacıların istemi doğrultusunda, taşınmazın vakıf adına tescilini talep etmiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece dava, Suudi Arabistan vatandaşlarına taşınmaz mal edinme hakkı tanındığı ancak, bunun Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edildiği, dava tarihine göre de davacılar için kazanılmış hakkın söz konusu olmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Yerel mahkeme kararı Dairemizce, davanın inançlı işlemden kaynaklanan tapu iptali ve tescil davası olduğu, 31.8.1981 tarihli noterde düzenlenen “taahhütname ve ikrar senedi” başlıklı belgenin bunu kanıtladığı belirtilerek aşağıdaki gerekçelerle bozulmuştur.
1- Davacılar, Suudi Arabistan tebaasından bulunmalarına rağmen Arap değillerdir. Özde bu kişiler Türk asıllıdır. Şu hale göre Türk asıllı olmaları ile mütekabiliyet şartı bunlara uygulanamaz.
Ancak, davacıların dava konusu üzerinde sübjektif hakları yoktur. Bir sübjektif hakkı dava etme yetkisi hakkın sahibine ait olduğuna davacılar da bu hakkı Doğu Türkistan Vakfına devrettiklerine göre, kendi adlarına dava açamazlar Çünkü, davacılık sıfatları yoktur. Davacılar taşınmazın gerçek hak sahibi adına, yani vakıf adına tescilini istemişlerdir. Bu durumda da dava açmakta hukuki yararları olmadığından davacılar tarafından açılan davanın reddi sonuç olarak doğrudur.
2- Doğu Türkistan Vakfı davaya müdahil olarak katılmışlardır. Bu asli müdahaledir. Çünkü vakıf, dava konusu bağımsız bölümün kendisine ait olduğunu ileri sürerek bir hak iddiasıyla davaya katılmıştır. Ancak katılma usulü eksiktir. Harç ödenmemiştir. Mahkemece, öncelikle bu eksikliğin giderilmesi, harç tamamlandıktan sonra talep konusunda inceleme yapılarak karar verilmesi gerekirken bu yön üzerinde durulmamıştır.
3- Dava konusu taşınmaz, yargılama aşamasında el değiştirmiş ve dava dışı İsa Yusuf Alptekin Kültür, Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı adına hükmen tescil edilmiştir. Böylece davalıların davada taraf sıfatı kalmamıştır. HUMK: nun 186 ncı maddesi, dava konusunun dava sırasında el değiştirmesi halinde uygulanır. Diğer tarafın davasını dilerse üçüncü kişiye yöneltme, dilerse de tazminata dönüştürme hakkı vermiştir. HUMK: 186 ncı maddesi uyarınca işlem yapılmaması da doğru görülmemiştir.
Mahkeme, bozma ilamına uyarak, müdahale harcını tamamlatmış, dava yeni malike yöneldikten sonra, inançlı işlem kanıtlandığından davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili, davacıların Türkiye’de mal edinme haklarının olmadığını, davacı ve müdahilin taraf sıfatı olmadığı, davanın kendilerine yöneltilemeyeceği gerekçeleri ile temyiz etmiştir.
3029 sayılı Yasa ile Tapu Kanunu’nun 35 ve Koy Kanunu’nun 87 maddesine Bakanlar Kuruluna mütekabiliyet şartının uygulanmayacağı ülkeleri belirleme yetkisi tanıyan fıkralar eklenmiş ve buna ilişkin 31.7.1984 tarihli 8359 sayılı Kararname ile Suudi Arabistan Vatandaşlarına Türkiye’de mal edinme hakkı tanınmıştır. Bu kararnamenin 13.6.1985 tarihli Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edilmesinden sonra, bu kez, 3278 sayılı Yasa ile benzer bir düzenleme getirilmiştir. Bu Yasa’nın verdiği yetki ile Bakanlar Kurulu 5.6.1986 tarihli 86/10714 sayılı Kararname ile Suudi Arabistan vatandaşlarına yeniden mal edinme hakkı verilmiştir. 3278 sayılı yasa’da 9.10.1986 tarihinde iptal edilmiştir. Anılan yasa değişiklikleri ve Kanun Hükmünde Kararnameler ile davacılar, Anayasa Mahkemesi iptal kararı vermesine rağmen bu süre içerisinde Türkiye’de satın aldıkları dava konusu taşınmazların adlarına tesciline hak kazanmışlardır. Artık, davanın iptal kararından sonra açıldığından söz edilerek bu kazanılmış hakkı yok saymak mümkün değildir. Taahhütname ve ikrar senedi ile de taşınmazların davacılara ait olduğu sabittir. Ancak, davacılar, taşınmaz üzerindeki haklarını Doğu Türkistan Vakfına devretmişlerdir. Mahkemece de bozma ilamı uyarınca, eksik harç tamamlattırılıp, HUMK: nun 186 ncı maddesi uyarınca işlem yapılarak karar verildiğinden, temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle, temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 21.9.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.