1. Anasayfa
  2. Yargıtay Kararları

Kadastro Davaları Yargıtay Kararları


Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2002/974 K: 2002/3145 T.4.4.2002

Kadastro mahkemesinde 30 günlük askı süresi içinde, daha sonra da tapulu taşınmazlar yönünden 10 yıllık hak düşürücü süre zarfında genel mahkemede itiraz davası açılması mümkündür; fakat somut olayda davacı köy tüzelkişiliği 30 günlük askı ilan süresi içinde dava açmamıştır ve bu nedenle orman kadastrosu çekişmeli taşınmaz bakımından kesinleşmiştir. Devamını Oku

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2002/7720 K: 2002/9775 T.28.11.2002

Kadim ya da tahsisli mera olmasına rağmen, bir şekilde kadastro işlemi esnasında tespit dışı tutulması o yerin mera olma özelliğini değiştirmez. Devamını Oku

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2003/3393 K: 2003/4349 T.15.5.2003

Çekişmeli parselle öncesi bir bütün olan ve tespiti davalı adına kesinleşen iki parsel ve bu iki parsel arasındaki yolun yüz ölçümleri göz önünde bulundurulması suretiyle tapunun dayanağı kroki 3402 sayılı yasanın 20/a maddesi gereğince yerine uygulanıp kapsamı belirlenmeli, kroki kapsamı dışında kalan bölüm yönünden davanın kabulüne, içinde kalan bölüm yönünden de şimdi olduğu gibi davanın reddine karar verilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2003/3560 K: 2003/4553 T.27.5.2003

Orman ve orman içi mera içinde yer alıp meranın devamı niteliğinde olan taşınmazların mülkiyetinin (orman ve merada) zilyetlik yoluyla kazanılmasına yasal olanak bulunmadığından dava konusu iki parça taşınmazın bir bütün olarak mera niteliği ile sınırlandırılıp özel siciline yazılması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2003/4052 K: 2003/4913 T.5.6.2003

Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde orman tahdidi ile ilgili işlemlerin yapılmış olması nedeni ile orman genel müdürlüğü’nün usulüne uygun olarak davaya dahil edilmesi ile taraf olarak davaya katılmasının sağlanması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2003/3691 K: 2003/5225 T.23.6.2003

Kamu malı olan mera, yayla ve ormanlardan yararlanma hakkı olan ve kesim hakkı bulunan o yerde yaşayan o köyde ikamet eden kişilerin dava açmakta hukuki yararı vardır Devamını Oku

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2006/1722 K: 2006/2344 T.27.2.2006

Mera niteliğiyle sınırlandırılan taşınmazlar hakkında açılacak davaların 3402 sayılı yasanın 12/3. Maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olacağına ve çekişmeli taşınmazın 115 numaralı mera parseli içerisinde kaldığı bilirkişi raporu, kadastro müdürlüğünün yazısı ile kesinleşen orman kadastro haritalarından da açıkça anlaşıldığına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2005/1401 K: 2005/5771 T.3.5.2005

Belediye sınırları içindeki meraların intifa (kullanma- yararlanma) hakkı belediye başkanlığına, mülkiyeti ise hazineye aittir. Bu sebeple, hazinenin de davaya katılımı sağlanarak husumet yaygılaştırılmalı, oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2005/1422 K: 2005/1829 T.28.2.2005

Hazine orman iddiası ile dava açtığına göre, çekişmeli taşınmazın orman ya da orman toprağı sayılan yerlerden olup olmadığının belirlenmesi, en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planının yerine uygulanması suretiyle belirlenmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2005/1341 K: 2005/2130 T.3.3.2005

Bir yer, orman nitelikli tapu kaydının bulunması, devlet ormanı içinde yer almaması, devlet ormanına sınır olmaması, 3115 sayılı yasanın yürürlük dönemine göre 50000 m2’den, 6831 sayılı yasa hükümlerine göre ise, 30000 m2’den büyük olması, bedeli ödenerek devletleştirme bedelinin ödenmemiş olması, kesinleşmiş orman sınırlamasının bulunması halinde devlet ormanı olarak sınırlanmış olmaması, orman tahditi yapılmış ise özel orman olarak tahditinin yapılıp işletiliyor olması koşullarının istisnasız hepsinin birden gerçekleşmesiyle iadeye tabi özel orman sayılır. Devamını Oku

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2005/4606 K: 2005/9032 T.1.7.2005

Çekişmeli yerin çevresindeki taşınmazların niteliğine göre, taşınmazların etrafı ormanla çevrili ise mülkiyet belgesi, tapu kaydı olmadığı takdirde bu tür yerlerin 6831 sayılı yasanın 17/1-2. Maddesine aykırılık teşkil ettiği düşünülmeli, bütün bu konulan kapsayacak, duraksamaya yer vermeyen ortak imzalı rapor ve kroki alınıp çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı kesin biçimde saptanmalı ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2006/7817 K: 2006/10533 T. 13.7.2006

Çekişmeli taşınmazın bilirkişi krokisinde ( b ) ve ( c ) ile gösterilen bölümlerinin kesinleşmiş orman kadastro sınırları içinde kaldığı belirlendiğine göre: orman yönetiminin bu bölümlere ilişkin davasının kabulüne ve bu bölümlerin mera kaydının iptali ile orman niteliğiyle hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yerinde olmayan gerekçeyle yazılı olduğu biçimde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Devamını Oku

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2006/7817 K: 2006/10533 T.13.7.2006

Yasal düzenlemeler karşısında mera tahsis komisyonunun bir yeri mera olarak tahsis etmesi o yerin niteliğini değiştirmeyeceğinden, bu yer orman ise orman niteliğini kayıp etmiş sayılmayacaktır; bu nedenle taşınmazın bilirkişi krokisinde gösterilen ve kesinleşmiş orman kadastro sınırları içinde kaldığı belirlenen bölümlerinin mera kaydının iptali ile orman niteliğiyle hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu E: 1994/5 K: 1997/2 T. 6.6.1997

Düzenlenen tapulu taşınmazların tapu dışı bir yolla mülkiyetinin naklini öngören sözleşmeler, kadastro kanununun bölgede yürürlüğe girmesinden sonra da yapılabilir. Devamını Oku

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2005/2066 K: 2005/2923 T. 17.3.2005

Öncesi ve eylemli durumu itibariyle orman sayılan yerin tamamının orman niteliğiyle hazine adına tesciline karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2005/2579 K: 2005/2969 T.14.4.2005

Tapusuz taşınmazların kişileri adına ancak yargıç kararı ile tescil edileceği hüküm altına alınmıştır; bu açık hüküm karşısında idari yoldan tescilin mümkün olamayacağının kabulü gerekir ancak, mülkiyet uyuşmazlığı bulunmayan taşınmazların idari yoldan hazine adına tescili süreklilik kazanan uygulama ile kabul edilmektedir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2006/5-227 K: 2006/265 T.3.5.2006

Kadastro Kanunu’nun 16. maddesinde kamu malları; hizmet malları, orta malları, sahipsiz mallar ile genel sular ve ormanlar olmak üzere dört gruba ayrılmış; anılan maddenin b bendinde, orta mallarından olan meraların özel mülkiyete konu teşkil etmeyecekleri belirtildikten sonra, c bendinde ayrıca açıklanan sahipsiz yerlere ilişkin bu şekilde bir düzenlemeye yer verilmemiştir; buna göre meralar, özel mülkiyete konu olamazken; sahipsiz yerlerin, devletin veya özel bir kişinin mülkü haline gelmesi imkan dahilindedir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2001/1-1067 K: 2002/20 T: 23.1.2002

Tapu dışı satım geçerli hale geldikten sonra davacı tapu ile taşınmazı satın almışsa da 3402 sayılı kanunun 13/b-b maddesi uyarınca önceki satışa değer verilmesi gerekeceğinden tapu dışı satışı bilmesi icap eden kişi olan davacı tkm. 931 ve tmk.’nun 1023 maddesi hükümlerinden yararlanamaz. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2002/8-370 K: 2002/432 T: 29.5.2002

Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler için, resen araştırma kuralı geçerli bulunduğundan, usuli müktesep hakkın doğup doğmadığı değerlendirilirken, öğreti ve yargısal kararlar ile birlikte çekişmeli taşınmazın niteliğine ilişkin kanıt ve saptamalar birlikte irdelenmelidir; uyulan bozma kararının taraflarından birisi yararına herhangi bir hak meydana getirmediği durumlarda, usule ilişkin kazanılmış haktan söz edilemeyeceği. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2002/16-764 K: 2002/769 T: 2.10.2002

Hakim davacının talebi ile bağlı olup, bu talepten fazlasına hüküm veremez; buna karşın re’sen araştırına ilkesinin uygulandığı kamu düzenine ilişkin hallerde mahkeme, kamu düzeni düşüncesi ile talepten fazlaya da karar verebilir; dava mirasçılar tarafından üçüncü şahsa karşı açılmışsa ve hâkim davayı açan mirasçı dışında başka mirasçılar olduğunu tespit ederse 3402 sayılı Yasa’nın 30/2 maddesindeki kuralı uygulayarak re’sen delilleri toplayıp o mirasçılar yönünden de karar verecektir; buna karşın dava ortak miras bırakanın mirasçıları arasında ise bu halde sadece davacının payı yönünden hüküm kurmak gerekir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1999/20-1063 K: 2000/6 T: 26.1.2000

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22. maddesi ile tahditleri yapılarak kesinleşmiş ve tescil edilmiş ormanlara ait kayıt ve belgelerin tapu kütüğüne olduğu gibi aktarılacağı ve 4. Maddesinin 3. fıkrası ile de orman kadastrosu kesinleşmiş yerlerde bu sınırlara aynen uyulması gerektiği hükme bağlanmış olup; kural olarak kesinleşen orman tahdidi mevcut ise uyuşmazlık memleket haritası ve hava fotoğraflarının uygulanması yoluyla çözümlenemez. Hal böyle olunca davada Hazine’nin salt orman savı ile açtığı davasının reddine karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/458 K: 2004/1318 T.6.4.2004

Komşu taşınmazlarla ilgili davalar ayrılmışsa da uyuşmazlığın niteliği ve davanın tarafları dikkate alındığında biri hakkında verilecek hükmün diğer davanın sonucunu etkileyeceğinden davalar arasında fiili ve hukuki irtibatın varlığının kabulü gerekmekle; dava dosyalarının birleştirilmesi zorunludur. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2004/1272 K: 2004/3339 T: 27.4.2004

Kural olarak her olay meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan yasa hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. İhya olgusunun 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki döneme rastlaması halinde 5602 sayılı Tapulama Kanununun 52. maddesi hükmü karşısında bu tür taşınmazlar Hazine adına tespit ve tescil edilmeleri gerekir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E: 2004/1-498 K: 2004/475 T.6.10.2004

Kıyı kenar çizgisinin Yasa ve Yönetmelik hükümleri gözetilerek ve 16.4.1972 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde açıklanan hususlar dikkate alınarak mahkemece saptanması zorunludur. Ancak, idarece belirlenip kesinleşmemiş olan kıyı kenar çizgisinin, çekişmenin çözümü bakımından takdiri delil olarak değerlendirilip, göz önünde bulundurulması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E: 2007/1-75, K: 2007/90, T.28.2.2007

Sonuç olarak, kadastro tespitinden önce zilyetlikle mülk edinme koşulları oluşmuştur. Bu nedenle, zamanaşımı ile kazanımı engelleyen yasa değişikliğinden önce kadastro tespiti yapılmamış veya senetsizden tescil davası açılmamış olsa bile, yasa değişikliğinden sonra, tespitte davalı adına yazılmasına veya açılacak bir tescil davasında zilyet adına tescile karar verilmesinde bir engel bulunmamaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/452 K: 2004/872 T. 11.3.2004

Bir yerin mera olarak kabul edilebilmesi için taşınmazın yetkili idari merciler tarafından mera olarak tahsis edilmiş olması ya da taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde kullanıla gelen kamu malı niteliğinde mera olduğunun anlaşılmasına bağlıdır. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/492 K: 2004/1294 T.5.4.2004

Kural olarak meraların çıplak mülkiyeti hazineye, intifaı ise bulunduğu köy ya da belediye tüzel kişiliğine aittir; belediye hudutları içinde kalan kamu malı niteliğindeki meraların mülkiyetinin belediyeye geçmesine yasal olanak bulunmamaktadır; bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz; eylemli duruma, resmi kayıt ve belgelere aykırı düşen sübjektif nitelikteki yerel bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilemez. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2006/759 K: 2006/819 T.24.3.2006

Mahkemece dava konusu taşınmazın öncesinin kamu malı niteliğinde mera olduğu yetkili idari merciler tarafından 4753 ve 5618 sayılı yasalar uyarınca tapu kaydı oluşturulduğu ve bu yolla taşınmazın türü yetkili idari merciiler tarafından değiştirildiği dikkate alınarak ve hazine tapusuna değer verilerek, katılan davacının davasının reddine, dava konusu taşınmazın tespit gibi davalı hazine adına tesciline karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2005/711 K: 2005/3482 T.14.11.2005

Öncesinin mera olduğu belirlenen taşınmazın zilyetlikle iktisabı mümkün değildir; kural olarak meralar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Devamını Oku

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2005/10791 K: 2005/14247 T.22.12.2005

Özet: Mera Kanunu’nun 3. maddesinde; otlak; “mera ile aynı niteliklere sahip yerlerdir” diye tanımlanmış olup özel mülkiyete konu edilemez, zamanaşımı ile iktisap olunamaz. Devamını Oku

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2006/1722 K: 2006/2344 T.27.2.2006

Mera niteliğiyle sınırlandırılan taşınmazlar hakkında açılacak davaların 3402 sayılı yasanın 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olacağına ve çekişmeli taşınmazın 115 numaralı mera parseli içerisinde kaldığı bilirkişi raporu, kadastro müdürlüğünün yazısı ile kesinleşen orman kadastro haritalarından da açıkça anlaşıldığına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2003/9098 K: 2003/10113 T.2.10.2003

Öncesinde, çekişmeli yerin mera vasfında bulunduğu, davalının kayda dayalı bir hakkının söz konusu olmadığı görülmekle; davalının taşınmaz üzerindeki yapıdan dolayı 3194 sayılı yasanın 18. maddesinden kaynaklanan bir hakkının varlığından söz edilemez; davalının şerhten kaynaklanan hakkının kişisel hak niteliğinde bulunduğu kabul edilmeli;  davacının kayda dayalı mülkiyet haklarına üstünlük tanınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmelidir. Devamını Oku

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir