Son Yazılar

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/225 K: 2014/4676 T: 8.4.2014

Somut olayda deprem sonucu arsanın tamamen yok olması veya üzerine yapı yapılamayacak hale gelmesi söz konusu olmadığına göre davalıların pay satın aldıkları tarihlerde taşınmaz üzerinde kurulu kat irtifakının kendiliğinden sona erdiğinden bahsedilemez. Davalıların kat irtifakına bağlanmış arsa payları satın aldıkları tarihler sonrasında kat irtifakının 20.03.2012 tarihinde terkin edilmesi Kat Mülkiyeti Kanununun 8. maddesi hükmü uyarınca davacıya önalım hakkı kullanmasına olanak vermez. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2018/559 K: 2020/261 T: 5.3.2020

Anayapının tamamen harap olması hâlinde kat mülkiyetinin kendiliğinden sona ereceği dikkate alındığında anılan kayıtlara değer verilemeyeceği, anayapının harap olması ile beraber arsa payı üzerindeki paylı mülkiyetin devam edeceği kuşkusuzdur. Bu itibarla, kat mülkiyetinin kendiliğinden sona erdiği ve arsa payı üzerindeki paylı mülkiyetin devam ettiği anlaşıldığından, taşınmazdaki paydaşlardan birinin payını üçüncü bir kişiye satması hâlinde diğer paydaşların ön alım haklarını kullanabileceği gözetilerek, bu yönde araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gereklidir. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2022/3691 K: 2022/6951 T: 16.11.2022

Dava konusu taşınmaz üzerindeki kat mülkiyetinin kendiliğinden sona erdiği ve arsa payı üzerindeki paylı mülkiyetin devam ettiği anlaşıldığından, taşınmazdaki paydaşlardan birinin payını üçüncü bir kişiye satması hâlinde 4721 sayılı TMK'nın 732. maddesi gereğince diğer paydaşların ön alım haklarını kullanabileceği gözetilerek, bu yönde araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gereklidir. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2004/2890 K: 2004/3399 T: 03.05.2004

634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 47. maddesinin açık hükmü karşısında ana yapının tamamının harap olması durumunda kat mülkiyetinin kendiliğinden kalkacağı, tapuda işlemlerin tamamlanmamasının kat mülkiyetinin devam edeceği anlamına gelmeyeceği, arsa payları oranında maliklerin paylı mülkiyet şeklinde malik olacakları, bu nedenle paylı mülkiyete konu taşınmazda Medeni Kanun hükümlerine göre önalım hakkının cereyan edeceği açıktır. Devamını Oku

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı E: 1954/27 K: 1955/3 T: 09.03.1955

İhtiyari müzayede ile satışa çıkarılan bir gayrimenkulün şayi hissesini satın almak için o gayrimenkulün şayi hissedarının müzayedeye iştirak ederek pey sürmesi ve bilahare müzayededen çekilmesi şufa hakkından feragati tazammun etmeyip bu hissedarın şayi hisseyi müzayede neticesinde yapılan ihale ile satın alan üçüncü şahsa karşı şufa hakkını kullanabileceği Devamını Oku

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı E: 1938/17 K: 1939/57 T: 29.11.1939

Artırma ve Eksiltme Kanununa göre yapılan gayrimenkul satışları sırf ihtiyarî satışlardan olmakla beraber 571 nci maddenin hükmü haricinde cereyan eder. Bunların ihtiyarî satış mahiyetlerinden dolayı Kanunu Medeninin 658 ve 659 ncu maddelerinde yazılı şüf’a hükümlerine tabi olduğunda şüphe yoktur. Mezkur maddelerdeki akdi ve kanunî şüf’a baklan satışın öğrenildiği tarihten itibaren bir ay içinde kullanılabilir. Satıştan önce istimal edilmelerine lüzum ve imkan yoktur. İcra Kanununa tevfik edilmeyen ihtiyarî artırmaların hepsi hakkında şüf’anın umumî hükümleri ayniyle cereyan eder. Devamını Oku

Yargıtay Büyük Genel Kurulu E: 1951/1 K: 1951/6 T: 26.12.1951

Medeni Kanunun 658 inci maddesinin son fıkrasındaki bir aylık müddet gibi, on yıllık müddetin de kanuni şufaya tatbiki gerektiğine ve on yıllık müddetin kanuni şufaya tatbikinde başlangıcın meşfuun satışı tarihi olması iktiza ettiğine, kanuni şufa hakkının kullanılmasından önce Borçlar Kanununun 125 inci maddesinin tatbiki bahis mevzuu olmayıp zamanaşımının hakkın kullanılması neticesinde tahassül eden ve mülkiyetin devrini istemekten ibaret bulunan şahsi mutalebe hakkı bakımından bahis mevzuu olduğuna dair Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2017/2196 K: 2017/1112 T: 14.06.2017

Paylı mülkiyete tabi taşınmazlarda kural satış bedelinin paydaşlara payları oranında dağıtılmasıdır. Ancak bu kuralın mutlak olarak uygulanması imar ile şuyulandırılan taşınmazlar arasında değer farkı varsa hakkaniyete ve adalete uygun olmayan sonuçlar doğuracaktır. Hakkaniyete aykırı durumu önlemek için her bir kadastro parselinin imar parseline kattığı değer nispetinde satış bedelinden faydalanması esasına dayalı bir paylaşım yapılmalıdır. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2023/3596 K. 2023/3784 T. 19.7.2023

Zorunlu geçit hakkı davalarında istinaf kesinlik sınırı, sadece dava konusu taşınmaz lehine geçit hakkı kurulan parselin değeri dikkate alınarak belirlenemez. Geçit alternatifi taşınmazlardan herhangi birinin değerinin istinaf kesinlik sınırının üzerinde kalması durumunda, mahkemenin istinaf başvurusuna ilişkin dilekçesinin reddine dair kesin nitelikte karar vermesi doğru değildir Devamını Oku

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2017/2992 K: 2018/2721 T: 09.04.2018

Parsellerin tevhit edilmesine, münferit veya birleştirilerek veya imar adası bazında uygulama yapılmasına, yeniden bina yaptırılmasına, payların satışına, kat karşılığı veya hasılat paylaşımı ve diğer usuller ile yeniden değerlendirilmesine sahip oldukları hisseleri oranında paydaşların en az üçte iki çoğunluğu ile karar verilir. Buna göre sözü edilen madde hükmü anataşınmaz üzerinde yapının yıkılıp kat mülkiyetinin sona ermesinden sonra uygulanabileceğinden dava konusu taşınmaz üzerinde yapının halen mevcut olduğu, kat mülkiyetinin kurulu bulunduğu dikkate alındığında binanın yıkılarak yeniden yapılması yönünde kararın Kat Mülkiyeti Kanununun 45. maddesi gereğince tüm kat maliklerinin oybirliği ile verecekleri kararla mümkün olduğundan bu koşulu sağlamayan kat malikleri kurulu kararının iptali yerine yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Devamını Oku

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2017/2880 K: 2018/2762 T: 09.04.2018

Parsellerin tevhit edilmesine, münferit veya birleştirilerek veya imar adası bazında uygulama yapılmasına, yeniden bina yaptırılmasına, payların satışına, kat karşılığı veya hasılat paylaşımı ve diğer usuller ile yeniden değerlendirilmesine sahip oldukları hisseleri oranında paydaşların en az üçte iki çoğunluğu ile karar verilir. Buna göre sözü edilen madde hükmü anataşınmaz üzerinde yapının yıkılıp kat mülkiyetinin sona ermesinden sonra uygulanabileceğinden dava konusu taşınmaz üzerinde yapının halen mevcut olduğu, kat irtifakının kurulu bulunduğu dikkate alındığında binanın yıkılarak yeniden yapılması yönünde kararın Kat Mülkiyeti Kanununun 45. maddesi gereğince tüm kat maliklerinin oybirliği ile verecekleri kararla mümkün olduğundan bu koşulu sağlamayan kat malikleri kurulu kararının iptali yerine yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1992/284 K: 1992/429 T: 01.07.1992

Satış vaadi borçlusu ile kayden iktisap eden kişi, vaat alacaklısının sözleşmeden doğan hakkını kullanmasına engel olmak amacıyla el ve düşünce birliği içerisinde tamamen alacaklının zararına hareketle muvazaalı olarak bu temliki tasarrufu gerçekleştirmiş olmaları halinde yasal himayeden yararlanamazlar. Devamını Oku

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1996/9378 K: 1997/4125 T: 26.06.1997

Tapusuz mallara ilişkin satış vaadi, gerçek anlamda bir gayrimenkul satış vaadi sözleşmesini teşkil etmez. Ancak, geçerli olmasına da engel değildir. Zira, tapusuz taşınmazlara ilişkin satımın gerçek hukuksal niteliği zilyetlik hakkının devri amacını güden satımdan ibarettir. Bu sebeple davacının dayanağı olan satış vaadi senedinin, zilyetliğin devir senedi olarak yorumlanıp, delillerin bu şekilde değerlendirilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2015/10596 K: 2016/3015 T: 9.3.2016

Yasal mirasçılar, mirasbırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri sağlararası karşılıksız kazandırmaları, denleştirmeyi sağlamak için terekeye geri vermekle birbirlerine karşı yükümlüdürler. Mirasbırakanın çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da bir malvarlığını devretmek veya borçtan kurtarmak ve benzerleri gibi karşılık almaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar, aksi mirasbırakan tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça denleştirmeye tabidir.” Altsoy dışındaki yasal mirasçılara yapılan kazandırmalarda ise miras payına mahsup edilmek üzere hareket edilmediği yönünde bir karine vardır. Bu karinenin aksinin davacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Devamını Oku

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2018/262 K: 2018/6839 T: 12.3.2018

Dinlenen davacı tanıkları davacının yakınları olup temlikin muvazaalı olduğuna dair yeterli beyanda bulunmamışlardır. 3. kişi konumundaki davalı tanıkları ise çekişme konusu taşınmazdaki muris payının davalılara, murisin kocasına ait bir taşınmazın da davacıya verilmesinin kararlaştırıldığını, nitekim davacının o taşınmazda iki daire sahibi olduğunu bildirmişlerdir. Eldeki davada davacı muvazaa iddiasını usulünce kanıtlamış değildir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2010/6611 K: 2010/7988 T: 08.07.2010

Davada dayanılan 27.05.1997 günlü sözleşme, noterde onaylama şeklinde yapılmıştır. Oysa, Noterlik Kanununun noterlerin yapacağı işleri düzenleyen 60.maddesinin 3.fıkrası ve taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin “düzenleme şeklinde yapılmasını” zorunlu kılan 89.maddesi hükümleri uyarınca taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin noterde düzenleme şeklinde yapılması gerekir.… Devamını Oku

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2002/8041 K: 2002/9319

Kat malikleri anagayrimenkulün mimari durumu ile güzelliğini ve sağlamlığını titizlikle korumaya mecbur olup gerek kendi bağımsız bölümlerinde ve eklentilerinde anayapının dış görünümü ve güzelliğini etkiler şekilde ve projeye aykırı olarak tesis ve değişiklik yapmaları ve de aynı Yasanın 44. maddesindeki şartlar oluşmadan terasta bağımsız bölüm kazanmaları mümkün bulunmamaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2006/7513 K: 2006/10438

Kat Mülkiyeti Yasası uygulamasında, özel ortak amaçlara tahsis edilmiş ortak yerlerin bu özel amaca tahsisi kaldırılmadığı müddetçe herhangi bir gelir getirmesi ve tüm kat maliklerinin oybirliğiyle karar alması halinde dahi kiraya verilmesi mümkün olmadığından bu gibi yerlerin işgali sebebiyle de ecrimisil istenemez. Somut olayda davaya konu edilen sığınak da, özel amaca tahsisli bu ortak yerlerden sayıldığından Ecrimisile yönelik talebin reddine karar verilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması doğru görülmemiştir. Devamını Oku

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 2017/15830 K: 2018/13849

Münavebe ürünlerinden buğdayın brüt gelirinden indirilen üretim masrafının, brüt gelirin 2/3’ündenfazla alınması ekonomik tarım yapılmasında tereddüt yaratacağından İl veya İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüklerinden üretim masrafı yeniden sorularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği Devamını Oku

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 2018/2887 K: 2018/13582

4650 sayılı Yasa ile değişik 2942 sayılı Kanunun 10.maddesi gereğince açılan tespit ve tescil davalarında değerlendirme; aynı kanunun 15.maddesi uyarınca dava tarihi itibariyle yapılır. Bu nedenle dava konusu taşınmaza değerlendirme tarihi olan 2015 yılı resmi verileri getirtilerek bu veriler esas… Devamını Oku