1. Anasayfa
  2. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2003/4052 K: 2003/4913 T.5.6.2003


Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde orman tahdidi ile ilgili işlemlerin yapılmış olması nedeni ile orman genel müdürlüğü’nün  usulüne uygun olarak davaya dahil edilmesi ile taraf olarak davaya katılmasının sağlanması gerekir.

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda, davanın kabulü yolunda kurulan hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Hükmüne uyulan Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin bozma kararında özetle: “Talep edilen çekişmeli taşınmazların bulunduğu kesim, 1963 tarihli toprak tevzi komisyonunca yapılan çalışma sırasında ormanlık alan olarak haritada gösterilmiştir, öncesinin orman olup olmadığı araştırılmamıştır. Bu nedenle orman tahdit haritası ile memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planındaki konumunun orman bilirkişileri ile belirlenmesi, orman niteliğindeki yerlerin zilyetlikle iktisap edilemeyeceği” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve dava konusu parselin A harfi ile gösterilen 10.000 m2’nin Mehmet mirasçıları, C harfi ile gösterilen 20.000 m2’nin Ali mirasçıları adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.

Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.

Davacı gerçek kişilerin  123 ada 26 sayılı parsel olarak 1.325.000 m2 miktarında mera olarak tespit edilen taşınmazın bir kısmı üzerinde zilyetliğe dayanarak açılan dava sonucunda mahkemenin A ve B harfli 20000 m2 ve 10000 m2 miktarındaki kısımların davacılar adına tescili yolunda kurulan  27.9.1999 tarih ve 1995/287E: 1999/12 K sayılı ilk kararın  davalı hazine tarafından temyiz edilmesi neticesinde söz konusu kararın yukarıda açıklandığı şekilde bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma sonrasında yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Hükme esas alınan uzman orman bilirkişi  raporunda  nizalı taşınmazın yörede yapılan 1938 tahdidinde ve aplikasyon uygulamasında tahdit dışında kaldığını, %2-4 meyilli olduğunu  1957, 1982, 1993 yılları memleket haritası ile 1980 yılı hava fotoğrafında açıklık ve çevresi  yayvan yapraklı münferit ağaçlı alanda  kaldığını orman sayılmayan yerlerden olduğunu açıklamış ise de, nizalı taşınmazın tahdit hattına göre veya resmi belgelere  göre konumunu göstermemiştir.

Öncelikle dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde   1938 yılında yapılarak kesinleşen orman tahdidinin bulunduğu daha sonra ise 28.4.1994 tarihinde evvelce yapılan orman tahdidinin aplikasyonu ile  3402 sayılı Yasa gereğince  orman sınırlarının belirlenmesi ve 2/B madde uygulaması yapmak üzere  orman tahdit çalışmasının yapıldığı  anlaşılmakta olup Orman Genel Müdürlüğü’nün  usulüne uygun olarak davaya dahil edilmesi ile  taraf olarak davaya katılmasının sağlanması gerekmektedir.

Daha sonra ise, yörede yapılarak kesinleştiği anlaşılan 1938 yılında yapılan orman tahdidine ilişkin  ve varsa daha sonra yapılan orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma  işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile çekişmeli taşınmazın bulunduğu yeri  orman tahdit sınır  noktaları ile birlikte gösteren onaylı orman tahdit haritasının örneğinin Orman İşletme Müdürlüğü’nden getirtilerek dosyaya eklenmelidir.

Kural olarak 4785 sayılı Yasa gözetilmek sureti ile orman tahdidi yapılarak kesinleşmiş ise  bir yerin orman olup olmadığı kesinleşmiş orman tahdit haritasının yerine uygulanması  yolu ile çözümlenir. Bu nedenle;  mahkemece, önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç uzman orman yüksek mühendisi bulunamadığı takdirde, orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az  4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmelidir.

Ancak, orman sınırlandırılması, 4785 sayılı Yasa hükümleri nazara alınmadan 3116 sayılı Yasaya göre yapılmış ve taşınmaz, tahdit sınırları dışında kalıyorsa memleket haritası, eski hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip; önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç uzman orman yüksek mühendisi bulunamadığı takdirde, orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, çekişmeli yer ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, bu belgelerde taşınmazın ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 1.6.1988 gün ve 31/13 E: K: ; 14.3.1989 gün ve 35/13 E: K: ve 13.6.1989 gün ve 7/25 E: K: sayılı kararları ile iptal edilmiş olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler uzman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp, çekişmeli taşınmazın memleket haritasına göre, konumu saptanıp; bu harita ile irtibatını duraksamaya yer vermeyecek biçimde gösteren, memleket haritasındaki renkleri ve işaretleri aynen içeren, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan kroki düzenlettirilip, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün  BOZULMASINA 5.6.2003 günü oybirliği ile karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir