1. Anasayfa
  2. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 2003/3526 K: 2003/3187 T.14.4.2003


Kadastro tespiti tapu kaydına dayanarak yapılmıştır ancak kayıt merciinden getirtilip yerine uygulanmamış, davacıdan delilleri ve şahit getirmesi talep edilmemiş, yaş bakımından yeterli bilgi ve deneyimi bulunmayan yerel bilirkişilerin soyut içerikli beyanlarına dayanılarak karar verilmesi hatalıdır.

Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin verilen hüküm davalı Hazine tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Kadastro sırasında 103 ada 3 parsel sayılı 105.500 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı nedeniyle Hazine adına tespit edilmiştir. Askı ilan süresi içinde Yaşar irsen intikalle gelen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ve dava konusu parselin 100.000 metrekarelik kısmının davacı Halis, geri kalan 5.500 metrekarelik kısmın davalı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece, taşınmaz üzerinde tespit günü itibariyle davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçe gösterilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Kadastro tespiti tapu kaydına dayalı olarak yapılmasına rağmen kayıt merciinden getirtilip yerine uygulanmamış, davacıdan delilleri sorulmamış ve tanık göstermesi istenmemiş, yaşları itibariyle yeterli bilgiye ve deneyime sahip olmayan yerel bilirkişilerin soyut içerikli sözlerine dayanılarak hüküm tesisi yoluna gidilmiştir. Ayrıca 3402 sayılı Kadastro Yasasının 14. maddesinin kısıtlayıcı hükümlerine göre yapılan belgesiz araştırması da yeterli değildir.

Eksik inceleme ile hüküm verilemez. O halde, taraflardan delilleri sorulmalı ve bu arada yaşlı tanık göstermeleri istenmeli, dava dilekçesi okunarak davacıdan taşınmazın kendisi ile birlikte kim yada kimler adına tescilini istediği sorulup açıklattırılmalı, tespitin dayanağı tapu kaydı ilk tesisinden itibaren tüm intikalleri ve haritası ile, toprak tevzi komisyonlarınca düzenlenen belirtmelik tutanağı ve krokisi Tapu Sicil Müdürlüğü ile Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünden, komşu parsel tutanak örnekleri ile dayanakları kayıt ve belgeler merciilerinden getirtilmeli, daha sonra taraf tanıkları, tutanak ve belirtmelik bilirkişileri eşliğinde yerinde  yeniden keşif  yapılarak tespitin dayanağı tapu kaydı ve haritası komşu parsel tutanak ve dayanaklarından yararlanılmak suretiyle 3402 sayılı Kadastro Yasasının 20. maddesine göre gereği gibi yerine uygulanmalı, yerel bilirkişi tarafından bilinmeyen sınırlar olduğunda tanıkların bilgilerine başvurulmalı, taşınmazın öncesinin ne olduğu, kim yada kimlerin zilyet ettikleri, zilyetliğin başlangıç tarihi, süresi ve sürdürülüş biçimi, taksim yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa hangi tarihte yapıldığı maddi olaylara dayalı olarak bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı sorulup saptanmalı, bilirkişi ve tanık sözleri ile tutanağın edinme yerindeki açıklamalar arasında aykırılık doğduğunda 3402 sayılı Yasanın 30/1. maddesine göre tutanak bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenerek aykırılığın giderilmesine çalışılmalı, taşınmazın çevresinde mera olarak tespit gören parsellerin bulunması yada belirtmelik tutanağının içeriğine göre gerektiğinde yöntemine uygun mera araştırması yapılmalı, ziraat mühendisinden taşınmazın toprak yapısı, karakteri, kullanım süresi, meradan kazanılıp kazanılmadığı, hakkında teknik verilere dayalı gerekçeli rapor alınmalı, taşınmazın hazineye ait tapu kadı kapsamında kalması halinde 3402 sayılı Yasanın 14. ve 46/1. maddelerine göre davacı taraf yararına zilyetlikle iktisap şartlarının oluşup oluşmadığının tartışılması yapılmalı, davalı adına belgesiz zilyetliğe dayalı olarak taşınmaz tespit yada tescil edilip edilmediği mercileri nezdinde araştırılarak olduğunda tutanakları getirtilip incelenmeli, fen bilirkişisine yapılan keşif ve uygulamayı izlemeye olanak verecek biçimde raporlu kroki düzenlettirilmeli, ondan sonra toplanan deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönlerin gözetilmemiş olması doğru olmadığı gibi,

Kabule göre de; 3402 sayılı Kadastro Yasasının 32/son maddesi uyarınca fen bilirkişisine davacı ve davalı adlarına tescil edilen yerlerin konum ve miktarlarını gösterir kroki düzenlettirilmesi gerekirken bu yön gözardı edilerek yazılı olduğu üzere infazda duraksama yaratacak şekilde hüküm verilmiş olması da doğru değildir.

Davalı Hazine’nin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA, 14.4.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir