1. Anasayfa
  2. Yargıtay 16. Hukuk Dairesi

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 2002/2123 K: 2002/3467 T: 29.4.2002


Somut olayda yapılacak iş, veraset ilamı ile mirasçıları belirlemek, mirasçı olmadığı anlaşılan kişilerin zilyetlik sürelerinin başlangıç ve sürdürülüş biçimleri ile zilyet oldukları yerleri belirlemek, lehlerine kanuni şartların gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlemek, hak sahiplerini ve pay miktarlarını tespit etmek, keşfi izlemeye elverişli kroki çizdirmek ve duruma göre hüküm tesis etmektir.

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:

Yargıtay bozma ilamında özetle; “Nizalı parselin Temmuz 1291 tarih ve 3 nolu tapu ile bunun gittisi olan 7.11.1950 tarih ve 71 nolu tapu kapsamında kaldığı kayıt maliklerinin Ali ve Hacı Osman Zade olduğu, Şeyho hissesinin davacı Kanık’lar adına intikal ettiğinin tapu kayıtları, tanık ve bilirkişi beyanları ile belirlendiği, aynı yer için eski kayıtlar iptal edilmeden yeni tapu kayıtları oluşturulmuş ise de, aynı yer için birden çok tapunun ihdası halinde kadim ve sahih esasları tapunun öncelik olacağı, sonraki tapuların birinci tapular karşısında itibar taşımayacağı, kayıt maliklerinden bir kısmının öldüğü, veraset ilamlarının dosyaya konulmadığı, Besni Asliye Hukuk Mahkemelerinde Kanık soy isimli kişilerin diğer taraflar aleyhine ikame ettikleri bir kısım davalar redle sonuçlanmış ise de, kararların gerekçesi davacıların tapu ile var olan saklı payına davalıların müdahale etmedikleri şeklinde olup bu kararların Kanıtlar aleyhine değerlendirilemeyeceği, bu nedenle mahkemece kayıt maliklerine izafeten alınacak veraset ilamı ile mirasçı grubunun tespit edilmesi, mirasçı olmadığı anlaşılan kişilerin zilyetlik sürelerinin başlangıç ve sürdürülüş biçimi ile zilyet oldukları yerler belirlenerek, lehlerine Medeni Kanunun 639 ve 3402 sayılı Kanunun 13/B-b-c maddeleri şartlarının oluşup oluşmadığının tespit edilmesi, hak sahiplerinin ve pay miktarının saptanması gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uygulayarak yapılan yargılama sonunda; çekişme konusu 61 parsel sayılı taşınmazın ½ hissesinin Vakkas, Mustafa, Güley ve Fatma adına eşit hisseli olarak tesciline, ½ hissesinin veraset ilamları doğrultusunda hisseleri oranında Hacı Osmanoğlu Mahmut mirasçıları, Hacı Osman oğlu Şeyho ve Hacı Osman Oğlu Mamo mirasçıları adına 1/3 hisseler oranında tesciline karar verilmiş; hüküm, bir kısım davalılar Bekir ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uygun olarak araştırma ve inceleme yapıldığı, taraflarında anlaştığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; araştırma, inceleme, uygulama yeterli olmadığı gibi, değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir.

Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereklerinin hiçbirisi yerine getirilmemiştir. Bozmaya uyulmakla taraflar yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma ilamında işaret edilen hususların eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Mahkemece bu gereğe riayet edilmemiş olması açıkça yasaya aykırıdır. Ayrıca, mahkemece uyuşmazlığın tarafların anlaşması ile sonuçlandığı kabul edilmiş ise de; bu kabulde dosya kapsamına uygun düşmemektedir.

Zira 1.11.1995 tarihinde arazi başında yapılan anlaşmaya davanın tüm tarafları katılmamış, katılanların anlaşma konusundaki beyanları usulüne uygun olarak belgelendirilmemiş, anlaşma kapsamı da yanlış değerlendirilmiştir. Davanın taraflarının tamamının katılmadığı bu tür bir anlaşmaya dayanılarak karar verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için; hükmüne uyulan bozma ilamında da işaret edildiği gibi “Çekişme konusu Besni ilçesi Y….Köyü 61 nolu parselin, Temmuz 1291 tarih 3 nolu tapu ile bunun gittisi olan 7.11.1950 tarih 71 nolu tapu kapsamında kaldığı, kayıt maliklerinin Ali Mame ve Hacı Osman Zade olduğu, Şeyho hissesinin davacı Kanıklar adına intikal ettiği dosyada bulunan tapu kayıtları, tanık ve bilirkişi beyanları ile belli olmuştur. Esasen bu husus tarafların kabulündedir. Aynı yer için, eski kayıtlar iptal edilmeden yeni tapu kayıtları oluşturulmuş ise de, aynı yer için birden çok tapunun ihdası halinde, kadim ve sahih esaslı tapunun öncelik alacağı görüşü ile sonraki tapuların birinci tapular karşısında itibar taşımayacağı açıktır.

Kayıt maliklerinin bir kısmının öldüğü, bunlara izafeten veraset ilamlarının dosyaya konmadığı, taraflardan kimlerin yasal anlamda mirasçı sıfatını taşıdığı kesinlikle belli değildir. Mirasçı sıfatını taşımayan kişilerin Medeni Kanun’un 639 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-b-c maddelerine uygun zilyetlikleri mülkiyet hakkı doğurur. Dosyadaki bilgilerden tarafların tümü için bu değerlendirmenin yapılması mümkün değildir. Besni Asliye Hukuk Mahkemelerinde Kanık soyisimli kişilerin diğer taraflar aleyhine ikame ettikleri bir kısım davalar redle sonuçlanmış ise de; kararların gerekçesi davacıların tapu ile var olan saklı paylarına, davalı kişilerin müdahale etmedikleri şeklindedir. Bu kararlar Kanıklar aleyhine değerlendirilemez.

Bu durumda yapılacak iş, kayıt maliklerine izafeten alınacak veraset ilamı ile mirasçı grubunu tespit etmek, mirasçı olmadığı anlaşılan kişilerin zilyetlik sürelerinin başlangıç ve sürdürülüş biçimleri ile zilyet oldukları yerleri belirlemek, lehlerine Medeni Kanun’un 639 ve 3402 sayılı Yasanın 13/B-b-c maddeleri şartlarının oluşup oluşmadığını tespit etmek, hak sahiplerini ve pay miktarlarını saptamak, keşfi izlemeye elverişli kroki çizdirmek ve sonucuna göre karar vermektir. Mahkemece bozma gereklerinin hiç birisi yerine getirilmeden, tarafların bir bölümünün katıldığı anlaşmaya dayanılarak karar verilmesi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan, kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 29.4.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir