1. Anasayfa
  2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2002/7197 K: 2002/6868 T: 15.10.2002


Somut olayda davalının eşi aleyhine kamu davası sonucunda ihtilaflı gayrimenkulün bir bölümünün mera olduğu tespit edilmiş ve cezalandırılmasına karar verilmiştir, ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı hukuk hakimini de bağlar zira bu karar davacı hazine lehine güçlü bir delil teşkil etmektedir.

Davacı Hazine, kadastro sırasında davalı adına tespit edilen 129 ada 117 parsel sayılı taşınmazın mera olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile mera olarak sınırlandırılmasını veya Hazine adına tescilini istemiştir.

Mahkemece, çekişmeli taşınmazın mera olmadığı, zilyetlik yoluyla kazanılabilecek taşınmazlardan olduğu, ancak 6.5.2002 tarihli fen bilirkişisi rapor ve krokisinde (A) harfi ile işaretli 13000 metrekarelik kesimde davalı lehine kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği yolu ile iktisap koşullarının gerçekleşmediği gerekçesi ile, bu kesimin tapusunun iptali ile Hazine adına tesciline, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Taşınmazın 2000 yılında senetsizden ve zilyetliğe istinaden davalı adına tespit edildiği, keza celbedilen kadastro tutanak örneklerinden sınırdaki taşınmazların da aynı biçimde tespitlerinin yapıldığı görülmüştür.

Mahkemece, yapılan keşifte, yerel bilirkişi ve taraf tanıkları taşınmazın mera olmadığını, yirmi yılı aşkın süreden beri murisi ve davalı tarafından ekilip biçildiğini, ancak; taşınmazın doğu kesimindeki yaklaşık on dönümlük kısmın beş altı yıl önce hali araziden kazınıldığını açıklamışlardır. Ziraat mühendisi teknik bilirkişi de, taşınmazda hububat ekili olduğunu mera bitki ve köklerine rastlanmadığını, ancak; taşınmaz hudutlarında, kuru dereye yakın şev bölgelerde ve traktörün işleyemediği köşelerde mera bitkilerine seyrek olarak rastlandığını, taşınmazın tamamının hali araziden sürülerek tarım arazisi haline getirildiğini açıklamış ise de; Davalının eşi aleyhine meraya tecavüz suçundan açılan kamu davasında çekişmeli taşınmazın 13000 metrekarelik kesiminin mera olduğu saptanarak cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. (İ. Sulh Ceza Mahkemesinin 1995/45 Esas, 1995/62 Karar sayılı ilamı)

Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi gereğince ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı hukuk hakimini de bağlar. Davalının eşi aleyhine Sulh Ceza Mahkemesine açılan kamu davası neticesinde çekişmeli taşınmazın 13000 metrekarelik kesiminin mera olduğu saptanarak cezalandırılmasına karar verilmiştir. Davalı, mahkumiyet hükmüne göre hükümlü değil ise de, Sulh Ceza Mahkemesinin bu kararı davacı Hazine lehine güçlü delil teşkil etmektedir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş; Dava konusu yerde yararı bulunmayan belde ve köy sakinlerinden çevreyi iyi bilen, yaşlı tarafsız kimseler arasından yerel bilirkişi seçilerek mahallinde yeniden keşif yapılmalı, çekişmeli taşınmazla birlikte Hazinenin mera iddiasıyla dava açtığı çevre taşınmazların tümü birlikte değerlendirilerek çekişmeli taşınmazın nitelik ve evveliyatı etraflıca araştırılmalı, ziraat mühendisi olan teknik bilirkişi aracılığı ile çekişmeli taşınmaz ile komşu parsellerin toprak analizleri yapılarak, bitki örtüsü mukayeseli bir şekilde incelenmeli, davalının eşi hakkında verilen mahkumiyet kararı da gözardı edilmeden taşınmazın meradan açma yer olup olmadığı kesin olarak saptanıp sonucuna göre karar verilmelidir.

Mahkemece, bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ve soruşturmaya dayalı yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda yazılı nedenlerle; Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 15.10.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir