1. Anasayfa
  2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 1987/14085 K: 1987/590 T: 2.2.1987


Tecavüzlü durum yasal bir uygulama neticesi meydana gelmiş ise; yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmedikçe ve aralarında başka bir anlaşma temin edilmedikçe, bu yapıların eski sahipleri tarafından kullanılmasına devam olunur.

Taraflar arasında görülen davada: Davacı 17 parsele davalının tel örgü kazıklar çakılıp gecekondu yapılarak elatıldığını ileri sürerek önlenmesini kal ve 380.000 TL ecrimisil istemiştir.

Davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın reddine dair verilen karar süresinde davacı tarafından temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR: Davalının 55 ada 8 sayılı kadastro parselinin mülkiyet alanına yaptırdığı davaya konu binanın imar şuyulandırması (parselasyonu) sonucu oluşturulan davacılara ait 530 ada 17 imar parseline katıldığı çap uygulamasına ilişkin 5.5.1986 tarihli uzman bilirkişi raporu ile saptanmıştır. Esasen bu yön yanlar arasında tartışmasızdır.

Davacılar binanın kaldırılmasını davalıya ihtar etmişler, ihtara cevap verilmemesi ve binanın kaldırılmaması üzerine de elatmanın önlenmesi kal ve ecrimisil isteğini içeren bu davayı açmışlardır. Tecavüzlü durumun yasal bir uygulamadan (imar şuyulandırılmasından) ileri gelmiş olması nedeniyle olayda davalının ecrimisil ile sorumlu tutulmasına yasal olanak yoktur. Nevar ki, imar parsel maliki olan davacıların elatmanın önlenmesini ve binanın kal’ini dava ve talep edebilecekleri kuşkusuzdur. Ancak, bu tür bir davanın kabul edilebilmesi, davacıların bina bedelini (kaim bedeli) davalıya ödemeleri ya da aralarında başka bir anlaşmanın yapılması koşuluna bağlıdır. Anılan yön, yürürlükten kaldırılan 6785 sayılı İmar Yasasının 42/c ve 3.5.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3194 sayılı yeni İmar Yasasının 18. maddesinde “yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmedikçe ve aralarında başka bir anlaşma temin edilmedikçe bu yapıların eski sahipleri tarafından kullanılmasına devam olunur.” denilmek suretiyle açıkça vurgulanmıştır.

O halde Mahkemece yerinde yeniden keşif yapılması çekişmeli binanın niteliğinin ve kaim bedelinin konunun uzmanı olan bir bilirkişi aracılığı ile saptanması ve saptanacak bedelin davalı yararına depo ettirilmesi, ondan sonra elatmanın önlenmesi ve kal’e karar verilmesi gerekirken noksan soruşturmaya ve yanılgılı değerlendirmeye dayanılarak yazılı olduğu üzere davanın reddedilmesi isabetsizdir.

Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü, HUMK’nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin harcın iadesine 2.2.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir