Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2003/5730 K: 2003/6897 T: 9.10.2003
Hukuki yararı bulunan üçüncü kişi kendiliğinden veya davanın kendisine ihbar edilmesi üzerine, kendisinden başvurma harcı alınmak suretiyle davaya müdahale edebilir. Devamını Oku
Hukuki yararı bulunan üçüncü kişi kendiliğinden veya davanın kendisine ihbar edilmesi üzerine, kendisinden başvurma harcı alınmak suretiyle davaya müdahale edebilir. Devamını Oku
Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler başkası adına tescil edilemez. Dava konusu yer, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulanan yerlerden olduğundan bu kısmın sadece tapusunun iptaline karar vermek gerekir. Devamını Oku
Keşif kararına keşif giderlerini neler olduğu ve bu giderlerin hangi tarafça yatırılması gerektiği, keşifte tanık dinlenecek ve bilirkişi incelemesi yapılacak ise bu hususlar açıkça yazılmalıdır; keşif gün ve saati duruşmada taraflara bildirilirse artık taraflara ayrıca davetiye gönderilmesine gerek yoktur. Devamını Oku
Hukuki dayanaktan yoksun ve geçersiz olan bir işlemle merayı kendi adına tescil ettiren kişiden vaki kazanımlar da geçersizdir; bu özelliği gereği taşınmaz kayda dayanarak iktisap eden kişinin ikinci yada üçüncü el olması sonuca etkili olmadığından iyiniyet savı dinlenmez. Devamını Oku
Elatmanın önlenmesi davasında, bilirkişi raporu düzenlettirilmek suretiyle yetkili mahkemenin saptanması gerekirken içeriği bilinmeyen ve bu nedenle denetlenemeyen kaymakamlık yazısı doğrultusunda yetkili mahkemenin belirlenmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Devamını Oku
Kadastro gören yerler, kadastro kanunun 16. maddesinin (b) fıkrasına göre düzenlenen özel siciline kaydedilir, hükmü getirilmekle; mahkemece bu doğrultuda dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ve mera olarak sınırlandırılmasına ayrıca özel siciline kaydedilmesine karar vermek gerekirken -tapu iptali ile hazine adına mera olarak sınırlandırılmasına- şeklinde hüküm kurulması eksik hüküm niteliğindedir. Devamını Oku
Meraya elatmanın önlenmesi davasında, taraf köylerin bağlı bulundukları yargı merciileri değişik ilçelerdedir; dava konusu mera hangi ilçenin sınırları içinde kalıyorsa o ilçe mahkemeleri yetkilidir. Devamını Oku
Köy ve belediye sınırları içinde arazisi olmakla birlikte tahsis kararı kapsamına girmeyen çiftçi aileleri, o köy veya belediyeye tahsis edilen mera, yayı ak ve kışlaktan yararlanamaz Devamını Oku
Davalı belediye dava konusu yapılan yörenin imar planı kapsamına dahil edildiğini, davacı köyün bu yerlerde üstün hakkı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemekle; hukuki anlamda muaraza yaratmış olur ki; müdahale, fiili olabileceği gibi somut olayda olduğu gibi hukuki veya sözlü de olabileceğinden; mahkemece davalı belediyenin davacı köyün müşterek kullanım hakkına el atmasının önlenmesine karar verilmesi gerekir Devamını Oku
Tahsis amacı değiştirilmedikçe meralardan, mera kanununda gösterilenden başka şekilde yararlanılamaz. Devamını Oku
Kural olarak ölmüş bir kişiye karşı açılmış davaya o kişinin mirasçılarına tebligat yapılmak suretiyle, mirasçılarına karşı devam edilemez; ancak, somut olayda, ölü ş. dışında başka şahıslarda davalı olarak belirtilmiştir. Bu nedenle bu kimseler hakkında açılmış olan davanın hukuki varlıktan yoksun sayılması mümkün değildir. Devamını Oku
Mahkemece, taraf köylere ait sınırlar uygulanarak, dava konusu yerin içinde kaldığı köyün hangisi olduğu, niteliği ve kullanım durumu belirlenmelidir. Devamını Oku
Mera, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır bu nedenle özel mülkiyete geçirilmesi söz konusu olamaz, sınırlarının daraltılması, amacı dışında kullanılması, zamanaşımı uygulanması mümkün değildir. Devamını Oku
Dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ve mera olarak sınırlandırılmasına ayrıca özel siciline kaydedilmesine karar vermek gerekir. Devamını Oku
Davanın açıldığı tarihte davalının buraya yaptığı elatmadan vazgeçmiş olması, önceki kullanımı döneminde merada meydana getirdiği hasar nedeniyle onu tazminat sorumluluğundan kurtarmaz. Devamını Oku
Meraya el atma davalarında eylemin sabit olması ve tahrip edilmiş mera bölümlerinin bulunması halinde bu bölümlerin eski hale getirme masraflarını mülkün sahibi olan hazinenin istemesi yasaya uygun ise de, mahrum kalınan ot bedelini meranın mutasarrıfı olan köy yada belde temsilcileri talep edebilir. Devamını Oku
Davacılar, Suudi Arabistan tebaasından bulunmalarına rağmen Arap değillerdir. Özde bu kişiler Türk asıllıdır. Şu hale göre Türk asıllı olmaları ile mütekabiliyet şartı bunlara uygulanamaz. Devamını Oku
İnanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davası açan yabancı uyruklu davacının açtığı davanın açıldığı tarihte yabancıların mülk edinme olanağı bulunmakta ise de; davanın karara bağlandığı tarihte başka bir düzenleme bulunmakta olup, bu düzenleme kamu düzenine ilişkin olduğundan kazanılmış haktan bahsedilemez. Bu nedenle, taşınmazlar hakkında 2644 sayılı Yasa 'nın 35. maddesinde öngörülen koşulların uygulama yeri olup olmadığı araştırılmalıdır. Devamını Oku
İyiniyetli muhdesat sahibi olan davacının, binaya ait levazım bedeli kendisine ödenmedikçe ev ve müştemilatı avludan yararlanmasına engel olunamaz. Bu yönde bir engelleme söz konusu olursa, ecrimisil sorumluluğu doğar. Devamını Oku
Taşınmazın, cenaze namazlarının kılınmasına mahsus özel yer (namazgah) olduğu iddiası ileri sürülerek hazine tapusunun iptali ile köy tüzel kişiliği adına tescil istenmiştir; il mera komisyonundan bu yer hakkında ne gibi bir işlemin yapıldığı sorulmadan karar verilmiş olması yasaya aykırıdır. Devamını Oku
Dava ile meraya elatmanın önlenmesi istenilmiş olup davayı tarım ve köy işleri bakanlığı açmıştır; meraya elatmanın önlenmesini isteme hakkı kural olarak, hazine ile yararlanan köy veya belediye tüzelkişiliklerine aittir. Devamını Oku
2886 sayılı Devlet İhale Yasası m. 75/3-4 ve bu yasaya dayanılarak çıkarılan Yönetmeliğin 77. maddesi uyarınca, Hazinenin taşınmazlarını kiraya vermesine ilişkin sözleşme, kira süresinin bitimi ile sona erer. Devamını Oku
Tahsise ilişkin kesin nitelikteki fermanlar, mera uyuşmazlıklarında tahsis belgesi niteliğindedirler. Bu nitelikteki fermanlar, kaldırıldığı ya da değiştirildiği kanıtlanmadığı sürece hukuken geçerli olduğundan, taşınmazın kime ait olduğu konusundaki uyuşmazlıkta fermana dayanılarak hüküm verilmelidir. Devamını Oku
Kadastro Kanunu'nun 41. maddesi uyarınca açılan, kadastrosu kesinleşmiş taşınmaz mallarda vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan ölçü, tersimat ve hesaplamalardan doğan fenni hatalar hakkında kadastro müdürlüğünce yapılan düzeltmenin kaldırılması davasında, taşınmazın değeri nazara alınmaz. Görevli mahkeme, sulh hukuk mahkemesidir. Devamını Oku