1. Anasayfa
  2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 1990/3037 K: 1990/11602 T: 28.12.1990


İyiniyetli muhdesat sahibi olan davacının, binaya ait levazım bedeli kendisine ödenmedikçe ev ve müştemilatı avludan yararlanmasına engel olunamaz. Bu yönde bir engelleme söz konusu olursa, ecrimisil sorumluluğu doğar.

Davacı H… vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.7.1988 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda, davanın reddine dair verilen 21.11.1989 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:

K: Dava, tapunun 2464 parsel numarasında kayıtlı taşınmaz üzerindeki ev için elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Taşınmazda davalıların murisi olduğu bildirilen M…’nın 12000/86016 payı bulunup diğer paylar dava dışı kişilere aittir. 108 metrekareden ibaret olup mevcut kargir ev ve avlusu tapunun beyanlar hanesinde müstakilen davacı adına kayıtlıdır.

Beyanlar hanesinde gösterilen bu belirleme ayni bir hak olmadığı gibi şahsi bir hak da değildir. Kaynağını yürürlükten halen kalkmış olan 766 sayılı Tapulama Kanununun 40 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19/2. maddesinden almaktadır. Medeni Kanundaki mülkiyet veya mülkiyetin ayni haklardan ayrı olarak sadece aidiyeti göstermekte olup bu şekilde mevcut olan hakka açıklık kazandırmaktadır.

Meseleye bu açıdan yaklaşılması ve uyuşmazlığın da buna göre çözümlenmesi gerekmektedir.

Gerçi, pay olarak ayni hakkı bulunan davalılara karşı, muhdesat sahibi davacının üstün bir hakkı mevcut sayılamaz. Ne var ki, aidiyetinde uyuşmazlık kabul edilmeyecek olan ev için davacının iyiniyetli levazım sahibi olduğunu ve bunun korunması gerektiğini gözden uzak tutmamalıdır. Aksi halde tapuda mevcut olan bu hak karşılıksız ve hukuki himayeden mahsun kalmış olur. Bütün bunların sonucu olarak iyiniyetli muhdesat sahibi olan davacının binaya ait levazım bedeli kendisine ödenmedikçe ev ve müştemilatı avludan yararlanmasına engel olunamaz. Buna mani olunması halinde ise ecrimisil sorumluluğu da ortaya çıkar. Tersine bir kabulle davanın reddi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Temyiz itirazlarının yukarıda gösterilen nedenlerle kabulü ile hükmün (bozulmasına), temyiz harcının istek halinde iadesine, 28.12.1990 gününde oybirliği ile karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir