1. Anasayfa
  2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2005/6648 K: 2005/659 T: 9.2.2005


Keşif kararına keşif giderlerini neler olduğu ve bu giderlerin hangi tarafça yatırılması gerektiği, keşifte tanık dinlenecek ve bilirkişi incelemesi yapılacak ise bu hususlar açıkça yazılmalıdır; keşif gün ve saati duruşmada taraflara bildirilirse artık taraflara ayrıca davetiye gönderilmesine gerek yoktur.

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 21.4.1998 gününde verilen dilekçe ile meraya vaki elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.6.2004 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı ve müdahil vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Dava, meraya elatmanın önlemesi isteğine ilişkindir. Davacı köy muhtarlığı dava konusu meranın aslında kendi köyleri idari sınırı içerisinde kaldığı halde davalı köyün kadastro sınırları içerisinde tespit gördüğünü belirterek davalı köyün meraya elatmasının önlenmesini ve “köy orta malı” ibaresinin iptalini istemiştir.

Davalı K: Köyü ile müdahil Y. Köyü ise söz konusu meranın kendi köylerine ait olduğunu savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı ve müdahil vekilleri temyize getirmiştir.

30.5.2002 tarihli ara kararında 23.7.2002 tarihinde keşif yapılmasına, tarafların tanıklarını keşif günü hazır ettiklerinde dinlenmelerine karar verilmiş taraflarca müracaatta bulunulmadığından keşfin yapılamadığına dair tutanak düzenlenmiştir. Takip eden 19.9.2002 tarihli oturumda 25.10.2002 günü keşif yapılmasına, keşfe ilişkin önceki ara kararının aynı şekilde yerine getirilmesine karar verilmiştir. Davalı ve müdahil vekillerince 25.10.2002 tarihinde, mahalli bilirkişilere ve tanıklara keşif için tebligat yapılmadığı ve güvenlik önlemi alınmadığı gerekçesi ile keşfin ileri bir tarihe ertelenmesine ilişkin mazeret dilekçeleri verilmiş ise de, belirtilen günde mahkemece keşif yapılmıştır.

HUMK: nun 363. maddesi hükmünce keşif resen veya taraflardan birinin talebi üzerine çekişmeli yerin incelenmesidir. Keşif kararına keşif giderlerini neler olduğu ve bu giderlerin hangi tarafça yatırılması gerektiği, keşifte tanık dinlenecek ve bilirkişi incelemesi yapılacak ise bu hususlar açıkça yazılmalıdır. Keşif gün ve saati duruşmada taraflara bildirilirse artık taraflara ayrıca davetiye gönderilmesine gerek yoktur. Taraflar gelirse keşif huzurlarında yapılır. Bir taraf gelir diğer taraf gelmezse keşif gelmeyen tarafın gıyabında yapılır. Bilirkişi ve tanıkların keşif yerine çağırılması hakkında HUMK: nun 258. maddesinde belirtilen mahkemeye çağırmaya ilişkin hükümler uygulanır. Taraflar davetiye tebliğ edilmeden de gösterdiği tanıkları keşifte hazır bulundurabilir. Fakat buna zorlanamazlar. Bilirkişi ve tanıkların davetiye masrafları ile tespit edilecek yollukları ilgililerden alınarak keşif gün ve saati, davet edilmelidir. Somut olayda, mahkemenin bu kuralın dışına çıkarak, tarafların tanıkların bizzat keşifte hazır bulundurulmaları şeklinde ki ara kararı usul hükümlerine aykırıdır. Tarafların savunma hakları kısıtlanmıştır. Bu nedenle mahkemece az yukarıda sözü edilen usul hükümlerine uyularak mahallinde yeniden keşif yapılmalı edinilen kanaat diğer delillerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, 9.2.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir