1. Anasayfa
  2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2010/2015 K: 2010/6263 T: 26.05.2010


Dava, yazılı tahliye taahhüdü nedeniyle davalılar hakkında yapılan icra takibine itirazın iptali ve kiralananın tahliyesine ilişkindir. Mahkemece, istemin reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalılar hakkında yazılı tahliye taahhüdüne dayanarak Antalya 2. İcra Müdürlüğünün 2008/6325 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalıların haksız olarak takibe itiraz ederek takibi durdurduklarını, davalıların haksız itirazlarının iptali ile kiralananın tahliyesini istemiştir. Davalılar vekili, tahliye taahhüdünün tahliye tarihi belirtilmeksizin verildiğini davacının kötü niyetli olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davaya konu edilen tahliye taahhütnamesinin kira süresi dolmadan 01.04.2008 tarihli ve adi şekilde düzenlendiği sözleşmenin ise noterden düzenlendiği, tarafların 10 yılık sözleşmeyi bertaraf etmek istedikleri takdirde taahhüdünde noterden düzenlemesi gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Taraflar arasında düzenlenmiş 12.05.2000 başlangıç tarihli ve on yıl süreli kira sözleşmesi bulunmaktadır. Davacı vekili, 15.5.2000 günlü düzenleme, 1.4.2008 tahliye tarihli tahliye taahhüdüne dayanarak, davalılar hakkında 04.04.2008 tarihinde icra takibi başlatmıştır. Davalılar, gerek icra takibine karşı süresinde yaptığı itirazında gerekse mahkemedeki savunmalarında, taahhütnamedeki imzaya karşı çıkmamış, taahhüdün tahliye tarihleri belirtilmeksizin verildiğini ileri sürmüştür.

Davacı, yazılı sözleşme ve tahliye taahhüdüne dayandığına göre, davalıların sözleşmenin yenilendiğini aynı kuvvete haiz yazılı bir belge ile kanıtlamaları gerekir. Davalılar akdi ilişkinin yenilendiğine dair yazılı bir belge sunamamışlardır. Davaya ve icra takibine dayanak yapılan imzası davalılar tarafından inkar edilmeyen tahliye taahhütnamesinde “bir süreden beri kiracısı bulunduğumuz…” ibaresi yazılıdır.

Taahhütnamenin içeriğinden ve kira sözleşmesinden taahhüdün kira ilişkisi devam ederken verildiği açıkça anlaşılmaktadır. Ayrıca tahliye taahhüdünün adi olarak düzenlenmesinde bir usulsüzlük yoktur. Bu durumda mahkemece, kiralananda oturulurken serbest irade ile verilen ve imzası inkar edilmeyen taahhütnamenin geçerli olduğunun kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına ve kiralananın tahliyesine karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.