1. Anasayfa
  2. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 1996/10667 K: 1997/227 T: 23.1.1997


Hazineden ihale yolu ile davacı tarafından satın alınan arazinin 5 ay sonra Valilikçe kamulaştırılması olayında, kamulaştırma bedelinin tespitinde davacının ihalede teklif ettiği ve araziyi satın almış olduğu fiyatın emsal teşkil etmiş olmasına karşı itirazı yerinde değildir.

Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin artırılması ile faiz ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalı Vekili Av. S… U… ile aleyhine temyiz olunan davacı Vekili Av. H… Ö… geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

K: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Ancak; dava konusu taşınmaz, dosyadaki bilgi ve belgelere göre 7.5.1987 tarihinde Belediye Encümen Kararı ile imar planına sanayi alanı olarak dahil edilmiş iken, maliki Hazine tarafından kapalı zarf usulü ile ihaleye çıkarılmış ve davacıya 27.7.1994 tarihinde ihale edilmiştir. Bu defa aynı taşınmaz valilikçe 8.12.1994 tarihli kararla plandaki amaçla (sanayi bölgesi) kamulaştırılmış bulunmaktadır. Satış tarihi ile kamulaştırma tarihi arasında 5 aya yakın bir süre geçmiş olup, tebliğ tarihi itibarı ile değerlendirme 1996 yılı fiyatlarına göre yasaya uygun olarak yapılmış ise de, taşınmazda değerini büyük ölçüde etkileyecek başkaca olgular gerçekleşmemiştir.

Bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmazın kendi satışı, satışı gerçekçi olmadığı gerekçesi ile emsal alınmamış ise de, bir devlet ihalesinde satışın gerçekçi olmadığı, fiyatın gerçeğe uygun bulunmadığı şeklindeki iddia, ancak satışta suistimal olduğuna dair somut olgular ileri sürülmek ya da yukarıda açıklandığı gibi taşınmazın ihale edildiği tarihle değerlendirme tarihi arasında değerinde çok büyük değişikliklere yol açacak olayların (plan değiştirilmesi gibi) gerçekleşmesi ile ancak mümkün olabilir. İhale kapalı zarf usulü ile yapılmış olsa da, ihaleye talip olan davacının kendi takdirince fiyat verdiği ve bu takdiri Hazinece 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerince idarece önceden tespit edilen bedele uygun görüldüğü sonucuna varılmalıdır.

O halde dava konusu taşınmazın 27.7.1994 tarihli ihalesi emsal alınarak, ihale tarihi ile değerlendirme tarihi arasında geçen sürede Toptan Eşya Fiyat Endeksinin gayri menkul fiyatına yansıyan oranda arttırılmak sureti ile sonuca varılabilecektir.

Diğer taraftan, davalının gösterdiği 4865 ve 27 nolu parsellerin Sanayi Odasına satılmış olup, resmi ve denetime tabi bir kuruluşun satış bedellerinde muvazaaya gitmesi beklenecek bir keyfiyet olmadığı halde bunların da değerlendirme dışı bırakılmış olması değerlendirmenin yasaya uygun yapılmadığı izlenimini vermektedir.

Somut emsal alınan taşınmazın tapu kaydına göre üzerinde kargir apartman bulunmaktadır. 6.11.1987 tarihli bu satışta apartmanın inşa edilmiş olup olmadığı dosya içeriğinden anlaşılamamış olup, bu konuda herhangi bir inceleme yapılmadığı da görülmüştür. Üzerinde bir çok bağımsız bölüm bulunan ana gayrimenkulün yapısı ile birlikte satıldığı takdirde yapının değerinin satış bedelinden düşülüp, zemin değerinin bulunması gereği vardır.

Tüm bu hususlar dikkate alınarak bilirkişi kurullarından yeniden değerlendirmeleri içeren ek rapor alınmalı, mahkemece bu raporların bozma ilamına uygun olup olmadıkları incelenmeli, gerekirse yeniden açıklayıcı bilgi alınmalı ve fahiş olmayacak bir değere ulaşacak bu raporlara göre hüküm tesis edilmelidir.

SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı yararına takdir edilen 6.000.000 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.1.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir