1. Anasayfa
  2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2004/2007 K: 2004/2723 T:05.04.2004


Taşkın inşaatı kendi malzemesi ile yapan kişinin, inşaatın başlangıcından bitimine kadar iyi niyetli olması, diğer bir anlatımla zeminin kendisine ait olduğu, ya da 5.7.1944 tarihli 12/26 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi mülkiyetin ileride kendisine geçirileceği inancıyla hareket etmesi gereklidir

Davacı vekili tarafımdan, davalılar aleyhine 19.6.1995 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabul ve kısmen reddine dair verilen 16.9.2002 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile davalı O.Ş. ve F.D. vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Yasal ayrıcalıklar dışında, Medeni Kanun’un 618 ve 644/2. maddelerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar. Bunun ayrıcalıklarından birisi de Medeni Kanun’un 651. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş olup, madde hükmü;

“Yanındaki arsaya tecavüz etmiş olan inşaat ve imalat bunları yapan kimsenin o arsa üzerinde ayni bir hakkı varsa, bunlar o kimsenin arsasının mütemmim cüz’ü olur ve tecavüz eden kısmı irtifak hakkı olmak üzere tapu siciline kaydedilir. Bundan mutazarrır olan arsa sahibi muttali olduğu tarihten itibaren on beş gün içinde itiraz etmemiş ise inşaat hüsnüniyetle yapıldığı ve icabi hal müsait bulunduğu taktirde inşaatı yapan kimse muhik bir tazminat mukabilinde tecavüz ettiği mahal üzerinde kendisine ayni bir hak verilmesini veya o mahal mülkiyetinin kendisine aidiyetinin tanınmasını isteyebilir.” şeklindedir.

Böylece, arz ile muhdesat arasındaki bağlantı kesilmiş ve aşağıdaki koşulların oluşması halinde ise, bina sahibine ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır. Bunun için:

1-Tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçasının yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır.

2-Anılan maddede bina sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir.

3- Bu inşaatı kendi malzemesi ile yapan kişinin, inşaatın başlangıcından bitimine kadar iyi niyetli olması, diğer bir anlatımla zeminin kendisine ait olduğu, ya da 5.7.1944 tarihli 12/26 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi mülkiyetin ileride kendisine geçirileceği inancıyla hareket etmesi gereklidir, (sübJektif koşul)

4- Taşkın yapının bulunduğu arazi parçası ana taşınmazdan ifrazının mümkün olması gereklidir.

5-İptale veya irtifak hakkına konu olacak zemin bedelinin arsa sahibine ödenmesine karar verilmeli, önceden ödenmiş bedel var ise bu miktar, ödenecek bedelden mahsup edilmelidir.

Somut olayda; Davacı, 1087 parsel sayılı taşınmazı üzerindeki yapının davalılara ait 1083 parsel sayılı taşınmaza taşkın olduğunu ileri sürerek 743 sayılı Medeni Kanunun’un 651. maddesi uyarınca temliken tescil isteğinde bulunmuştur.

Davalılar, yapının taşkın olduğu 23 metrekarelik kısmın devrine hazır olduklarını, fazlaya ilişkin isteğin ise reddine karar verilmesini istediklerini bildirmişlerdir. Mahkemece, 23 metrekarelik kısım için davanın kabulüne, fazlaya ilişkin isteğin reddine karar verilmiştir. Hükmü davacı vekili ile bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.

1-Davalılar O.Ş. ve F.D. vekilleri verdikleri cevaplarda karşı temyiz isteğinde bulunmuş iseler de; gerekli temyiz harcını yatırmadıkları ve temyiz defterine kayıt işlemini yaptırmadıklarından adı geçen davalılar vekillerinin usulüne uygun olmayan temyiz dilekçelerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18/son maddesi “veraset yolu ile intikal eden bu kanun hükümlerine göre şuyulandırılan, kat mülkiyeti kanunu uygulaması tanın ve hayvancılık, turizm, sanayi ve depolama amacı hariç imar planı olmayan yerlerde her türlü yapılaşma amacıyla arsa ve parselleri hisselere ayıracak özel parselasyon planları, satış vaadi sözleşmeleri yapılamaz” hükmünü içermektedir. Mahkemece anılan madde uyarınca inceleme yapılmamıştır. Kamu düzenine ilişkin bulunduğundan bu hususun mahkemece re’sen araştırılması gerekir.

Dava konusu 1083 parsel sayılı taşınmazın imar planı ve Belediye sınırlan dışında bulunduğu gözetilerek İl Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünden kabulüne karar verilen 23 metrekarelik alanın bu parselden ifrazı ile 1087 parsel sayılı taşınmaza eklenmesi mümkün olup olmadığı sorularak sonu- cuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda 2 numaralı bentte yazılı nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 5.4.2004 günüde oybirliği ile karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir