1. Anasayfa
  2. Yargıtay Kararları

Kadastro İle İlgili Yargıtay Kararları


Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1993/6046 K: 1993/11976 T: 2.11.1993

Kadastro hakimince, posta masraflarını resmi ödenekten karşılamak suretiyle elde edilerek davanın çözümlenmesinde etkili olabilecek evrakın ilgili yerlerden getirtilmesi gerekirken, masraf istenmesi yasal düzenlemeye aykırıdır. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1993/9995 K: 1993/15197 T: 28.12.1993

Kadastro tespit komisyon kararına karşı yasal sürede dava açmayan kişi yönünden tespit kesinleştiğinden, kesinleşen bu karara karşı artık genel hukuk mahkemesinde dava açmak gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1994/733 K: 1994/1062 T: 8.2.1994

İptal edilen ve yok hükmünde sayılan tutanak, askı ilanına çıkartılsa da, bu durum hukuki bir sonuç doğurmaz. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1994/719 K: 1994/1328 T: 14.2.1994

Muristen kalan taşınmazlar paylaşılmadığı veya iştirak haline son verilmediği takdirde, mirasçılardan biri veya birkaçının üçüncü kişilere yaptıkları satışlar geçersizdir. Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı H… tarafından süresi içinde temyiz edilmekle;… Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1994/3839 K: 1994/5405 T: 14.6.1994

Harici satışın yapıldığı tarih ile elatmanın önlenmesi davasının açıldığı tarihe kadar geçen on yıllık sürede davalıların malik sıfatıyla aralıksız ve çekişmesiz zilyet bulunmaları ve kadastro tapu kaydı hukuki değerini yitirip, harici satış geçerlilik kazanır. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1994/2543 K: 1994/8107 T: 19.10.1994

kadastroda, imar mevzuatına aykırı olarak toplu binalar inşa edilmesi halinde tapuya paydaş olan kimseler adına, pay oranları ve fiili kullanma durumlarına göre tespit yapılır. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1994/7442 K: 1994/8681 T: 2.11.1994

Kadastro davaları, basit yargılama usulüne tabi olduğundan adli tatilde süreler işlemeye devam eder. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1994/9248 K: 1994/10444 T: 26.12.1994

Mübadil Rum bölgesinde bulunan taşınmaz, hazine tarafından tevzi ya da tahsis edilmediği takdirde, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile kazanılamaz. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1995/239 K: 1995/405 T: 31.1.1995

Taraflar yeniden keşif isteğinde bulunmasalar bile, mahkemece; ikinci kez keşfe karar verilmesi durumunda, keşif giderinin, ileride haksız çıkacak tarafa yükletilmek üzere bütçedeki ödenekten karşılanması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1993/3855 K: 1993/10355 T: 30.9.1993

Kadastro mahkemelerinin hangi hallerde davada taraf olmayan kişiler yararına tescil kararı verebileceği Kadastro Kanunu md. 30’da sınırlı olarak sayılmıştır. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1995/1504 K: 1995/1681 T: 21.3.1995

Hazine, çekişmeli taşınmazın öncesinin mera olduğunu ileri sürdüğü takdirde yöntemine uygun mera araştırması yapılmalı; taşınmazın bulunduğu yer ve yöre ile ilgili mera tahsis kararı ve kaydı olup olmadığı sorulmalı ayrıca davanın sonucundan yararı bulunmayan komşu mahalle ve köylerden çekişmeli taşınmazı ve çevresini iyi bilen yaşlı, yansız bilirkişiler ve tanıkların dinlenmesi ile karar verilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1995/3277 K: 1995/3564 T: 30.5.1995

Taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden kalmadığı tespit edilirse, hazine adına olan tapu kaydına değer verilmeyip, tapu kaydından geriye doğru zilyet yararına yasal koşulların gerçekleştiğinin saptanması halinde zilyet adına tescili sağlanır. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1995/7013 K: 1995/7148 T: 5.12.1995

Mahkemece, kesin önel gereğinin davacı tarafından yerine getirilmemesi sebebiyle kanıtlanamayan davanın reddi gerekirken yeniden dava açma olanağı sağlayacak biçimde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetsizdir. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1995/5343 K: 1995/7257 T: 7.12.1995

Mahkemece, çekişmeli taşınmazların mevcut tasarruf krokilerinden yararlanmak ve bu krokileri komşu taşınmazlarla beraber değerlendirerek taraflar arasındaki ortak sınırı saptayarak hüküm vermek gerekir. Devamını Oku

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu E: 1994/1 K: 1995/3 T: 22.12.1995

Yabani ağaçların aşılanarak meyve ağacı haline dönüştürülmesi durumunda, bunun 3402 s. Kadastro Kanunu’nun 19/2. Maddesinde öngörülen ve tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi gereken bir “muhdesat” olarak kabul edilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1995/6810 K: 1995/7291 T: 11.12.1995

Tapu kayıtlarının çatışmasından doğan kadastro tespiti uyuşmazlıklarında, önceki tarihli ve geçerli hukuki sebebe dayalı ve tespit tarihine kadar da geçerliliğini koruyan tapu kaydı esas alınarak hüküm verilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1996/574 K: 1996/458 T: 31.1.1996

Taşınmaz orman sayılan yerlerden değilse, zilyetliğe dayalı mülk edinme koşullarının varlığı tanık, bilirkişi beyanları, komşu parsellerin kadastro tutanakları da göz önüne alınarak, kapsamlı bir inceleme ile karar verilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1996/2652 K: 1996/2617 T: 20.5.1996

Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda müşterek mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda, uyuşmazlığın davacının payı ile sınırlı olarak çözülmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1996/2307 K: 1996/3001 T: 5.6.1996

Yeniden yapılan kadastro sırasında tapu payı bulunmayan davacı, harici satın alma ve on yılı aşan zilyetliğe dayanarak tapunun, adına tescilini isteyemez. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1996/2306 K: 1996/3008 T: 5.6.1996

Taşınmaza incir ağaçları dikilmesi ve yetiştirilmesi koşuluyla taşınmazın yarı mülkiyetinin davacıya, kalan yarısının ise kayıt malikine ait olacağına ilişkin noter sözleşmesi, yenilik doğurucu bir hak içerdiğinden, kadastro mahkemesinin görevi dışındadır. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1996/2945 K: 1996/3061 T: 10.6.1996

Yasaya uygun biçimde verilmiş bağlayıcı bir kesin önelin varlığını kabul etme olanağı bulunmayan hallerde, kesin önelin yerine getirilmediğinden söz edilerek, davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1996/6108 K: 1996/6103 T: 25.11.1996

Taşınmaz mala ait harca esas son beyan dönemi emlak vergisi değeri merciinden sorulmamış ve meşruhatlı davetiyede ödenmesi gereken dava harcı miktarı belirtilmemişse; usulüne uygun verilmiş, tarafları bağlayıcı bir kesin önelin varlığı kabul edilemez. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1997/5251 K: 1997/5025 T: 16.10.1997

Tespit tarihine kadar 50 yılı aşkın süredir, kayıt maliki ve mirasçılarının çekişmeli taşınmaza hiç zilyet olmayıp, köy tüzel kişiliği zilyet olduğundan ve yasal bir engel bulunmadığından, taşınmazın köy tüzel kişiliği adına tapuya tescili gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 17.Hukuk Dairesi E: 1998/2118 K: 1998/2067 T: 11.5.1998

Tüzel kişiliği olmayan mahalle muhtarlığının aktif dava ehliyeti bulunmadığından, tespitin düzeltilmesi amacıyla açtığı davanın reddi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2005/702 K: 2005/1016 T: 5.4.2005

Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmediği mahkemece toplanan ve doğru olarak değerlendirilen delillerle saptanmıştır. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2003/3351 K: 2004/1514 T: 26.4.2004

Yerinde tekrar keşif yapılarak teknik bilirkişiye tanzim ettirilecek rapor ve eki haritada hazine adına tescili yolunda karar bağlanan kısım üzerindeki muhdesatın belirlenme tarihine göre sayısı, cinsi ve yaşı ile kimin olduğu ayrıca gayrimenkuldeki dağılımı ve konumu tespit edilerek beyanlar hanesinde belirtilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1999/1266 K: 1999/1660 T:5.4.1999

Davacı tarafından taşınmazla ilgili olarak kadastro mahkemesine açılan ortaklığın giderilmesi niteliğindeki dava yenilik doğurucu hakka ilişkin davalardan olup genel mahkemede çözümlenmesi zorunludur; görev, kamu düzenine ilişkin olduğundan yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 1990/13975 K: 1991/516 T: 24.1.1991

Genel mahkemelere ait olsa bile 3402 sayılı Ysa’nın uygulanması ile ilgili dava ve işlere kadastro mahkemesinin bakması gerekir; sulh hukuk mahkemesine açılmış olan “senet iptali” davasının konusu taşınmazın aynı ile ilgili olup, bu davanın çözümü sonucu, taşınmazın kim adına tescili gerektiğine karar verileceğinden, görevsizlik kararı verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/7-327 K: 2004/348 T:9.6.2004

Taşınmaz mal kazanımına ilişkin koşulların lehine gerçekleştiği kişinin cebri icra tehdidi altında hazine tarafından istenen işgal tazminatını ödemesi, kira sözleşmesi yapması aleyhine yorumlanamaz. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/20-96 K: 2005/94 T: 23.2.2005

Kadastro tespitine itiraz davasında bilimsel olmayan bilirkişi raporuna değer verilerek hüküm kurulması isabetsizdir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1995/7-958 K: 1996/17 T:31.1.1996

Kadastro mahkemelerinde dava açıldıktan sonra, yasal sürede dava açmayarak komisyon kararının kesinleşmesine neden olan kişi de, tespitten önceki haklara dayanarak davaya asli müdahil olarak katılabilir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/20-646 K: 2004/657 T: 8.12.2004

Tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı bulunmamaktadır. Ormanların zilyetlik yolu ile kazanılmasına olanak yoktur. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/8-15 K: 2004/7 T: 21.1.2004

Orman sayılan bir yerin kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olmadığı gibi böyle bir yerin özel mülkiyet şeklinde tapuya tescil edilmesi de mümkün olmaz. Diğer taraftan 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi hükmüne göre orman sayılan bir yerin imar ve ihya yoluyla da kazanılması mümkün bulunmamaktadır. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2002/7-1067 K: 2002/1085 T: 20.12.2002

Meralar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımayacağından; kayda ve eylemli duruma aykırı düşen bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilemez. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1998/5567, K: 1998/5633

Milli park alanında kaldığı anlaşılan taşınmazın zilyedlikle kazanılmasına olanak yoktur. Ayrıca kıyı kenar çizgisinin belirlendiği bu kararın tebliğ olunmadığı ve böylece kıyı kenar çizgisinin belirlenmesine ilişkin kesinleşmiş idari yargı kararı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda kıyı kenar çizgisinin mahkemece belirlenmesi zorunludur. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/20-327 K: 2005/377 T:8.6.2005

Kadastro tespitinin kesinleştiği tarih aynı zamanda tescil tarihi olmakla; bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz. Devamını Oku

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu E: 1986/3 K: 1987/4 T:8.5.1987

766 sayılı Tapulama Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca sınırlandırılan taşınmaz mallar hakkında açılan iptal ve tescil davalarında aynı yasanın 31/2. Maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin uygulanması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1991/311 K: 1991/450 T: 2.10.1991

Muhdesatın gösterilmesi, sahibine şartları mevcut olduğu takdirde taban arazinin temlik hakkını ve ortaklığın giderilmesi ve kamulaştırma halinde haklarını korumayı sağlar. Devamını Oku

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu E: 1993/5, K: 1996/1 T: 22.3.1996

3116 Sayılı Orman Kanununun 5663 sayılı Kanunla değişik 1/e maddesine göre çıkarılan “Makilik ve Orman Sahalarının Birleştiği Yerlerde Orman Sınırlarının Tesbitine Ait Yönetmelik” ile bu Yönetmelik uyarınca kurulan maki komisyonları yasal olup yaptıkları işlemler de geçerlidir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/8-452 K: 2005/469 T: 20.7.2005

Bir gayrimenkulün kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlikle iktisap edilmesi için, gayrimenkulün vasfı iktisaba elverişli yerlerden olmalıdır; söz konusu gayrimenkul, yaz aylarında yayla evi ve mevsimlik sebzelerin yetiştirildiği bahçe olarak tasarruf edilen yerlerdendir bu durumda, anılan gayrimenkulün yayla vasfında yerlerden olup olmadığının saptanması, yaylaysa yaz aylarında belli dönemlerde buradan faydalanmanın mülkiyet hakkı sağlamayacağı hususu dikkate alınmalıdır. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/8-512 K: 2005/535 T: 28.9.2005

Tescil davaları kamu düzenini ilgilendiren davalar olmaları nedeni ile usuli kazanılmış hakkın istisnaları arasında olup, mahkemece taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığının kendiliğinden araştırılması gerekir Devamını Oku

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir