1. Anasayfa
  2. Yargıtay Kararları

Kadastro Kanunu Yargıtay Kararları


Bu yazı toplam 4 sayfadan oluşmaktadır: 1 2 3 4

Kadastro konusunda şu yazılara bakabilirsiniz:

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1995/4984 E: 1995/5574 T: 21.9.1995

3402 s. Kadastro Kanunu’nun 31 ve 36. maddeleri uyarınca, davada haklı çıkan taraf yararına yargılama giderlerine ve ücreti vekalete hükmedilmesi gerekirken, Hazine vekilinin temyizi üzerine verilen bozma kararı sonucu yapılan yargılama sonunda, bozma doğrultusunda karar verildiği halde, yargılama giderlerinin Hazine üzerinde bırakılması usul ve yasaya aykırıdır.

Devamını OkuYargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1996/3830 E: 1996/6025 T: 17.6.1996

Uyuşmazlık konusu tapulu taşınmazı, tapu dışı satın aldığını ileri süren davalı, bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Devamını Oku

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 1996/9883 E: 1996/10218 T: 19.11.1996

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu’na göre bu kanun kapsamındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez. Ancak, bu hüküm zilyetlik iddiasıyla yapılan tespit veya bu suretle açılan davanın yargılanması sırasında görevli mahkemece gözetilecek bir hükümdür. Taşınmazı iktisap eden kişinin tapusu iptal edilmedikçe mülkiyetten doğan tüm haklarını kullanabilir. Bu sebeple kamulaştırma bedelinin ödenme tarihinden tapuda malik gözüken kişiye karşı ödenen bu bedelin haksız ve sebepsiz bir iktisap olduğu ileri sürülemez. Devamını Oku

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu E: 1952/10-1955/4 K: 1955/23 T: 7.12.1955

Kadastro ve tapu tahriri kanununun 22 nci maddesinin h bendinde yazılı on senelik müddetin, nizalı gayrimenkulün hazine adına tapuya tescili tarihinde başlaması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu E: 1969/3 K: 1969/5 T: 21.5.1969

Kadastro sınırlandırılması yapılırken kimin malı olduğu gösterilmeyen taşınmazın, sonradan kamulaştırıldığında, kamulaştırma parasının kime ait olacağı konusundaki davaları çözmeğe uyuşmazlığın ilişkin bulunduğu tutara göre asliye veya sulh hukuk mahkemeleri görevlidir. Devamını Oku

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu E: 1990/3 K: 1990/5 T:19.10.1990

3402 s. Kadastro Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra yeni yasal düzenlemeye dayanılarak imar ihya nedeniyle açılan tapu iptal ve tescil davalarında, kanunun yürürlüğe girmesinden önce açılıp da reddedilerek kesinleşmiş bulunan tapu iptal ve tescil davalarına ilişkin kararlar, o kararlarda imar ihya olgusu sabit görülmüş olsun veya olmasın kesin hüküm oluşturur. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 2003/5314 K: 2003/4898 T:15.5.2003

Kadastro Yasası’nın 14. maddesinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme koşullarının davalılar yararına gerçekleştiği saptanmış olmakla, hazinenin temyiz itirazlarının reddi gerekir; aynı yasa maddesinde bir kişinin aynı çalışma alanı içinde belgesiz zilyetlik yoluyla sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüm taşınmaz mal iktisap edebileceği öngörüldüğünden bu olgular gözetilerek karar verilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 2005/8796 K: 2005/9258 T:4.10.2005

Dava konusu taşınmaz kadastroca, iki ayrı tapu kaydının varlığından söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiş olup sorunun, 3402 sayılı Yasa’nın 30/2. maddesi uyarınca çözümlenmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1994/3839 K: 1994/5405 T: 14.6.1994

Harici satışın yapıldığı tarih ile elatmanın önlenmesi davasının açıldığı tarihe kadar geçen on yıllık sürede davalıların malik sıfatıyla aralıksız ve çekişmesiz zilyet bulunmaları ve kadastro tapu kaydı hukuki değerini yitirip, harici satış geçerlilik kazanır. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1994/2543 K: 1994/8107 T: 19.10.1994

İmar mevzuatına aykırı olarak toplu binalar inşa edilmesi halinde tapuya paydaş olan kimseler adına, pay oranları ve fiili kullanma durumlarına göre tespit yapılır. Devamını Oku

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1994/9248 K: 1994/10444 T: 26.12.1994

Mübadil Rum bölgesinde bulunan taşınmaz, hazine tarafından tevzi ya da tahsis edilmediği takdirde, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile kazanılamaz. Devamını Oku

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 2002/2123 K: 2002/3467 T: 29.4.2002

Somut olayda yapılacak iş, veraset ilamı ile mirasçıları belirlemek, mirasçı olmadığı anlaşılan kişilerin zilyetlik sürelerinin başlangıç ve sürdürülüş biçimleri ile zilyet oldukları yerleri belirlemek, lehlerine kanuni şartların gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlemek, hak sahiplerini ve pay miktarlarını tespit etmek, keşfi izlemeye elverişli… Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/2818 K: 2004/3070 T:11.3.2004

Kesin hüküm olumsuz dava koşullarından olup, kesin hükmün varlığı halinde başkaca delil aranmasına da gerek yoktur; ilamlar taraflarını ve haleflerini bağlar, kesin hükmün varlığı halinde davacının medeni yasanın eski 931 yeni 1023 maddelerinin koruyuculuğundan yararlanamaz. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/189 K: 2004/1622 T:12.2.2004

Genel harman yerlerinin zilyetlikle iktisap edilemeyeceğinden zilyetlik süresi neye ulaşırsa ulaşsın zilyet yararına bir hak sağlamaz; hal böyle olunca mahkemece davanın reddine ve taşınmazın 3402 sayılı kanunun 16.m. uyarınca genel harman yeri olarak sınırlandırılmasına karar vermek gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1999/1266 K: 1999/1660 T: 5.4.1999

Davacı tarafından taşınmazla ilgili olarak kadastro mahkemesine açılan ortaklığın giderilmesi niteliğindeki dava yenilik doğurucu hakka ilişkin davalardan olup genel mahkemede çözümlenmesi zorunludur; görev, kamu düzenine ilişkin olduğundan yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/8-242 K: 2004/292 T:12.5.2004

Davaya konu taşınmazların öncesi orman olup; bu niteliğini koruduğu sıradaki zilyetliğe değer verilemeyeceğinden; taşınmazın orman tahdit hattı dışında bırakıldığı tarihten dava tarihine kadar da zilyetlikle mülk edinme şartları gerçekleşmemekle; açılan tescil davasının reddine karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/8-353 K: 2004/350 T:9.6.2004

Taşınmaza ait olan uyuşmazlıklardan taşınmazın aynına ilişkin olanlar, kanunun kapsamı dışına çıkartılmış, böylece taşınmazın mülkiyetine ilişkin uyuşmazlıkların genel mahkemelerde açılacak tek bir dava ile sonuçlandırılması, taşınmazın mülkiyetine ilişkin yargı kararları arasında birlikteliğin ve mahkemelerin iş yükünün azaltılması sağlanmakla; uyuşmazlığın hakem yolu ile değil, genel mahkemelerde çözülmesi gerektiği yönündeki direnme kararı usule ve yasaya uygundur. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2002/20-558 K: 2002/588 T:3.7.2002

Dava konusu parselin uzman bilirkişi haritasında gösterilen bölümünün kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde bulunduğu sırada, 1964 yılında yapılan arazi kadastrosunda davalı miras bırakanı adına oluşturulan tapu kaydının yasal değeri bulunmaması nedeniyle orman yönetiminin tapunun iptali yönünde dava açmada hukuki yararı ve aktif dava ehliyeti bulunduğundan hukuk genel kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uymak gerekirken önceki hükümde direnilmesi hatalıdır. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1996/7-704 K: 1997/6 T: 29.1.1997

Ölünceye kadar bakma akdine dayanan istem kadastro mahkemelerinin bakamayacağı davaları düzenleyen ve kadastro kanununun 25. maddesinde sayılan dava türlerinden özellikle yenilik doğurucu hüküm almayı gerektiren dava ile ilgili bulunmadığından, davaya bakmaya kadastro mahkemesi görevlidir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/20-121 K: 2004/112 T: 25.2.2004

Kısmı temyiz halinde, yani hükmün bir kısmının temyiz edilip diğer kısmına temyiz edilmediği hallerde temyiz edilmeyen kısım temyiz süresi geçtikten sonra kesinleşir ve bunun doğal sonucu olarak özel daire tarafından hükmün temyiz edilmeyen kısmı temyiz incelemesine tabi tutulamaz. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2003/7-438 K: 2003/463 T: 2.7.2003

Davacının bu yerin mera olmadığı tapu ve zilyetliğe dayalı olarak mülkiyet hakkına sahip olduğu iddiası üzerinde hiç durulmadan, yukarıda kendisini bağlamayacağı ve ikrar olarak kabul edilemeyeceği açıklanan bir beyanı gerekçe yapılarak, hiçbir araştırma ve inceleme yoluna gidilmeden ve davacıya hakkını yargı yeri önünde savunma imkanı verilmeden davanın görülebilme imkanının olmadığı gerekçesiyle reddedilmesi adil yargılama hakkına aykırı olup, isabetsizdir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1997/20-808 K: 1997/1039 T:10.12.1997

Ormanın ortasında çok küçük miktarda ve hiç bir mülkiyet belgesi olmayan parselin özel mülk olarak tesciline yasal olanak yoktur. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2002/8-183 K: 2002/187 T:13.3.2002

Usul kuralları kamu düzeni ile doğrudan bağlantılı olup, bozmada yapılan maddi yanılgı taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşturamaz. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1996/20-417 K: 1996/550 T:10.7.1996

Orman yönetimi ormanların intifa hakkına sahip olup, 3402 sayılı yasanın 11/1 maddesi uyarınca ilgili taraftır. Bu sebeplerle, orman yönetiminin dava hakkının varlığı gözetilerek orman araştırmasının tam ve doğru olarak yapılması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/1-349 K: 2005/353 T: 25.5.2005

3533 sayılı Kanun’un 4. Maddesinde yer alan “uyuşmazlık gayrimenkule ilişkinse o gayrimenkulün bulunduğu yerin” ibaresi, 3.7.2003 tarihli ve 4916 sayılı Kanun’un 24. Maddesiyle, “taşınmaza ilişkin uyuşmazlıklarda, taşınmazın aynına yönelik olanlar hariç olmak üzere o taşınmazın bulunduğu yerin” olarak değiştirilmiş olduğundan, davaya genel mahkeme sıfatıyla bakılıp sonuçlandırılması usul ve kanuna uygundur. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2000/8-1217 K: 2000/1232 T:4.10.2000

Tapulama çalışmalarının hangi tarihte yapıldığının, dava konusu taşınmazın hangi nedenle tesbit dışı bırakıldığının adı geçen müdürlükten araştırılması gerektiği gibi, davaya konu taşınmazın bitişiğindeki özel mülkiyete konu parsellerin davalı taşınmazı ne olarak sınır gösterdiğinin tesbiti gerekir. Devamını Oku

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir