• Yazılar
  • Favoriler
  • Yorumlar
21 May, 2023

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/17282 K: 2020/4519 T: 08.07.2020

İcra mahkemesinden alınan yetkiye dayalı olarak açılan davalarda kural olarak borçlu ortağın mülkiyet hakkının elbirliği mülkiyetine konu olması gerekir. Paylı mülkiyette ise, borçlu paydaşın alacaklısı, borçlunun bağımsız payının haczini ve satışını isteyebileceğinden yetki belgesine dayanarak taşınmazın paydaşlığının giderilmesini istemesi yasa…

21 May, 2023

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2001/10387 K: 2002/4874 T: 29.04.2002

Uğranılan zararın, borçlunun ve alacaklının dışında gelişen Ülkenin ekonomik politikasına bağlı verilere endekslenmesi durumunda, bunlardan hangisinin uygulanacağı konusu da ayrı bir kargaşa yaratmaktadır. Örneğin zararın hesaplanmasında TEFE mi, TÜFE mi, döviz mi, mevduat faizi mi, yoksa Devlet Tahvili mi esas…

21 May, 2023

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2015/5164 K: 2015/18416 T: 14.12.2015

Bu durumda TBK'nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan-munzam zararın, Ülkede varlığı kabul edilen genel ekonomik olumsuzlukların (enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri vb. gibi) “malum ve meşhur” olgular olarak kabulü ile değil, bunlar dışında davacının durumuna…

21 May, 2023

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2002/8869 K: 2002/11638 T: 25.11.2002

Borçlunun borcunu ödemede temerrüde düşmesi durumunda, alacaklının başkaca bir hususu kanıtlamadan salt ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklar (enflasyon, yüksek faiz, döviz kur farkı, paranın değerindeki düşüş vb. gibi olgular) Borçlar Yasasının 105. maddesindeki munzam zararın kanıtları olarak gösterilip, bunların doğurduğu…

21 May, 2023

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2002/6633 K: 2002/9163 T: 03.10.2002

Munzam zararın tazmini konusuyla ilgili olup Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Dairemizin 22.3.1994 gün ve 1994/2060-3571 sayılı kararı ve bunu izleyen kararlarında belirtildiği gibi; alacaklı, uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu somut olgulara dayanarak inanılır, kesin ve net…

21 May, 2023

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2002/9510 K: 2002/10583 T: 31.10.2002

Borçlunun borcunu ödemede temerrüde düşmesi durumunda, alacaklının başkaca bir hususu kanıtlamadan salt ortak olduğu şirketteki kurumlar vergisi matrahındaki artış oranı Borçlar Yasasının 105. maddesindeki munzam zararın kanıtı olarak gösterilip, bu oranda kazançtan mahrum kalındığı varsayılarak bunun doğurduğu olumsuzluk gerçek zarar…

21 May, 2023

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2005/2572 K: 2005/4492 T: 02.05.2005

Bu konularda alacaklı, önemli bir kanıtlama külfeti altındadır. Kanıtlama yükünü yerine getirirken, kural olarak her hangi bir kanıtlama kolaylığından yararlanabilir. Örneğin enflasyon, somut olguların kanıtlanmasında özellikle zararın miktarının saptanmasında kolaylık sağlayabilir ise de, kanıtlama zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Zararın varlığı ileri…

21 May, 2023

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2005/68 K: 2005/2133 T: 14.03.2005

Borçlar Yasasının 105. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan-munzam zararın, Ülkede varlığı kabul edilen genel ekonomik olumsuzlukların (enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri vb. gibi) "malum ve meşhur" olgular olarak kabulü ile değil, bunlar dışında davacının durumuna özgü…

21 May, 2023

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2013/370 K: 2013/3521 T: 11.03.2013

Munzam zararın tazmini konusuyla ilgili olup Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Dairemizin 22.03.1994 gün ve 1994/2060-3571 sayılı kararı ve bunu izleyen kararlarında belirtildiği gibi; alacaklı, uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu somut olgulara dayanarak inanılır, kesin ve net…

21 May, 2023

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2010/9860 K: 2010/12447 T: 04.10.2010

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.6.1996 gün ve 1996/5-144 esas 1996/503 karar sayılı kararında da değinildiği üzere; bu konuda kanıtlanması gereken, belli paranın (somut olayda kamulaştırma bedelinin) gününde ödenmemesinden doğan zarardır. Açıkçası alacaklı, borcun kendisine geç ödenmesi yüzünden uğradığı zararın ne…

21 May, 2023

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2003/3459 K: 2003/4151 T: 20.05.2003

Borçlunun borcunu ödemede temerrüde düşmesi durumunda, alacaklının başkaca bir hususu kanıtlamadan salt ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklar (enflasyon, yüksek faiz, döviz kur farkı, paranın değerindeki düşüş vb. gibi olgular) Borçlar Yasasının 105. maddesindeki munzam zararın kanıtları olarak gösterilip, bunların doğurduğu…

21 May, 2023

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 2017/17121 K: 2019/604 T: 21.01.2019

Kanun koyucu para borcunun geç ödenmesi yada ödenmemesi halinde bir zararın mevcut olduğunu kural olarak benimsemiştir. Diğer bir deyişle temerrüt faizi miktarınca alacaklının zarara uğradığı yasal bir karine olarak kabul edilmiştir. Bunun dışında davacının herhangi karineden istifade etme olanağı yasal…

21 May, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2011/730 K: 2012/373 T: 13.06.2012

Munzam zarar, bu hukuki niteliği ve karakteri itibariyle, asıl alacak ve faizleri yönünden icra takibinde bulunulması veya dava açılmasıyla sona ermeyeceği gibi, icra takibi veya dava açılması sırasında asıl alacak ve temerrüt faizi yanında talep edilmemiş olması halinde dahi takip…

21 May, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2003/588 K: 2003/753 T: 10.12.2003

Davacı ileri sürdüğü munzam zararını somut olgularla kanıtlamadıkça zarar miktarının saptanması gerçekçi olmayacak, bir bakıma varsayıma dayanacaktır. Yukarda ayrıntılı biçimde açıklandığı üzere; davada somut olaylara dayanılarak -geçmiş günler faizini aşan- bir zararın gerçekleştiği ileri sürülüp, yöntemince kanıtlanmış bulunmadığı cihetle, Borçlar Yasasının…

21 May, 2023

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1996/144 K: 1996/503 T: 19.06.1996

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kamulaştırma bedelinin geç ödenmesinden dolayı Borçlar Kanununun 103 ve 3095 sayılı Kanun hükümleri uyarınca davacıya ödenen kanuni faizle karşılanmayan zararın Borçlar Kanununun 105. maddesi uyarınca tahsili istemine ilişkindir. Gerçekten kural olarak alacaklı, geç ödeme sebebiyle düçar olduğu…

21 May, 2023

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/452 K: 2004/872 T. 11.3.2004

Özet: Bir yerin mera olarak kabul edilebilmesi için taşınmazın yetkili idari merciler tarafından mera olarak tahsis edilmiş olması ya da taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde kullanıla gelen kamu malı niteliğinde mera olduğunun anlaşılmasına bağlıdır. Kadastro sırasında dava…

21 May, 2023

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2015/16478 K: 2017/1025 T: 09.02.2017

Özet: 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan bu çalışmadan dolayı dava konusu taşınmazların eksilen kısımları için komşu parsellere karşı tapu iptali ve tescil davası açabileceği, bu davanın sonucunda ortaya çıkan duruma göre davacının zararının nereden kaynaklandığının tespitinden sonra tazminat…

21 May, 2023

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 2016/112 K: 2016/6560 T: 13.06.2016

Özet: Kullanım kadastrosuna itiraz davalarında uyuşmazlık, taşınmazın yalnızca beyanlar hamsindeki kullanıcı şerhine yönelik olup, geometrik şekli ihtilaf konusu olmadığından, kullanım kadastrosuna itiraz davası devam ederken, uygulama kadastrosu yapılması ve kullanım kadastrosuna itiraz davasının, uygulama kadastrosuna engel teşkil etmemesi nedeniyle, nizalı…

21 May, 2023

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 2016/377 K: 2016/592 T: 02.02.2016

Özet: Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca yapılan ve askı ilan süresinde dava açılmamakla kesinleşen uygulama kadastrosu tespitine karşı açılmıştır. Bu nitelikteki davalar, Kadastro Müdürlüğüne başvuru yapılmasına gerek olmaksızın, 3402 sayılı Yasa'nın 11. maddesinde sözü edilen askı ilan…

21 May, 2023

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2015/175 K: 2015/654 T: 17.02.2015

Mahkemece, öncelikle denetime veri teşkil edecek ortofoto, tesis kadastrosu haritası, orman tahdidine ilişkin tutanak ve haritalar, 3402 sayılı Kanunun ek-4 maddesine göre yapılan düzeltme işlemine ilişkin harita ve tutanaklar varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki…

21 May, 2023

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 2014/10539 K: 2014/8851 T: 20.06.2014

Özet: Uygulama kadastrosundan önce Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan çapa dayalı el atmanın önlenmesi davası sonucu verilecek karar, çekişmeli taşınmazların kadastral sınırlarını değiştirmeyeceğinden, Kadastro Mahkemesince, davalı olarak bırakılıp kendisine gönderilen tutanakların, uygulama kadastrosunun olağan usule göre tamamlanması için Kadastro Müdürlüğü 'ne…

21 May, 2023

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 2014/202 K: 2014/575 T: 03.02.2014

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi gereğince yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğindedir. İlgililer tarafından, uygulama kadastrosu sonucu yapılan işlemlere karşı 30 günlük askı ilan süresi içerisinde Kadastro Mahkemesinde açılacak davada, uygulama kadastrosunun yararına olan kişi ya da kişiler hasım gösterilmek…

21 May, 2023

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 2013/11850 K: 2013/12844 T: 18.12.2013

Özet: Uygulama kadastrosu sırasında taşınmazın davalı bulunması durumunda uygulama tutanak aslı davalı gösterilerek Kadastro Mahkemesine aktarılır. Dava, beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhine yönelik olup, tutanağın aktarılmasını gerektirecek sınır ve yüzölçümüne ilişkin bir dava bulunmadığından, uygulama tutanağının Kadastro Mahkemesine aktarılması isabetsizdir. Kadastro…

21 May, 2023

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 2013/8007 K: 2013/12294 T: 10.12.2013

Özet: Uygulama kadastrosuna itiraz davalarında husumetin, itiraz edenin taşınmazları aleyhine yapılan tespit sonucunda, yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmazların maliklerine yöneltilmesi gerekir. Uygulama kadastrosu sonucunda lehine sınır değişikliği yapılan veya yüzölçümü artan taşınmazların bulunmaması veya eksilmenin hesaplama…

Listelenecek herhangi bir yazı bulunamadı.
Listelenecek herhangi bir yorum bulunamadı.