Son Yazılar

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1994/2262 K: 1995/2967 T: 23.3.1995

Asliye hukuk mahkemesince görevsizlik kararı verilip dosyanın kadastro mahkemesine gönderilmesi; uyuşmazlık konusu parsel hakkında davanın sonuçlandığı, tutanağın kesinleştiği ve bu itibarla da tapuya tescil edilmesi gerektiği sonuçlarını doğurmaz. M... A... ile Ö... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair,…

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1994/4627 K: 1994/7834 T: 7.6.1994

Gezici arazi kadastro mahkemesi kararı ile taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu tespit edildiği takdirde, mahkemenin bu ilamı; davanın konusu, hukuki sebebi ve tarafları aynı olan zilyetliğe dayalı tescil davası için kesin hüküm sayılmakla tarafları bağlar. Kesin hüküm karşısında, mahkemece yeniden,…

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2001/6756 K: 2002/1288 T: 12.2.2002

Denizden doldurulmak suretiyle kazanılan taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altında olup özel mülkiyet konusu olamaz; hazineye ait devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan bir yerin, devri gerçekleşmedikçe belediye tarafından başka kimselere kiraya verilmesi hukuken geçerli de bir sonuç doğurmayacağı gibi,…

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1995/2081 K: 1995/12719 T: 24.11.1995

3402 s. Kanun'un 14. maddesine göre, aynı çalışma alanı içinde bir kişinin belgesizden zilyetliğe dayalı olarak edinebileceği tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz miktarı sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçemez. Ancak taşınmazın iştirak veya müşterek mülkiyet hükümlerine tabi olup olmadığı…

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1992/10772 K: 1992/12635 T: 28.9.19923

3402 s. Kadastro Kanunu'nun 20/D maddesindeki hüküm sonucu miktar fazlasının kayıt maliki adına tescili mümkünse de, davacı halen kayıt maliki olmadığına göre, anılan madde hükmünün davacı lehine uygulanması mümkün değildir. M... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine…

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1992/3845 E: 1992/16595 T: 17.12.1992

Herhangi bir kişi tarafından kadastro tespitine itiraz, tespiti askıda bırakır. Taşınmazda hak sahibi, ancak tespitin kesinleştiği tarihte belirlenir. (M.B.) ile (M.H.) aralarındaki tapu iptali, tescil ve ihtiyati tedbir davasının reddine dair, (Anamur Sulh Hukuk Hakimliği)nden verilen 23.12.1991 gün ve 124/423…

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1995/11198 K: 1996/5710 T: 6.6.1996

Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan akarsu ve yatakları, kamusal yarar sağladıkları sürece özel mülkiyete konu olamazlar. Bu itibarla da kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve imar-ihya yolu ile kazanılamazlar. Ancak fiili değişiklik sonucu kamu malı niteliklerini kaybederlerse özel mülkiyete konu olabilirler.…

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1992/8192 K: 1992/13931 T: 22.10.1992

Bir yerin mera olarak sınırlandırılması tescil değil, tespit niteliğinde kabul edildiğinden, sicil oluşmaz. Böyle bir yerin iptal istenmeksizin tescili talebi mümkün bulunduğundan, tescil davası elatmanın önlenmesi davası ile beraber açılabilir. Elatmanın önlenmesi davası süresinde açıldığı takdirde, hak düşürücü süre kesilir. A...…

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1995/1755 K: 1995/12485 T: 20.11.1995 

Tapulu taşınmazın satışı, resmi şekilde yapılmadıkça geçerli değildir. Tapulu taşınmazın tapu dışı satışı geçersiz olmasına rağmen, tespit tarihine kadar eklemeli zilyetliğin iktisaba yeterli süreye ulaşması halinde, sonradan tapu ile malik olan davalının somut olaya göre iyiniyetli olduğu kabul edilemez durumda…

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1993/8937 K: 1994/12406 T: 3.11.1994

"Temlik Kanunları" denilen mübadil Rumlarla ilgili kanunlar uyarınca Devlete kalan taşınmaz mallar, maliki Hazine olduğu için, kazandırıcı zamanaşımı yoluyla kazanılamazlar. Ancak zilyet bu nitelikteki bir taşınmazı, mübadeleden ve mülkiyetin Hazine'ye geçmesinden önce, Rum malikinden aldığını "muvazaadan ari" bir belge ile…

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1992/1232 K: 1994/2243 T: 18.2.1994

Her ne kadar, kadastro ile oluşturulan tapu kayıtlarına karşı, tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki sebeplere dayanılarak dava açılamaz ise de, taşınmaza ait tapu kaydının ihdasen oluşturulduğu tespit edilirse, süre şartı aranmaksızın, her zaman dava açılabilir.…

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1996/9646 K: 1996/4042 T: 18.4.1996

Taşlık ve çalılık olarak kadastro tespit harici bırakılan taşınmaz, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden sayıldığından, bu alanda bulunan taşınmaz, imar-ihya edilmedikçe, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile kazanılamaz. M... ile Hazine ve K: .. Belediye Başkanlığı aralarındaki tescil davasının kabulüne dair,…

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2004/5855 E: 2004/6608 T: 11.10.2004 3402/14

Kadim mera olduğu açıklanarak, Kadastroca orta malı olarak sınırlandırılan taşınmaza ilişkin tapu iptali ve tescil davasında; çevre parsel tutanakları ve dayanağı belgeler getirtilmeli, varsa bunlar mahalli bilirkişiler marifetiyle uygulatılmalı, dava konusu taşınmaz yönünün ne şekilde gösterildiği üzerinde durulmalı, tarafların komşu köylerden bildirecekleri şahitleri mahallinde dinlenmeli ve bilahare davacılar…

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2004/5589 K: 2004/6528 T: 8.10.2004

Dava konusu taşınmaz yol ve meydan niteliğinde bir yerdir. Kamu malı olan bir yerin zilyetlikle iktisabı mümkün değildir. Davanın reddine karar vermek gerekirken kabulü isabetsizdir.  M. ile Hazine ve Çavak Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Mersin 2. Asliye Hukuk Hakimliği'nden…

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1992/985 K: 1992/4488 T: 2.3.1992

Taşınmazın bir bölümü Harşik çayının taşkınına maruz kalmış ve dere yatağı haline gelmiştir. MK: nun 636. maddesi hükmüne göre böyle bir yer Devlete ait olup özel mülkyet konusu olamaz. Temel ile Hazine ve K: ....Köyü Muhtarlığı aralarındaki tescil davasının reddine…

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1998/7150 K: 1998/14148 T: 30.12.1998

HGK. nun 20.5.1992 tarih 1992/16-103/339 ve 27.10.1993 tarih 1993/8-456/686 sayılı kararlarında da açıklandığı gibi nizalı taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmış ve dava konusu parsel orman tahdidi dışında bırakılmış ve vergi kaydının nizalı taşınmazı orman gösteren yönünde eylemli orman bulunmakta…

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2005/2579 K: 2005/2969 T.14.4.2005

Tapusuz taşınmazların kişileri adına ancak yargıç kararı ile tescil edileceği hüküm altına alınmıştır; bu açık hüküm karşısında idari yoldan tescilin mümkün olamayacağının kabulü gerekir ancak, mülkiyet uyuşmazlığı bulunmayan taşınmazların idari yoldan hazine adına tescili süreklilik kazanan uygulama ile kabul edilmektedir.…

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2004/4562 K: 2004/5273 T.2.7.2004

Teknik bilirkişi tarafından düzenlenen krokiye göre parselin kuzeyi Karadeniz ile çevrilidir; bu durumda, dava konusu taşınmazın denizin devamı olan devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kumluk bir yer olup olmadığının yöntemine uygun bir biçimde araştırılıp belirlenmesi gerekir; dava, tescil isteğine ilişkindir;…

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2003/2343 K: 2003/3443 T.13.5.2003

Bir yerin kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla tapuya tesciline karar verilebilmesi için diğer kazanma koşulları yanında taşınmazın niteliği itibariyle özel mülkiyet şeklinde tescile elverişli yerlerden olması gerekir; dava konusu taşınmaz kumluk olarak tespit dışı bırakılan bir yerdir; paftaya göre taşınmazın…

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2017/16870 K: 2018/329 T: 15.01.2018

2548 sayılı Kanunun 1. maddesinde cezaevi harcının "tahsil olunan" paradan alınacağı belirtilmiş olmakla haricen tahsil olunan para İcra Müdürlüğü'nce tahsil edilmediğinden alacaklının cezaevi harcı ödememesi gerekir. Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar…

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2004/4133 K: 2004/5178 T: 28.06.2004

Medeni Kanunun 715. maddesine göre deniz, göl ve akarsu kıyıları Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerdendir. Kıyılar deniz, göl ve akarsuların orantısı (mütemmim cüzü) olduğuna göre böyle bir yerin özel mülkiyete konu edilmesi, zamanaşımı ve zilyetlikle kazanılması mümkün değildir. Akarsuya…

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2010/3612 K: 2011/1146 T: 03.03.2011

İki tarafı ilgilendiren ayni haklara ilişkin uyuşmazlıklarda 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41. maddesi uygulanmaz. Çözümlenmesi gereken sorun, ortak sınırın belirlenmesi ve buna göre uyuşmazlığın sonuçlandırılması hususu olup, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14/1. fıkrası uyarınca olayın yerel bilirkişi ve tanık dahil…

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2003/16 K: 2003/3442 T: 13.05.2003

Somut olayda davacılar kadastro çalışmaları sırasında yapılan kayma ve hata sonucu vekil edenlerinin taşınmazının eksik yazıldığını ileri sürerek istekte bulunduklarına göre uyuşmazlığın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerekir. Hal böyle olunca bu tür uyuşmazlıkların hak düşürücü…

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2002/3677 K: 2002/5526 T: 09.07.2002

Kadastroları kesinleşmiş taşınmaz mallarda, vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan ölçü, tersimat ve hesaplamalardan doğan teknik hataların, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesinde belirtildiği şekilde, ilgililerin başvurusu üzerine, her zaman düzeltilmesi mümkündür. Başka bir anlatımla; bu tür hataların, düzeltilmesi herhangi…