1. Anasayfa
  2. Yargıtay 16. Hukuk Dairesi

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1996/571 K: 1996/434 T: 1.2.1996


Sulh anlaşmasına konu edilen tüm parseller hakkında, kadastro mahkemesinde usulüne uygun olarak açılmış bir dava olmadığından, mahkemenin görevi dışında kalan parseller yönünden, sulh anlaşmasını esas alarak hüküm kurması isabetsizdir.

Taraflar arasındaki kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:

KARAR: Kadastro sırasında, 390, 405 ve 407 parsel sayılı 2520, 2632 ve 800 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, tapu kayıtları ve harici taksim nedeniyle davalı M… adına tesbit edilmiş, itirazı komisyonca reddedilen davacılar, miras paylarının adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. 392 parsel sayılı 288 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz; M…, 404 parsel sayılı 2248 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ile 406 parsel sayılı 2272 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar A… mirasçıları olan taraflar adına miras paylarına göre tesbit edilmişler, anılan parsellerin tesbitleri itiraz edilmeksizin kesinleşmiş olmasına rağmen davacılar, kesinleşen parseller hakkında da diğer parsellerle birlikte dava açmışlardır. Taraflar dava dışı 401 ve 454 sayılı parselleri de içerir şekilde 27.9.1993 günlü keşifte sulh olmuşlar, sulhu F…’nin bu konuda yetkili olan vekili de 16.11.1995 günlü celsede kabul etmiştir. Mahkemece taraflar arasındaki sulh anlaşmasının tasdikinE:

1) 454 parsel sayılı 7248 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın 8.10.1993 günlü krokiye göre (A) = 2000 metrekarelik bölümünün 1/3 payının E: .., 1/3 payının D…, 1/3 payının İ… adlarına tesciline, bakiye 5248 metrekarelik bölümünün 1/2 payının F…, 1/2 payının M… adına tesciline,

2) 200 metrekarelik bölümün sulanması için 401 sayılı parseldeki havuzun suyunun 2/7’sinin devamlı olarak davacılara verilmesine,

3) 407 sayılı parselin müştereken davacılar E: .., D… ve İ… adlarına tesciline,

4) 404 ve 406 sayılı parsellerin 1/4 payının E: .., 1/4 payının D…, 1/4 payının İ…, 1/4 payının F… adlarına tesciline,

5) 390, 392 ve 405 sayılı parsellerin davalı M… adına tesciline, 405 sayılı parsel üzerinde davacılar E: .., D… ve İ…’ye ölene kadar 1/2 intifa hakkının tanınmasına karar verilmiş; hüküm, davalı M… tarafından temyiz edilmiştir.

1 – Davaya konu 392, 404 ve 406 numaralı parsellerin süresinde dava açılmaması nedeniyle tutanaklarının kesinleştiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Kesinleşen tutanaklara karşı açılan davalara bakma görevi Kadastro Mahkemesine ait olmayıp Genel Hukuk Mahkemelerine aittir. Mahkemece bu parseller yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilip yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

2 – Mahkemece hakkında hüküm kurulan 454 numaralı parsel kadastro tesbiti sırasında F… ve arkadaşları adına tesbit edilmiş ve tutanağı kesinleşmiştir. Anılan parselin tutanağı kesinleştiği ve davacılar tarafından da davaya konu edilmediği halde sulh anlaşması nedeniyle bu parselin tesbitinin iptali yönünde hüküm kurulması da yasaya aykırıdır.

3 – Davalının, davaya konu 390, 405 ve 407 numaralı parsellere ilişkin temyizine gelince; anılan parsellerin, tarafların kök murisi A…’ya ait iken, 1961 tarihinde ölümüyle mirascılarına intikal ettiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, murisin ölümünden sonra terekesinin taksim edilip edilmediği, taksim edilmişse hangi parselin kime isabet ettiği konusundadır. Mahkemece sulh anlaşması nazara alınmak suretiyle hüküm kurulmuş ise de, hükme esas alınan anlaşma 404 ve 406 numaralı parseller yönünden yeterince açık bulunmamaktadır. Ayrıca, anlaşmaya konu edilen tüm parseller hakkında Kadastro Mahkemesinde usulüne uygun olarak açılmış bir dava olmadığından, mahkemenin görevi dışında kalan parseller yönünden anlaşmayı esas alarak hüküm kurması mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, anlaşmayı ihtilafa yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturup, anlaşmanın taraflarına Kadastro Mahkemesinin görevli olmadığı parseller yönünden ilgili Hukuk Mahkemesinde dava açmaları veya tapuda anlaşma uyarınca işlem yaptırmaları için süre tanıyıp, bu süre sonunda verilen mehil gereği yerine getirildiği takdirde görevli olduğu parseller yönünden anlaşma uyarınca hüküm kurmaktan ibarettir. Sulh anlaşması açıklığa kavuşturulmadığı veya verilen mehil gereği yerine getirilmediği takdirde taraflardan iddia ve savunmalar ile ilgili delilleri istenip, gerekli değerlendirme yapılıp sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.

SONUÇ: Davalının temyiz itirazları (1), (2) ve (3) numaralı bentlerde yazılı nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün (BOZULMASINA), 1.2.1996 gününde oybirliği ile karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir