1. Anasayfa
  2. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E: 2003/16681 K: 2004/8264 T:28.05.2004


Dava konusu taşınmaz devletin özel mülkü olduğu gibi, arsa olarak davacılara 2886 sayılı Yasaya göre kiraya verildiğinden ve üzerindeki tesisler davacılar tarafından yapıldığından, taraflar arasındaki kira sözleşmesi hakkında 6570 sayılı Yasa hükümleri uygulanamaz. Davalı idarenin 2886 sayılı Yasaya göre kiraya verilen ve sözleşmeye aykırılık nedeniyle anılan yasa hükümlerine tabi kira sözleşmesini feshi yasaya uygundur.

Taraflar arasındaki muarazanın meni davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü.

Davacılar, arsa niteliğinde olup davalı idarenin mülkiyetinde bulunan taşınmazdan 2000 yılında yer kiralayıp üzerine dükkan inşaa ettiklerini, kira süresinin üç yıl olduğunu, kira sözleşmesinin 6570 sayılı Yasaya tabi olduğu ve kira süresi sona ermediği halde davalı idarenin, idari kararla kendilerini tahliye etmek istediğini bildirip, kira sözleşmesinin 6570 sayılı Yasa kapsamında olduğunun, kira süresinin dolmadığının ve kiracılık sıfatlarının tesbiti ile muarazanın menine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, devlete ait taşınmazların kira sözleşmeleri hakkında 6570 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanamayacağını, davacı kiracılarını kira ödemediklerinden sözleşmelerinin fesih edildiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Bursa ili Orhangazi ilçesi Çekirge Mahallesinde kain 3200 ada 2 parsel sayılı arsa niteliğinde olup, devletin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazdan, dükkan yeri olarak noterde düzenlenen 7 Haziran 2000 tarihli ve 20 Eylül 2000 tarihli üçer yıl süreli kira sözleşmesi ile davacılara 2886 sayılı Yasaya göre açılan ihale sonucu düzenlenen iki sözleşme ile iki yerin kiraya verildiği, kira süresinin yer teslim tarihinde başlayacağı, kiralanan taşınmaz üzerindeki dükkanların davalı idareye ait olmayıp davacılar tarafından yapıldığı hususları tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu gibi, taraflar arasında da çekişmesizdir. Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufunda bulunan taşınmazlar 2886 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesi ile 6570 sayılı Yasa kapsamından cıkarıldıgından bu taşınmazların kira sozlesmeleri hakkında 6570 sayılı Yasa hükumlerı uygulanmaz. Bu tür nitelikteki taşınmazların kira sözleşmeleri, 2886 sayılı Yasanın 75. maddesi hükmü uyarınca kira süresinin bitim tarihinde sona erer. Kaldı ki arsa, olarak kiraya verilen taşınmazların üzerine, kiracı tarafından musakkaf nitelikte tesis ve bina yapılması, kiralananın arsa vasfını kaldırmaz ve taşınmaz hakkında 6570 sayılı Yasanın uygulanmasını da gerektirmez. Yargıtay’ın ve dairemizin istikrar bulmuş uygulaması bu yöndedir.

Dava konusu taşınmaz devletin özel mülkü olduğu gibi, arsa olarak davacılara 2886 sayılı Yasaya göre kiraya verilip, üzerindeki tesisler davacılar tarafından yapıldığından taraflar arasındaki kira sözleşmesi hakkında 6570 sayılı Yasa hükümleri uygulanamaz. Kira sözleşmesindeki üc yıllık süre bitmemiş ise de, davacıların kiraları, kendilerine gönderilen ihtara ve verilen sureye rağmen ödemediklerinden, kira sözleşmesine aykırı davrandıklarından, 2886 sayılı Yasanın 62. maddesine göre kira sozlesmelerinin fesih edildigıne, bu nedenle davacıların fuzuli şagil durumuna düştüklerinden kiracılık sıfatlarının kalmadığına dair, davalı idarenin savunmasına ve dosyaya sunulan bu konudaki belgelere, davacılar tarafından karşı çıkılmamış, kirayı süresinde ödediklerini temerrüde düşmediklerini ileri sürmemişler, sadece kira sözleşmesinin 6570 sayılı Yasaya tabi olduğunu ve kira süresinin bitmediğini bildirmişlerdir. Öyle olunca, 2886 sayılı Yasaya göre kiraya verilen taşınmazın kira sözleşmesinin, davacıların sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle idarece 2886 sayılı Yasanın 62. maddesine göre feshedilip, aynı Yasanın 75. maddesine göre işlem yapılması da yasaya uygundur. Davacıların kiracılık sıfatları kalmamıştır. Mahkemece bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına (BOZULMASINA), 28.5.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir