1. Anasayfa
  2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2005/4973 K: 2005/5578 T: 204.05.2005


Yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. 6785 sayılı yasanın 1605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3194 sayılı imar yasasının 18. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür.

Davacı, paydaşı bulunduğu 504 ada 9,10,12,13 ve 506 ada 3,4,5 parsel sayılı taşınmazlara davalıların bina, bahçe ve sınır duvarı inşa etmek suretiyle müdahalede bulunduklarını ileri sürüp, el atmanın önlenmesine ve yapıların yıkımına, bu istem uygun görülmediği takdirde arsa bedellerinin faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalılardan bir kısmı davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davalı Gencu hakkındaki davanın takip edilmemesi sebebiyle açılmamış sayılmasına; diğer davalılar aleyhine açılan davanın ise, tapu kayıtlarında imar uygulaması sırasında yapı malikleri lehine şerh verildiği, imar yasası gereğince yapıların bedellerinin ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği sürece yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski maliklerine kullanma imkanı sağlayacağı, davalıların da davacının hisse devri talebini kabul etmemesi gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir.

Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü : -KARAR-

Dava, çaplı taşınmazlara el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazların kayden, paylı ve müstakil olarak davacıya ait bulunduğu çap kayıtlarının imarla oluştuğu anılan taşınmazlarda davalıların mülkiyete ilişkin hakları olmadığı buna karşın anılan yerlerde davalılara ait yapıların mevcut bulunduğu anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere; Yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz’ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K: nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Nevarki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın 1605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3194 sayılı imar yasasının 18. maddelerinde ozel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parca (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, uzerinde bulundugu yerin malikınden baskasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.

Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır. 298l sayılı yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik 10/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.

Gerçekten bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cuz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli icerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum soz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İste bu nedenle yukarıda değinildigi gibı yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.

Yukarıda açıklandığı üzere, davalıların 3194 Sayılı İmar Yasasının 18. maddesi hükmünden yararlanabilmeleri, imar öncesi şuyulandırmaya tabi tutulan kadastral parsellerde hak sahibi olmaları koşuluna bağlıdır. Oysa mahkemece bu yolda bir araştırma yapılmış değildir.

Hal böyle olunca çekişme konusu taşınmazların oluşturulmasına dayanak teşkil eden kadastral parsel kayıtlarının getirtilmesi bu kayıtlarda davalıların hak sahibi olup olmadıklarının belirlenmesi, haklarının bulunmadığının saptanması halinde el atmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabul edilmesi aksi halde 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesi hükmü gözetilerek yapı bedelleri hak sahiplerine ödenmek suretiyle bir hüküm kurulması gerekirken, eksik soruşturmayla hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK: nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 4.5.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir