1. Anasayfa
  2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 1989/8162 K: 1989/9365 T: 11.9.1989


Doğal servet ve kaynak niteliğindeki ormanların, özel mülkiyet konusu olmasına yasal olanak yoktur. Bu tür yerler hakkında gerçek kişiler adına sicil oluşturulması da taşınmazın özde kamu malı olma niteliğini değiştiremez.

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tescil davası sonucunda, Yerel Mahkemece davacı Hatice’nin davasının kabulüne, karşılık davanın reddine ilişkin verilen karar yasal süresi içerisinde, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava konusu taşınmazın; 1943 yılında, 3116 sayılı yasa uygulaması ile orman tahdit alanı içerisine alındığı ve bir yıl sonra (1944 yılında) bu yerin davacıların satıcılarına (bayilerine) iskan tahsisi yoluyla verildiği ve adlarına tapu kaydı oluşturulduğu dosya içeriğinden ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır.

Hemen belirtmek gerekir ki, önceden Devlet Ormanı olarak belirlenen bir yerin özel mülkiyet konusu yapılmasına olanak yoktur. Nitekim, 2510 sayılı Yasanın 8. Maddesinde de değinilen nitelikteki taşınmaz malların dağıtma tabi tutulamayacağı da hükme bağlanmıştır. Esasen, tabii servet ve kaynak niteliğinde olan ormanlar, özel mülkiyet konusu olamayacaklarından, bu tür yerler hakkında gerçek kişiler adına sicil oluşturulması da taşınmazın özde kamu malı olma niteliğini değiştiremez.

O halde, Devlet Ormanın bir kısmı için oluşturulan davacılara ait tapu kaydı, geçerli mülkiyet belgesi olamaz ve hukuken bir değer taşıyamaz. Her ne kadar; sonradan yürürlüğe giren 3402 sayılı Yasanın 45/3. Maddesinde, orman sınırları içerisinde kalan veya orman dışına çıkarılan alanlardan iskan yoluyla verilen yerlerin “İşlemleri tamamlanmamış olsa dahi.” başka bir şart aranmadan hak sahipleri adına tespit ve tescil olunacağı hükmü getirilmiş ve maddenin bu bölümü Anayasa Mahkemesi’nin 1.6.1998 gün, 31/13 sayılı iptal kararının kalmış ise de; Yüksek Mahkeme, 25 Ağustos 1989 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 14.3.1989 gün ve 35/13 sayılı kararı ile, 3402 sayılı Yasanın 45. Maddesinin üçüncü fıkrasındaki “…İskan suretiyle…” ibaresinde Anayasaya aykırı bularak iptal etmiştir.

Yukarıda açıklanan durumlar karşısında, davacı kişilere ait tapu kaydının kendilerine hak sağlayamayacağı gözönünde tutulmalı ve onların (davacıların) açtığı davanın reddine; davalı Hazine tarafından açılan karşılık davanın ise kabulüne karar verilmelidir.

Davalı ve karşılık davacı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir, kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerden ötürü HUMK: nun 428. Maddesi gereğince (BOZULMASINA), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 11.9.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.