1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 1992/4551 K: 1993/1610 T: 19/04/1993


Hukukilik kazandırılmamış bir fiili paylaşımın kısmi kamulaştırmada gözönünde bulundurulamayacağı.

Dava, sayılı yerde bulunan taşınmazın kısmen kamulaştırılmasına ilişkin belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; 2942 sayılı yasa ile idarelerin kanunlarla yapma yükümlülüğün de bulundukları kamu hizmetlerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları kamulaştırmaya yetkili kılındığı, anılan Yasanın 12.maddesinde ise, kısmen kamulaştırılan paylı mülkiyete konu taşınmaz mal evvelce paydaşlar arasında fiilen bölünerek bir veya birkaç paydaşın tasarruf ve yararlanmasına bırakılmış ve yapılan kısmi kamulaştırma bu yerin tamamını veya bir kısmını kapsıyor ise, bu durumda, kamulaştırmaya ilişkin işlemlerin sadece bu paydaş veya paydaşlar hakkında yürütüleceği kuralına yer verildiği, davaya konu taşınmazın yol yapımı amacıyla kısmen kamulaştırıldığı, söz konusu taşınmaza 34 kişinin müşterek malik olduğu, özel parselasyonu uyarınca malikler tarafından bina yapıldığı, davacı parselinin kamulaştırılan alana rastlamadığının yerinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi ile saptandığı, kamulaştırma işleminin ise müşterek mülkiyetteki pay oranına göre tesis edildiği ve fiili kullanımın gözardı edildiği, bu durumda, fiili durum ve kullanım gözardı edilerek tesis edilen işlemde mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare vekillerince temyiz edilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, sayılı taşınmazın yol yapım amacı ile belediye encümenince alınan dava konusu kararla kısmen kamulaştırıldığı, söz konusu taşınmaza 34 kişinin müşterek malik olduğu, taşınmazın maliklerince kendi aralarında anlaşmak suretiyle paylaşıldığı, ancak bu paylaşımın resmi bir belgeyle hukukilik kazandırılmadığı, idarece yapılan kamulaştırma sırasında da müşterek mülkiyetteki pay oranına göre işlem yapıldığı anlaşılmaktadır.

2942 sayılı Yasanın 7. maddesinin 1.fıkrasında “Kamulaştırmayı yapacak idare, kamulaştırma veya kamulaştırma yolu ile üzerinde irtifak hakkı kurulacak taşınmaz malların veya kaynakların sınırını, yüzölçümünü ve cinsini gösterir ölçekli planını yapar veya yaptırır; kamulaştırılan taşınmaz malın sahiplerini, tapu kaydı yoksa zilyetlerini ve bunların adreslerini, tapu ve nüfus kayıtları üzerinden veya ayrıca haricen yaptıracağı araştırma ile belgelere bağlamak suretiyle tesbit ettirir.” hükmüne yer verildikten sonra aynı Yasanın 12.maddesinin 5.fıkrasında da, “kısmen kamulaştırılan paylı mülkiyete konu taşınmaz mal, evvelce paydaşlar arasında fiilen bölünerek bir veya birkaç paydaşın tasarruf ve yararlanmasına bırakılmış ve yapılan kısmi kamulaştırma bu yerin tamamını veya bir kısmını kapsıyor ise, bu durumda kamulaştırmaya ilişkin işlemler sadece bu paydaş veya paydaşlar hakkında yürütülerek kamulaştırma bedeli payları oranında kendilerine ödenir. Pay veya paydaşların sadece bu kısım için dava hakları vardır. Taşınmaz malın kamulaştırılmayan kısmı üzerinde hakları kalmaz ve adları paydaşlar arasından çıkarılır. Kamulaştırılan bu yerler tapu sicilinde idare adına tescil olunur.” kuralına yer verilmiştir.

Uyuşmazlık konusu olayda, davacı taşınmazın 34 hissedar arasında paylaşıldığını, fiili olarak oluşan parsellerin özel kullanımlarına bırakıldığını ve kullanımında olan bölümün kısmi kamulaştırma alanı dışında kaldığını ileri sürmekte ise de, yukarıda anılan yasa maddesi uyarınca fiili paylaşımdan anlaşılması gereken; müşterek mülkiyete konu taşınmazın hissedarları arasında paylaşılmasından sonra bunun bir parselasyon krokisiyle belgelenmesi ve özel parselasyon planının tapu sicil müdürlüğünce tescil edilmesi veya belediye sınırları içinde ise ilgili belediyesince tasdik edilmesi ya da en azından noter huzurunda taraflarca anlaşmaya bağlanmak suretiyle hukukilik kazandırılmamış bir fiili paylaşımın tarafların kendi aralarında anlaşmaları ile her zaman değişebileceği açıktır.

Öte yandan, kamulaştırma işlemini tesis edecek idarece taşınmaz maliki nin tesbiti ve işlemin tebliği bakımından öncelikle tapu kayıtları yerine tarafların kendi aralarında yaptıkları ve hiç bir resmi niteliği olmayan fiili paylaşımın esas alınmasına olanak bulunmamaktadır.

Bu durumda, kamulaştırılan taşınmazda hisse sahibi durumunda bulunan davacıya tebligat yapılarak hissesi oranında tesis edilen kamulaştırma işlemi yerinde olup, mahkemece verilen iptal kararında hukuki isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle temyize konu Kayseri İdare Mahkemesinin 24.6.1992 günlü, 1992/385 sayılı kararının bozulmasına karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir