1. Anasayfa
  2. Danıştay 10. Dairesi Kararları

Danıştay 10. Dairesi E: 2015/4655 K: 2016/1311


Ecrimisil ödenmek suretiyle Hazineye ait taşınmazı fuzulen işgal eden davacının, taşınmazın bir kamu kurumuna tahsis edilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açtığı davada, sübjektif ehliyet koşulunun gerçekleştiği hakkında.

TÜRK MİLLETİ ADINA, Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü: Dava; Adana İli, Karaisalı ilçesi, Nergizlik Köyü’nde bulunan … parsel sayılı Hazineye ait taşınmazı fuzuli şagil sıfatıyla kullanmakta olan davacı tarafından, anılan taşınmazın Nergizlik Barajı şantiye tesisleri ve göl sahası olarak kullanılmak üzere D.S.İ Genel Müdürlüğü’ne tahsisine yönelik 28.08.2009 tarih ve 107344 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Adana 1. İdare Mahkemesince; davacı tarafından taşınmazın kendisine tahsis edildiği ileri sürülmekte ise de, Hazineye ait taşınmazı kullanmasından ötürü burada sadece fuzuli şagil konumunda olduğu ve bu nedenle de ecrimisil ödediği anlaşıldığından, bu taşınmazın D.S.İ Genel Müdürlüğüne tahsisine yönelik işleme karşı açılan davada sadece fuzuli şagil sıfatına sahip olmakla dava açma ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir. Davacı tarafından, anılan Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesi’nin (a) fıkrasında, idari işlemler hakkında; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar iptal davaları olarak tanımlanmış; idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören kanun koyucu, iptal davaları için “menfaat ihlali”ni, subjektif ehliyet koşulu olarak getirmiştir.

İptal davalarındaki sübjektif ehliyet koşulunun, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılmasına ve sürdürülmesine ilişkin bir sorun olması dolayısıyla, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir. Nitekim; çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda sübjektif ehliyet koşulunun, bu durum dikkate alınarak yorumlanması gerektiğine ilişkin Danıştay kararları yerleşik içtihat niteliği kazanmıştır.

Nitekim menfaat ihlali, hak ihlali kavramından daha geniş kapsamlı olup; maddi veya manevi bir zararı bulunmasa dahi ilgiliye dava açma hakkı tanımaktadır.

İdari dava yolu ile idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının saptanmasına, böylece idarenin hukuka bağlılığının belirlenmesine, sonuçta hukuk devletinin gerçekleştirilmesine olanak sağlandığından, bu tür davalarda menfaat ilişkisinin geniş yorumlanması gerekir. Zira hukuk devleti ilkesinin tüm kurum ve kuralları ile yerleştirilmesi, ülkede yaşayan herkesin menfaatine olduğundan nihai olarak bu yorum kamu yararı amacına hizmet edecektir.

Bu bağlamda, olayda uyuşmazlık konusu taşınmazın maliki her ne kadar davacı değil ise de, davacının anılan taşınmaz üzerinde ecrimisil ödemek suretiyle tarımsal faaliyette bulunduğu dikkate alındığında, taşınmazın bulunduğu bölgede yaşayan bir yöre sakini olmasının yanı sıra fuzuli şagil sıfatıyla taşınmazın zilyedi de olması nedeniyle, söz konusu taşınmazın fiili kullanım durumu dışında başka bir amaçla kullanımını öngören tahsis işlemine karşı dava açmada hukuken kabul edilebilir bir menfaat ilgisinin bulunduğu sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, İdare Mahkemesince, dava konusu işlem nedeniyle davacının menfaatinin etkilendiği gözetilerek, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle, Adana 1. İdare Mahkemesi’nin 26/10/2011 tarih ve E:2011/1174, K:2011/1596 sayılı kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine 14/03/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir