İkinci derece koruma alanı içinde kalan taşınmazlarda, gübre depolanmamak kaydıyla her türlü ziraat yapılabileceğinden, bu alan içinde kalan taşınmaz, 3402 s. Kanun’un 14. maddesindeki diğer şartlar da mevcut ise zilyetlikle kazanılabilir.
Taraflar arasındaki kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen kararın onanmasına ilişkin 19.2.1997 gün 1996/6626 esas, 1997/761 karar sayılı ilamın karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı H… B… tarafından istenilmekle tetkik hakiminin açıklamalı raporu okundu. Açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü:
KARAR: Kadastro sırasında 101 ada 2 parsel sayılı 9584,23 metrekare ve 102 ada 3 parsel sayılı 5312,03 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar davalı olduğundan sözedilerek malik haneleri açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir. Tesbitten önce davacı H… B… tarafından F… G…, N… B…, Hazine ve köy tüzel kişiliği aleyhine açılan ve D… K: .., G… G…, Ç… Ç…, A… A… ve A… B…’nin katıldığı tescil davası görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece davanın reddine, taşınmazların davalı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı H… B… ile katılan D… K: .., G… G…, Ç… Ç…, A… A…’nın temyizi üzerine dairece taşınmazlar ile çevresinin sıcak su kaynaklarının bulunduğu ve koruma alanı sınırları içerisinde kaldığı, tabii servetler ve kaynakların devletin hüküm ve tasarrufu altında olup bu nitelikteki yerlerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile kazanılması olanaksız olduğundan hükmün onanmasına karar verilmiş ise de 102 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tümü ile 101 ada 2 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişinin düzenlediği krokide (B) harfi ile gösterdiği 3100 metrekare bölümünün tarıma elverişli olduğu, üzerinde davacı ve paydaşlarının önceki maliklerle birlikte sürdürdüğü zilyetliğinin iktisaba yeterli bulunduğu, uzman bilirkişi raporuna göre de içerisinde sıcak ve soğuk maden suyunun bulunmadığı belirlenmiştir. 28 Mayıs 1983 tarihli 18060 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “Turizm Yatırım ve İşletmeleri Nitelikleri Yönetmeliği”ne göre hazırlanmış koruma alanları vaziyet planına göre nizalı taşınmazların 2. derece koruma alanı içinde kaldığı da mahkemece saptanmıştır. M.T:A. Genel Müdürlüğünce hazırlanan Hidrojeolojik raporda 2. derece koruma alanı içinde kalan taşınmazlarda gübre depolanmamak kaydıyla her türlü ziraatın yapılabileceğine işaret olunmuştur. 10.6.1926 tarih 927 numaralı Sıcak ve Soğuk Maden Sularının İstismarı ile Kaplıcalar Tesisatı Hakkındaki Kanunun 1 ve müteakip maddeleri ile ek 5. maddesinde belirtilen unsurlar, dava konusu taşınmazlarda sözkonusu değildir. Açıklanan nedenlerle nizalı 102 ada 3 parsel sayılı taşınmaz ile 101 ada 2 parsel sayılı taşınmazın hükmün dayanağı krokide (B) harfi ile gösterilen 3100 metrekare bölümünün 2. derecede koruma alanı içinde kaldığı belirlendiğine göre zilyetlikle iktisabı mümkündür. O halde 3402 sayılı Yasanın 14. maddesindeki koşullarının davacı taraf yararına gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalı, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle hükmün bozulması gerekirken onandığı görüldüğünden bu bölümler yönünden davacının karar düzeltme isteğinin kabulü ile 19.2.1997 gün 1996/6626 esas, 1997/761 karar sayılı onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının belirtilen nedenlerle bozulmasına, 101 ada 2 parsel sayılı taşınmazın haritasında (A) harfi ile gösterilen 5484,23 mekrekarelik bölümü 1. zon sahası içerisinde kaldığından ve zilyetlikle iktisabı mümkün olmadığından davacının bu bölüme yönelik karar düzeltme talebinin (REDDİNE), 13.6.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.