Dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu saptandığına göre, bu yerin orman olarak Hazine adına tescili gerekir. Ancak Hazine adına yapılan bu tescil; özel hukuk anlamında bir tescil olmayıp ormanı devletin özel malı haline getirmeyeceği gibi, bu orman üzerinde özel hukuk hükümlerine göre, hak kazanımına da yasal imkan bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda; gerçek kişilerin davalarının reddi, Hazinenin davasının kabulü yolunda kurulan hükmün Yargıtay’ca incelenmesi R… vekili, N…, Ş… tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki tüm belgeler incelenerek, gereği düşünüldü:
K: 1- İncelenen dosya kapsamına ve özellikle keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmazın uygulanan memleket haritasında ormanlık sahada kaldığı ve eylemli biçimde de orman olduğu saptandığına göre, 6831 sayılı Yasanın 11. maddesi uyarınca orman olduğu saptanan taşınmazın, bu niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, hükmün esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2 – Ancak, 3402 sayılı Yasanın 16/D maddesine göre, ormanlar kamu malıdırlar. Orman olduğu saptanan taşınmazın bu niteliği ile Hazine adına tescili özel hukuk anlamındaki tescil olmayıp, ormanları Devletin özel malı haline getirmez. 3402 sayılı Yasanın 19. maddesi ise; ilerde MK: nun 650 ve 654. maddesi hükümlerinin uygulanması bakımından fiili durumun tesbiti amacıyla yasada yer almıştır ve özel mülkiyet düzenine tabi taşınmazlarda uygulanır. Ormanlar kamu malıdırlar ve özel mülkiyete konu teşkil etmezler. Kamu malı niteliğindeki ormanlar üzerinde özel hukuk hükümlerine göre hak iktisabına yasal olanak bulunmadığından, olayda 3402 sayılı Yasanın 19. maddesinin uygulama yeri yoktur.
3402 sayılı Yasanın 1. maddesi uyarınca kadastro hakimi, doğru sicil oluşturmakla yükümlüdür. Değinilen yönler kamu düzenine ilişkindir. Açıklanan nedenlerle, hüküm fıkrasının 3. bendinde (bilirkişi krokisinde (A) ile gösterilen iki katlı kargir evin R…’ye ait olduğunun, (B) ile gösterilen tek katlı kargir evin N…’ye ait olduğunun, 3402 sayılı Yasanın 19/2. maddesi gereğince kütüğün beyanlar hanesinde muhdesat olarak gösterilmesine) denilmiş olması doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm fıkrasının 3. bendinin kaldırılarak hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün esasına yönelik temyiz itirazlarının (REDDİNE), 2. bentde açıklanan nedenlerle, hüküm fıkrasının 3. bendinde yeralan [bilirkişi krokisinde (A) ile gösterilen iki katlı kargir evin R…’ye ait olduğunun, (B) ile gösterilen tek katlı kargir evin N…’ye ait olduğunun 3402 sayılı Yasanın 19/2. maddesi gereğince kütüğün beyanlar hanesinde muhdesat olarak gösterilmesine] cümlesinin kaldırılarak, düzeltilmesine ve hükmün HUMY.nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle (ONANMASINA), onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine, 21.9.1995 günü oybirliğiyle karar verildi.