1. Anasayfa
  2. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2014/3639 K: 2014/6805 T: 24.06.2014


Orman Yönetimi ile Hazine arasındaki uyuşmazlık, taşınmazın mülkiyetine değil, niteliğine ilişkin olduğundan, taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B maddesi uygulamasında 2/B parseli olarak orman sınırları dışına çıkarılan alanda kalması ve halen de eylemli biçimde orman olması halinde, Orman Yönetimi hu tür yerlerin Hazineden İdari yolla orman olarak tahsisini talep edebileceği.

Davacı Orman Yönetimi, dilekçesinde; B. Köyünde 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi gereğince 2/B alanlarında güncelleme ve teknik mevzuata göre fennî hataların düzeltilmesi yolunda çalışmalar yapıldığı, bu çalışmada XVII numaralı 2/B parseli içinde kalan 170 ada 1 parsel sayılı taşınmazın cinsinin tarla olarak belirlendiği, oysa bu taşınmazın tamamen eylemli orman olduğu iddiası ile düzeltme çalışmasının iptali ile 170 ada 1 parsel sayılı taşınmazın orman niteliğinde Hazine adına tapuya tescilini istemiştir.

Yörede 1993 yılında kesinleşen kadastro çalışmaları sırasında, 170 ada 1 parsel sayılı 5119 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tarla vasfıyla davalı Hazine adına tesbit edilip kesinleşmiştir.

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1979 yılında 6831 sayılı Kanuna göre orman kadastrosu ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde uygulamaları yapılmış, sonuçları 11.06.1980 tarihinde 1 yıl süre ile ilân edilerek 11.06.1981 tarihinde kesinleşmiştir. Daha sonra 1992 yılında 3402 sayılı Kanun 4. maddesine göre yapılan orman sınırlandırması ve 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uygulaması bulunmaktadır.

Davacı Orman Yönetimi, dilekçesinde; Kütahya İli, T. İlçesi, B. Köyü, 170 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 1993 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosunda 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi kapsamında kalması nedeniyle Hazine adına tesbitinin yapılıp kesinleştiğini, taşınmazın halen eylemli orman olduğunu iddia ederek, tapu kaydının iptali, orman niteliğiyle Hazine adına tesciline ve üzerindeki şerhlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiş olup, mahkemece; davacının talebinin çekişmeli taşınmazın davacı idareye tahsisi isteminden ibaret olduğu, davacı idarenin bu taleple davalı idareye başvuru yaptığı, 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinin altıncı fıkrası düzenlenmesi karşısında Orman Yönetiminin talep etmesi halinde cins tashihi ve tahsis işlemlerinin sonuçlandırılacağı, işbu davanın davacı ve davalı kurumlar arasında idarî yoldan başvuru yapılarak halli mümkün bir konuda açıldığı, davacı idarenin yapılan başvuru neticesini beklemeksizin eldeki davayı açtığı, idarî başvuru neticesinde elde edilmesi istenen menfaatin elde edilememesi halinde, dava açmak mümkün iken başvuru neticesini beklemeksizin dava açılmasında hukukî yarar olmadığı gerekçeleriyle dava şartı ve hukukî yarar yokluğundan davanın usûlden reddine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, eylemli orman iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. İncelenen dosya kapsamına göre mahkemece her ne kadar dava şartı ve hukukî yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş ise de mahkemenin bu değerlendirmesi yerinde değildir.

Şöyle ki; 4999 sayılı Kanun ile değiştirilen 6831 sayılı Kanunun 11/6. maddesinde 2/B madde uygulamaları sonucu orman rejimi dışına çıkartılan ancak, fiilen orman olduğu Orman Genel Müdürlüğü tarafından tesbit edilen yerlerin talep üzerine Maliye Bakanlığınca Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilip orman niteliği ile Hazine adına tescili öngörülmüş olup, Orman Yönetimi ile Hazine arasındaki eldeki uyuşmazlık, taşınmazın mülkiyetine değil, niteliğine ilişkin olduğundan, taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasında 2/B parseli olarak orman sınırları dışına çıkarılan alanda kalması ve halen de eylemli biçimde orman olması halinde, Orman Yönetimi bu tür yerlerin Hazineden idarî yolla orman olarak tahsisini talep edebileceği gibi bu talebini dava yolu ile de isteyebilecektir.

Davacı Orman Yönetimi tarafından çekişmeli taşınmazın idarî yolla orman olarak tahsisini ilişkin olarak davalı Hazineye 2010 yılında başvuru yapılmış, talebe ilişkin olarak olumlu ya da olumsuz bir cevap verilmemesi nedeniyle 10.04.2013 günü eldeki dava açılmış, Dairemizin iade kararı sonrasında T. Mal Müdürlüğünün 18.04.2014 tarih ve 548 sayılı cevabî yazısına göre de taşınmazın orman olarak tahsis işlemleri halen gerçekleşmediği bildirilmiştir. İdarî yolla taşınmazın Orman Yönetimine tahsisine ilişkin olarak davalı Hazine tarafından olumlu ya da olumsuz işlem yapılmadığına göre davacı Orman Yönetimi taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasında 2/B parseli olarak orman sınırları dışına çıkarılan alanda kaldığı ve halen de eylemli biçimde orman olduğu iddiasıyla taşınmazın orman olarak tescilini dava yolu ile isteyebilecektir.

Bu durumda; çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasında 2/B parseli olarak orman sınırları dışına çıkarılan alanda kalıp kalmadığı ve fiilen orman niteliğini taşıyıp taşımadığının saptanması gerekmekte olup, mahkemece bu konuda mahallinde keşif yapılmayıp taşınmazın eylemli durumu belirlenmemiştir. Bu nedenle, mahkemece halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasında 2/B parseli olarak orman sınırları dışına çıkarılan alanda kalıp kalmadığı ve fiili durumu, üzerindeki ağaçların yaşları ve cinsleri, toprak yapısı incelenmeli, fiili orman niteliği taşıyıp taşımadığı araştırılarak bilimsel verilere dayalı yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.

Açıklanan hususlar gözetilmeksizin yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan dava şartı ve hukukî yarar yokluğundan davanın usûlden reddi yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.

Ayrıca, dava tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, tapu kaydında gerçek kişi lehine kullanım şerhi bulunduğu anlaşılmakla, davanın şerh malikine de yöneltilip taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulması da yerinde değildir.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir