1. Anasayfa
  2. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 1996/8307 K: 1996/9756 T: 7.11.1996


Belediye ve mücavir alan sınırları dışında kalan taşınmazın arsa olarak sayılabilmesi için ya konutun turistik veya sınai tesis yapılmak amacı ile parsellenip tapuya şerh verilmesi ya da Bakanlar Kurulu Kararı ile sınai veya turistik önemi yahut hızlı şehirleşme faaliyetleri dolayısı ile İmar İskan Bakanlığının önerisi üzerine Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen sınırlar içinde imar planı ile iskan sahası olarak ayrılan yerlerden olması gerekir.

Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin arttırılması ile faiz ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: K: 1- Mahkemece üç kez bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, 1. bilirkişi kurulu raporu taşınmazı tarla olarak değerlendirmiş olmasına karşılık 2 ve 3. bilirkişi kurulları raporlarında taşınmazın imar planı içerisinde olması nedeni ile arsa olarak değerlendirme yapılmıştır. Yargıtaycada benimsenen Bakanlar Kurulunun 28.2.1983 gün 1983/6122 sayılı kararının 1. maddesinin c ve d bentlerinde, belediye ve mücavir alan sınırları dışında kalan taşınmazların ne surette arsa olarak sayılacakları açıklanmıştır.

Bu hükümlere göre (c bendi) taşınmazın konut-turistik veya sınai tesis yapılmak amacı ile parsellenip tapuya bu şekilde şerh verilmesi ya da; (d bendi) Bakanlar Kurulu Kararı ile sınai veya turistik önemi yahut hızlı şehirleşme faaliyetleri dolayısı ile İmar İskan Bakanlığının önerisi üzerine Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen sınırlar içinde imar planı ile iskan sahası olarak ayrılan yerlerden olması gerekir.

Dosyadaki Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünün 28.11.1995 tarihli yazısında Nilüfer Köyü sınırları içerisinde, belediye mücavir alan sınırları dışında olan dava konusu taşınmaz, Valilikçe 1/5000 ölçekli konut alanı içerisinde yer almakta ise de, bunun parsellendiğine ilişkin bir kayıt bulunmadığı gibi bu konuda tapuya da şerh verilmemiş ve Bakanlar Kurulu Kararına dayalı olduğu da açıklanmamıştır.

Yukarıda sözü edildiği gibi belediye ve mücavir alan sınırları dışında olduğu anlaşılan taşınmazın konut yapılmak üzere parsellenip tapuya bu yolda şerh verildiği ya da Bayındırlık ve İskan Bakanlığının önerisi üzerine Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen alanda iskan sahası olarak ayrıldığı hususları araştırılıp ilgili belgeler dosyaya getirildikten sonra ona göre değerlendirme yapılması gerekirken eksik inceleme ile arsa niteliğinde kabulü,

2- Taşınmazın 538 m²’sinden yeraltından boru geçirilmek üzere tesis edilen kalıcı irtifak hakkı, taşınmazın sınırına paralel olarak, taşınmaza asgari düzeyde zarar verecek ve onun kabul edilen arsa olarak kullanımını engellemeyecek biçimde geçirilmiş olduğuna göre benzer kamulaştırma davaları ile ilgili dosyalarda Dairece gözlenmiş olduğu üzere değer kaybının en çok % 2 olması gerekirken ikinci bilirkişi raporunda % 8, üçüncü raporda ise % 4 olarak kabulü ile fazla değere hükmedilmesi,

3- Emsal alınan taşınmazın tapu kaydının getirtilerek raporların denetlenmemiş olması doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 7.11.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir