1. Anasayfa
  2. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 1995/9294 K: 1995/10402 T: 19.10.1995


Bir taşınmazın arsa sayılabilmesi için; 28.3.1983 gün ve 1983/6122 s. Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca, imar planı içerisinde iskan sahası olarak ayrılmış bulunması, imar planı dışında ise belediye ve mücavir alan sınırları içinde kalıp belediye hizmetlerinden yararlanması ve meskun yerler arasında olması gerekir.

Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin artırılması ile faiz ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: K: 1 – Taşınmaz arsa niteliğinde kabul edilerek ona göre değerlendirme yapan bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulmuş ise de; bu konuda herhangi bir inceleme yapılmamış, mücerret bilirkişilerin beyanına itibar edilmiştir.

Yargıtay’ca da benimsenen Bakanlar Kurulunun 28.2.1983 gün ve 1983/6122 sayılı Kararı uyarınca taşınmazın arsa sayılabilmesi için imar planı içerisinde iskan sahası olarak ayrılmış bulunması ve imar planı dışında ise belediye ya da mücavir alan sınırları içinde kalıp belediye hizmetlerinden yararlanması ve meskun yerler arasında olması gerekir.

Bu hususlar, Belediye Başkanlığından sorulup alınacak cevap yazısına göre taşınmazın arsa niteliğinde olup olmadığının belgelendirilmemesi doğru görülmemiştir.

2 – Hükme esas alınan 2. bilirkişi kurulu raporunda emsal taşınmazın değeri değerlendirme tarihi itibarı ile 1.000.000 TL./m2 bulunduktan sonra bu taşınmazın dava konusu taşınmazdan 3 kat değerli olduğuna dair bir saptamaya rağmen dava konusu taşınmaz ile aynı değerde imiş gibi düzenleme ortaklık payı, özel amaçlı satış dikkate alınarak dava konusu taşınmazın %40 az değerli olduğu kabul edilerek 600.000 TL./m2 değere varılmıştır.

Birinci bilirkişi kurulu raporu ise, aynı taşınmazı emsal alarak dava konusu taşınmazın bu emsalin %65’i kadar değerinde olduğu sonucuna varmış ise de, her iki taşınmazın ayırıcı özelliklerinin ne oldukları belirtilmemiş, bunların birbiri ile karşılaştırması yapılmamıştır.

Bu nitelikleri itibarı ile bilirkişi raporları hüküm vermeye yeterli değildir. Mahkemece taşınmazın arsa olup olmadığı konusundaki niteliğinin saptanması bakımından gerekli araştırma yapılarak arsa niteliğinde olduğu saptandığı takdirde raporların da denetlenmesi bakımından somut emsalin, imar parseli olup olmadığı hususu da açıklıkla belirtilecek biçimde tapu kaydı getirtilmeli, her iki bilirkişi kurulundan yukarıdaki esaslar dahilinde usulüne uygun bir karşılaştırmayı içeren ve ayrıca emsalin imar parseli olması halinde bu nitelikte olmayan dava konusu taşınmazın, yüzölçümü ve konumu dikkate alınarak İmar Kanununun 18/2. maddesi hükmü gereği taşınmazın bu suretle bulunacak değerinden düzenleme ortaklık payına tekabül edecek oranda indirimi de içerecek biçimde bilirkişi kurullarından ek raporlar alınmalı ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.

SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK: ‘nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 19.10.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir