2981 sayılı Kanun’un 9/b maddesi uyarınca yapılan arsa tahsis işlemi idari karara dayalı bir tahsis işlemi olmayıp, özel kanundan doğan yetkiler kullanılmak suretiyle gerçekleştirilen bir satış işlemi olduğundan uyuşmazlığın, idari yargı yerinde değil, genel hükümlere göre adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekir.
Tahsisin 400 metrekareyi aşan kısmının imar planına göre başka türlü değerlendirilmesinin mümkün olup olmadığının araştırılarak sonuca göre karar verilmesi gerekir.
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada mahkemece verilen karar, süresinde temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
K: Davaya konu tapu kaydının oluşmasına esas alınan 2981 sayılı Kanunun 3290 sayılı Kanun ile değişik 9/b maddesinde; (…arsa tahsis edilecek kişilere 400 m²’den fazla arazi için tahsis işlemi yapılmaz. Bu gibi fazlalıklar öncelikle ıslah imar planlarına göre değerlendirilir. Islah imar planına göre başka türlü değerlendirilmesi mümkün olmayan fazlalıklar, rayiç değer üzerinden tahsis yapılan gecekondu sahibine devir ve adına tescil edilir…) hükmüne yer verilmiş; anılan maddeye ek fıkra ekleyen 3336 sayılı Kanunun 3. maddesinde ise özetle; (…daha önce bedeli tamamen ödenen arsa veya konutlar, satış ya da devri yapılanlar adına valilik veya belediyelerin talebi üzerine tapuya tescil edilir…)denilmiştir. Ayrıca, gecekondu sahiplerine, anılan idarelerce kamulaştırma yoluyla ve kamulaştırma bedeli üzerinden arsa devri yapılacağı öngörülmüştür.
Hemen belirtilmelidir ki; yukarıda açıklanan kanun hükümleri uyarınca tapuda yapılan işlem, idari karara dayalı bir tahsis işlemi olmayıp, özel kanundan doğan yetkiler kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmiş bir satış işlemidir. Bu durum karşısında uyuşmazlığın, idari yargı yerinde değil, genel hükümlere göre adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekir. Nitekim, Hukuk Genel Kurulu’nun 21.6.1995 tarih, 1995/1-489 esas, 1995/651 sayılı kararında da anılan ilke benimsenmiş, Dairenin yargısal uygulaması da bu yolda kararlılık kazanmıştır.
Hal böyle olunca, 2981 sayılı Kanunun 3290 sayılı Kanunla değişik 9/b maddesinin gözetilmesi, 400 m²’lik tahsis normu dışındaki arsa için yapılan satışın, kanunda deyimini bulan düzenleme ve sınırlandırma kapsamında kalıp kalmadığının değerlendirilmesi, böylece, satışın kanuna uygun düşüp düşmediğinin saptanması, özellikle; “satışa konu fazlalığın imar planına göre başka türlü değerlendirilmesinin mümkün olup olmadığının” uzman bilirkişi ya da bilirkişilerin raporuyla açıklığa kavuşturulması ve varılacak sonuç doğrultusunda bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Davacı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK: nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.1995 tarihinde oybirliği ile karar verildi.