1. Anasayfa
  2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2011/502 K: 2011/625 T: 12.10.2011


Bir taşınmaz malın paydaşları tarafından fiilen bölüşülerek her bir paydaşın yeri ayrılmış ve bu paydaşlar bu yeri kullanmaya başlamış bulundukları halde, idarece asıl taşınmazın kısmen kamulaştırılmasından dolayı, kendilerine yer verilmiş olan paydaşların yerleri kamulaştırılan bölüm kapsamına girmiş ise, bu durumda ne yapılmak gerektiği, 2942 sayılı Kanunda düzenlenmiştir.

Taraflar arasındaki “Kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili ile kamulaştırma sırasında yapılan maddi hatanın giderilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kartal 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 10.06.2009 gün ve 2008/476 E., 2009/278 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 18.02.2010 gün ve 2009/13581 E., 2010/2310 K. sayılı ilamı ile;

(“…Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı idare vekilince temyiz edilmiştir.

Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Kamulaştırılan taşınmaz ile emsallerin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslama yapılarak zeminine, resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı da düşülerek üzerindeki binaya değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;

1-Dava konusu taşınmazın davacı idarece 2.401,32 m2’lik bölümünün kamulaştırıldığı gözetilerek bu miktar üzerinden davalıların paylarına göre zemin bedelinin tesbitinin gerektiği gözetilmeden taşınmazın tamamı üzerinden fazla zemin bedelinin tespiti,

2-Dava konusu taşınmazda kamulaştırılan bölümdeki davac(l)ıların paylarının iptali ile yol durumuna dönüştürüldüğünden TMK’nun 999. maddesi uyarınca terkin kararı verilmesi gerekirken davalıların taşınmazdaki tüm paylarının TMK’nun 999/2 maddesi gereğince tapudan terkinine karar verilmesi, Doğru görülmemiştir…”) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; tapuda hisseli olarak kayıtlı bulunmakla birlikte fiili taksime konu olan dava konusu taşınmaza ilişkin kamulaştırma işleminin, harici taksimle davalılara özgülenen ve fiilen kullanılan kısmın tamamını içine alıp almadığı, bu bağlamda hesaplamanın davalıların fiilen kullandıkları payın tamamı üzerinden mi, yoksa kamulaştırılan kısımdan paylarına tekabül eden miktar üzerinden mi yapılacağı ve tapuda terkin edilecek miktarın ne olduğu noktasındadır.

Öncelikle belirtmelidir ki, bir taşınmaz malın paydaşları tarafından fiilen bölüşülerek her bir paydaşın yeri ayrılmış ve bu paydaşlar bu yeri kullanmaya başlamış bulundukları halde, idarece asıl taşınmazın kısmen kamulaştırılmasından dolayı, kendilerine yer verilmiş olan paydaşların yerleri kamulaştırılan bölüm kapsamına girmiş ise, bu durumda ne yapılmak gerektiği, 2942 sayılı Kanunda düzenlenmiştir.

2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun, konuya ilişkin, fiilen bölüşülen ortak mülkiyet konusu taşınmaz paydaşlarının yerlerinin kısmen kamulaştırılmasına ilişkin esasları düzenleyen 12. maddesinin 7.fıkrasında “Kısmen kamulaştırılan paylı mülkiyete konu taşınmaz mal, evvelce paydaşlar arasında fiilen bölünerek bir veya birkaç paydaşın tasarruf ve yararlanmasına bırakılmış ve yapılan kısmi kamulaştırma bu yerin tamamını veya bir kısmını kapsıyor ise, bu durumda kamulaştırmaya ilişkin işlemler sadece bu paydaş veya paydaşlar hakkında yürütülerek kamulaştırma bedeli payları oranında kendilerine ödenir. Pay veya paydaşların sadece bu kısım için dava hakları vardır. Taşınmaz malın kamulaştırılmayan kısmı üzerinde hakları kalmaz ve adları paydaşlar arasından çıkarılır. Kamulaştırılan bu yerler tapu sicilinde idare adına tescil olunur.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu açık düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, kısmen kamulaştırılan paylı mülkiyete konu taşınmaz, paydaşlar arasında fiilen bölünerek, bir veya birkaç paydaşın tasarruf ve yararlanmasına bırakılmış ise; yapılan kısmi kamulaştırmanın bu yerin tamamını ya da bir kısmını kapsaması halinde, kamulaştırmaya ilişkin işlemler sadece bu paydaş hakkında yürütülerek, fiilen kullandığı yerin kamulaştırma bedeli kendisine ödenir ve taşınmaz malın kamulaştırılmayan kısmı üzerinde hakkı kalmayarak, adı paydaşlar arasından çıkarılır. Paydaşlar arasında yapılan anlaşma ve fiili taksime göre paydaşa payından fazla kısım bırakılmış ve fiilen kullanılıyorsa, bu yerin tamamı kamulaştırma alanında kalıyorsa kamulaştıran kurum adına tescil veya yol olarak terkin edilebilir.

Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25.01.1995 gün ve 1994/5-400 E., 1995/15 K. ile 13.04.2005 gün 2005/5-274 E., 2005/260 K. sayılı ilamlarında da aynı ilkeler vurgulanmıştır.

Somut olaya gelince; Tapu kaydına göre; dava konusu taşınmaz, 6.078 m2 metrekare yüzölçümünde ve tarla niteliğinde olup, 359/6078 hissesi davalılar/birleşen dosya davacılarının murisi Sait İnci adına kayıtlıdır. Taşınmazın 2.401.32 m2’lik bölümü davacı İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kamulaştırılmış; eldeki davada bunun tamamının bedelinin tespiti ve tescili istenmiştir.

Ne var ki, idare davayı sadece paydaşlardan 359/6078 hisse sahibi davalılar murisi Sait İnci’ye yöneltmiş; paydaş Sait İnci mirasçıları da birleşen davadaki taleplerinde fiilen taksim olgusunu ortaya koyarak, taksime göre fiilen kullandıkları hisselerinin tamamının kamulaştırıldığı iddiasıyla bedelin buna göre tespitini istemişlerdir.

Taşınmazın daha önce paydaşları tarafından fiilen taksim edildiği ve her paydaşın kendisine düşen kısmı kullandığı, hem dosya kapsamından hem de daha önce diğer paydaşlar hakkında açılan ve yasal yollardan geçmek suretiyle kesinleşen kamulaştırma bedelinin tespiti davalarından anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan, kamulaştırılan kısımda davalıların murisi tarafından yapılmış beş ve iki katlı iki ayrı binanın bulunduğu, bunların zeminde kapladığı alanın 390,74 m2 olup, davalıların bu miktar üzerinde tasarruf ettikleri de belirgindir.

Dosya kapsamı ile fiili taksime konu ve kullanma şekli itibariyle davalılar murisinin yararlanmasına bırakılan, beş ve iki katlı iki binanın bulunduğu, bu kısmın tamamının, kamulaştırma işlemine konu olduğu sabit olduğuna göre, davalılar murisinin geri kalan kısımda, diğer paydaşların da bu yerde bir hakkı bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca, yerel mahkemece yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkelere uygun biçimde fiilen kullanılan kısım esas alınarak bedel tespitinde ve yine davalılarca kullanılan bu kısmın terkinine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yukarıda açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir