1. Anasayfa
  2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2001/8-964 K: 2001/751 T: 24.10.2001


Dava konusu taşınmaz, 1995 yılında yapılan ve kesinleşen orman tahdidi dışında bırakılmış olmakla orman niteliğini yitirmiş ise de; tahdidin kesinleştiği tarihe kadar orman niteliğini koruduğundan bu tarihe kadar olan zilyetliğe değer verilmesi mümkün değildir.

Taraflar arasındaki “tespit-tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; P. Asliye 1. Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 30.12.1 gün ve 1998/273 E: 1999/401 K: sayılı kararın incelenmesi davalı ve katılan ve tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 29.6.2000 gün 2000/5010-5569 sayılı ilamı ile; (…Davacılar tarafından Hazine ve Orman İdaresi aleyhine açılan davanın kabulüne ilişkin hüküm Hazine ve Orman İdaresinin tenzi üzerine Dairece onanmıştı. orman İdaresi vekili tarafından verilen 5.6.2000 tarihli karar düzeltme dilekçesi ile onama kararının kaldırılarak kabule ilişkin yerel mahkeme hükmünün bozulmasını istemiştir.

Davacılar, tespit dışı bırakılan taşınmazın adlarına tapuya tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Hazine ve Orman İdaresi vekilleri davanın reddine karar verilmesini savunmuşlar, Mahkemece kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle dava kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu parsel 7.10.1967 tarihinde Halil ve müşterekleri adına tarla niteliği ile tespit edilmiş, Hazine ve Orman İdaresinin süresinde tapulama komisyonuna yaptıkları itiraz 20.11.1975 gün ve 334 sayılı karan ile kabul edilerek dava konusu taşınmazın Tapulama Kanununun 2. maddesi kapsamında bulunan yerlerden olması nedeniyle tahdit ve tespit dışı bırakılmasına karar verilir ayrıca komisyona yaptıkları itirazın sonucu beklenilmeden Halil ve müşterekleri aleyhine Polatlı Tapulama Mahkemesine açmış oldukları tapulama tespitine itiraz davası sonunda 31.3.1971 gün 33/277 esas ve karar sayılı hükümle dava konusu taşınmazın 6831 sayılı orman Kanununun 1. maddesi hükmü uyarınca orman sayılan yerlerden olması nedeniyle tespit dışı bırakılmasına karar verilmiş, dosyanın kesinleşmesinden sonra ekleri ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğüne devredilmiştir.

Taşınmazın bulunduğu yerde 6831 sayılı Orman Kanunu hükümleri uyarınca 1995 yılında orman sınırlama çalışmaları yapılmış, dava konusu yer Dedemeşe Devlet Ormanı dışında bırakılmıştır. 1995 yılında yapılan kesinleşmiş orman sınırlama haritası ve tutanaklarına göre dava konusu taşınmaz orman sayılmayan bir yerdir.Ne var ki, yukarıda tarihi ve sayısı yazılı kesinleşen mahkeme hükmü ile dava konusu yer orman olarak tespit dışı bırakılmıştır. Mahkeme kararında da açıkça yazıldığı üzere, o tarihte yürürlükte bulunan Yasa hükümleri göz önünde tutularak Tarım ve Orman Bakanlığına yazılan tezkereye verilen cevapta taşınmazın orman sayılan yerler den olduğu göz önünde tutularak hüküm tesis edilmiştir. Her olay meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan Yasa hükümlerine tabidir. Tapulama tespitinin yapıldığı 1,967 ve bunu izleyen yıllarda tescil konusu taşınmaz orman sayılan bir yer olduğu kesinleşen mahkeme hükmü ile belirlenmiştir. Bu durumda, taşınmazın orman kadastrosu yapıldığı 1995 tarihine kadar orman olarak kabulü gerekir. Ancak, orman sınırlandırmasının yapılmasından sonra orman sınırlama hattının dışında kalan bu yer Yasada belirtilen koşullar altında tasarruf edildiği takdirde kazanılabilir. Orman sınırlandırmasının kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar kazanma süresi geçmemiştir.

Orman sınırlandırmasının geçmesi ile daha önce mahkeme karan ile orman olarak tespit dışı bırakılan böyle bir yerin orman olmadığı sonucu çıkarılamaz. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular ve Yasal düzenlemeler karşısında dava konusu taşınmaz 1995 tarihine kadar orman sayılan bir yerdir. Bu tarihten dava tarihine kadar da kazanma koşulları oluşmamış bulunduğuna göre davanın bu gerekçelerle bozulması gerekirken onanmış olması Yasaya uygun değildir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık tapulama komisyonu kararı ile orman olarak tespit dışı bırakılan taşınmazın zilyetlikle kazanılıp kazanılmayacağına ilişkindir.

Dava konusu taşınmaz 7.10.1967 tarihinde tarla olarak kişiler adına tespit edilmiş, bu tespite karşı Hazine ve Orman İdaresi tarafından tapulama komisyonuna itiraz olunmuştur. Tapulama komisyonunun 20.11.1975 gün ve 234 sayılı kararı ile taşınmazın orman olduğu saptanarak tespit dışı bırakılmasına karar verilmiş, bu karar, aleyhine yasal sürede dava açılmadığından kesinleşmiştir.

Hukuki olayların, oluştuğu tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine göre değerlendirilmesi gerekir. Kadastro tespiti o tarihte yürürlükte bulunan 766 sayılı Tapulama Kanunu hükümlerine göre yapılmıştır. Anılan Kanunun 2. maddesi gereğince orman olduğu belirlenen taşınmazların tespit dışı bırakılması zorunludur.

6831 sayılı Orman Kanunu’nun Muvakkat 1. maddesi uyarınca Orman Bakanlığı’nın düşüncesi sorulmuş, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu bildirilmiş olduğundan ve yasal süre içinde İdari Yargıda dava açılmadığından taşınmazın tespit dışı bırakılmasına karar verilmiştir. 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca “Tabii olarak yetişen veya emekle yetiştirilen ağaç ve ağaçcık toplulukları yerleriyle birlikte orman sayılır.” Orman kavramına “yerleri” de dahildir. Taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün kaldırılmış olması sonuca etkili bulunmamaktadır. Taşınmazın niteliğinin orman olduğu kesinleşen tapulama komisyonu karan ile sabittir. Dava konusu taşınmaz, 1995 yılında yapılan ve kesinleşen orman tahdidi dışında bırakılmış olmakla orman niteliğini yitirmiş ise de; tahdidin kesinleştiği tarihe kadar orman niteliğini koruduğundan bu tarihe kadar olan zilyetliğe değer verilmesi mümkün değildir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 18/2. maddesi gereğince ormanlar zilyetlikle kazanılamaz. Orman tahdit tarihinden dava tarihine kadar kazandırıcı zamanaşımı için öngörülen 20 yıllık süre geçmemiştir. O halde davanın reddedilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğundan direnme kararının bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Katılan-davalı Orman Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK: ‘nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.10.2001 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir