1. Anasayfa
  2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1999/592 K: 1999/786 T: 06.10.1999


Kazandırıcı zamanaşımı zilyedliğine dayalı tescil isteminin aynı zamanda imar ve ihya nedeniyle tescil talebi de içerir. Çekişmeli taşınmazın imar ihya yoluyla elde edinilen bir yer olduğunun belirlenmesi halinde dahi 3402 sayılı Kanunun 17/2 maddesinde öngörüldüğü üzere imar planı dışında olması gerekir. Somut olayda; çekişmeli taşınmaz imar planı içinde olduğu açıktır. O nedenle anılan yasa karşısında imar ihya koşullarının oluşmadığının kabulü gerekir.

Taraflar arasındaki “tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Silifke Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 2.12.1997 gün ve 1996/739-1997/770 sayılı kararın incelenmesi Davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 22.10.1998 gün ve 1998/7587-10697 sayılı ilamı ile; (… Davacı tarafından Hazine ve Taşucu Belediye Başkanlığı aleyhine açılan tevzih davasının kabulüne ilişkin hüküm Hazinenin temyizi üzerine dairece onanmıştı. Hazine vekili tarafından verilen 11.8.1998 günlü karar düzeltme dilekçesi ile onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün bozulması istenmiştir.

Davacı, genel kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan taşınmazın kazanmayı sağlayan zilyedliğe dayanarak adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Bir yerin MK. nun 639/1. maddesi hükmü uyarınca zilyedlik yoluyla kazanılabilmesi için bu maddede belirtilen koşulları oluşmuş olması gerekir. Yasada belirtilen diğer koşulların yanında taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyedlik yolu ile edinilecek özel mülkiyet yerlerinden olması gerekir. Dava konusu taşınmazın kayalık bir yer olduğu, davacının bu yeri imar ve ihya ederek kısmen sebze ve meyve bahçesi ve kısmen de üzerine bina yapmak suretiyle tasarrufta bulunduğu yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından ifade edilmiş, ziraatçı bilirkişi Şengül Coşkun tarafından düzenlenen 6.6.1997 günlü raporda dışarıdan toprak taşınmak suretiyle taşınmazın ihya edildiğini, zeminin kayalık olduğunu açıklamıştır. Az önce açıklandığı üzere davacı imar ve ihya sebebine dayanmamıştır. Davacı böyle bir sebebe dayanmış olsa dahi zemini kayalık olan bir yerin üzerine dışarıdan toprak taşımak suretiyle tarım arazisi haline getirilmesi 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi karşısında ihya sayılmaz. Kayalık olan bir yerin gerek imar ve ihya yoluyla gerekse kazandırıcı zamanaşımı ve zilyedlik yolu ile edinilmesi mümkün olmaz. Mahkemece kayalık olan bir yerin üzerine toprak taşınmak suretiyle ihya edildiği görüşünden hareketle davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir….) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliğine dayalı tescil istemine ilişkindir. Kazandırıcı zamanaşımı zilyedliğine dayalı tescil isteminin aynı zamanda imar ve ihya nedeniyle tescil talebi de içerdiği, Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış içtihatlarında benimsenmiş bulunmaktadır. (12.3.1997 gün 1996/8-813 E. 1997/184 K., 4.6.1997 gün 1997/8-218 E., 484 K. 26.5.1999 gün ve 1999/8-318 E. 466 K.)

Yerel mahkeme, genel kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan taşınmazın kazanmayı sağlayan zilyedlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu…gerekçesiyle davacı adına tapuya tesciline karar vermiştir. Bu karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş ve Özel Dairenin yukarıya metni aynen alınan ilamıyla bozulmuştur. Ancak, mahkeme eski kararda direnmiştir.

Çekişmeli taşınmazın imar ihya yoluyla elde edinilen bir yer olduğunun belirlenmesi halinde dahi 3402 sayılı Kanunun 17/2 maddesinde öngörüldüğü üzere imar planı dışında olması gerekir.

Somut olayda; çekişmeli taşınmaz imar planı içinde olduğu açıktır. O nedenle anılan yasa karşısında imar ihya koşullarının oluşmadığının kabulü gerekir. Bu nedenle Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 6.10.1999 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir