1. Anasayfa
  2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2003/2218 K: 2003/2659 T: 29.9.2003


Dava konusu taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden kanunları uyarınca devlete kalan yerlerden olduğunun kabulü gerekir; bu gibi taşınmazlar üzerinde zilyetlik süresi neye ulaşırsa ulaşsın hukukça değer taşımayacağından kanunlar uyarınca kaçak ve yitik kişilerden hazineye kalan taşınmazlar zilyetlik yolu ile kazanılamaz.

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü:

Kadastro sırasında 298 parsel sayılı 249600 m2 yüzölçümündeki taşınmaz 299 parsele uygulanan tapu ve vergi kaydının güneyinde mera okuduğundan, zeminde de güneyde mera parseli bulunduğundan söz edilerek hazine adına tespit edilmiştir. İtirazı komisyonca reddedilen Bişar tapu kaydına, vergi kaydına, zilyetliğe dayanarak dava açmıştır. Mahkemece önceki günlü “tapu kayıt malikleri ile davacı arasında akdi ve ırsi ilişkinin kurulması, tapu kaydının uygulanması, taşınmazın mera olup olmadığının belirlenmesi, tapu kayıt miktar fazlası üzerinde zilyetlikle edinme koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi “gereğine değinen bozma ilamına uyulduktan sonra tapulama müdürlüğüne geri gönderilmiş, komisyonca itirazın reddedilmesi üzerine Bişar aynı nedenlerle yeniden dava açmıştır. Yargılama sırasında Zübeyir, Baran, Latif ve Mevali kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davaya katılmışlardır. Mahkemece tapu kayıt maliklerinin mirascıları davacı olarak karar başlığında gösterilerek davacı Bişar, Zübeyir, Latif in davalarının kısmen kabulüne, katılan Mevali ve Baran davalarının reddine, 298 parsel sayılı taşınmazın tesbitinin iptali ile fenbilirkişi Adnan ın ifrazlı krokisinde A harfiyle gösterilen 48663 m2’lik kısmının Mirza oğlu Serhenk mirascıları adına, B harfiyle gösterilen 44500 m2’lik kısmının Mehmet oğlu Bişar mirascıları, C harfiyle gösterilen 60062 m2’lik kısmının Halef mirascıları, D harfiyle gösterilen 57750 m2’lik kısmının Teymur mirascıları, F harfiyle gösterilen 16875 m2’lik kısmının Latif ve Zübeyir, E harfiyle gösterilen 21750 m2’lik kısmının Mirza çocukları Mehmet, Teymur, Halef ve Serhenk mirascıları adlarına payları oranında tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm davalı hazine tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece teknik bilirkişi Adnan tarafından düzenlenen 22.11.1999 havale tarihli rapor ve eki krokisinde B harfi ilegösterihle8n 44500 m2’lik bölümün davacı Bişar mirasçıları adına E ve F harfleri ile gösterilen 21750 ve 16875 m2’lik bölümler üzerinde de zilyetlik koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle şe harfi ile gösterilen bölümde davacı Bişar’a da pay verilmek suretiyle davaya katılanlar Latif Aydın ve Zübeyir adına aynı krokide A, C ve D harfleri ile gösterilen bölümlerin de davada taraf olmayan kişiler yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen koşulların gerçekleştiği gerekçe gösterilmek suretiyle hüküm kurulmuştur. Ne var ki davacı Bişar ın dayandığı Mart 1326 tarih ve 18 numaralı tapu kaydı niza dışı 299 sayılı parsele yüzölçümüne revizyon görmüştür. Anılan tapu kaydı dava konusu298 parsel sayılı taşınmazı güney yönde Markara olarak sınır göstermektedir.

Aynı parsele revizyon gören 1937 yazım tarihli ve 150 tahrir numaralı vergi kaydı da güney yönde dava konusu taşınmazı mera parseli olarak sınır göstermektedir. Krokisinde görüleceği gibi dava konusu 298 parsel sayılı taşınmazın güney ve doğu yönü 415 parsel sayılı mera parseli ile çevrili bulunmaktadır. Dinlenen yerel bilirkişi dava konusu taşınmazın öncesinin Markaraoğlu tarafından kullanıldığını bildiğini, bu kişinin kaçak ve yitik kişi olduğunu haber vermiş bulunmasına göre yerel bilirkişinin bu sözleri resmi kayıt olan ve mülkiyet belgesi bulunan davacı tarafın dayandığı tapu kaydı ile doğrulanmıştır. Davacı taraf her ne kadar aynı tarih ve 19 numaralı tapu kaydına da dayanmakta ise bu kayıt dahi dava konusu taşınmaza ait olmayıp güney yönünde 18 numaralı tapu kaydında belirtildiği gibi Markara yeri olarak sınır göstermektedir.

Hal böyle olunca dava konusu taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden kanunları uyarınca devlete kalan yerlerden olduğunun kabulü gerekir. Bu gibi taşınmazlar üzerinde zilyetlik süresi neye ulaşırsa ulaşsın hukukça değer taşımaz. Diğer bir anlatımla kanunları uyarınca kaçak ve yitik kişilerden hazineye kalan taşınmazlar zilyetlik yolu ile kazanılamaz.

Sonuç: Mahkemece davanın reddine, dava konusu taşınmazın tespit gibi hazine adına tesciline karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi kabule göre de davada taraf olmayan kişiler adına da tescil kararı verilmesi dahi isabetsiz, hazinenin bu nedenlerle yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 29.9.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir