Arsa payları bağımsız bölümlerin değerleri ile orantılı olarak tahsis edilmediği hallerde bağımsız bölüm maliklerinden her biri arsa paylarının yeniden düzenlenmesi için mahkemeye başvura-bilirse de mahkemece bu konuda arsa payının tahsisi tarihinde bağımsız bölümlerin değeri ile orantılı olarak yapılıp yapılmadığı incelenmelidir.
Dava dilekçesinde arsa payının düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı (A) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kat Mülkiyeti Kanununun 3. maddesi hükmüne göre arsa paylarını bağımsız bölümlerin değerleri ile oranlı olarak tahsis edilmediği hallerde bağımsız bölüm maliklerinden herbiri arsa paylarını yeniden düzenlenmesi için mahkemeye başvurabilirse de, bu konuda mahkemece yapılacak tahkikat, kat irtifakı veya kat mülkiyetinin tesisi suretiyle arsa paylarının tahsisi tarihinde bu tahsisin bağımsız bölümlerin değerleri ile oranlı yapılıp yapılmadığına, yapılmamışsa değerine katkıda bulunan hangi unsurların eksik veya fazla değerlendirildiğine ilişkin olmalıdır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda bağımsız bölümlerin fiilen kullanımda bulunan boş alanın belirlendiği anlaşılmaktadır. Kat mülkiyeti ve kat irtifakı rejiminde binadan arta kalan arsa tüm bağımsız bölümlerin ortak yeri olduğu cihetle, fiilen kullanım sebebiyle bağımsız bölümün değerine katkısı hesaplanabilmesi için bu yerlerin en azından vaziyet planı ile bağımsız bölümlere tahsis edilmiş olmasının saptanması gerekir. Mahkemece bu yönde bir tahkikat yapılmamış, varsa yerleşim planı tapudan getirilmemiş, bilirkişilerinin kullandıkları arsanın büyüklüğüne göre fark ve şerefiye parası ödediklerine dair beyanlarına dayanılarak hüküm kurulmuştur.
Yukarıda sözü edilen bilgi ve belgeler getirtilip dosyaya konulduktan sonra bağımsız bölümlerin, bağımsız bölüm kavramı ile ifade edilen yapı alanı, konumu ve biçimi ile değer farklılıkları arz edip etmedikleri saptanmalı ve ondan sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (06.02.1996) gününde oybirliğiyle karar verildi.