1. Anasayfa
  2. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 2002/2703 K: 2002/2591 T.15.4.2002


Gayrimenkulün bir kısmının mera vasfıyla sınırlandırılması ve özel siciline kaydedilmesi yolunda verilen karar hakkında davalılarca temyiz yoluna gidilmediğine göre anılan kısımla alakalı hüküm davalılar bakımından kesinleşmiştir.

Hükmüne uyulan Yargıtay bozma kararında özetle; davalı tarafın dayandığı tespite esas alınan tapu kaydının yüzölçümü “zira” nın metrik sisteme göre karşılığının ne olduğunun Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nden ve mahalli idarelerden sorularak saptanıp, tapu kaydının kapsamının belirlenmesi gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra davanın reddine, taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş hüküm davacı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.Dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Dosya içeriğine, mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, 15.10.1995 kaydiye tarihli raporlu krokide taşınmazın (A) harfiyle gösterilen kısmı dışında kalan 21.000 m2 lik bölümünün tespite esas alınan tapu kaydı kapsamı olduğunun keşif, uygulama, yerel bilirkişi sözleri ve teknik bilirkişinin raporlu krokileriyle saptanmış olmasına göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.Bu nedenle temyiz itirazlarının REDDİNE,

Ancak, 20.10.1995 gün 1986/34-1995/97 sayılı önceki hükümle taşınmazın krokide (A) harfiyle gösterilen 21300 m2 lik kısmının mera niteliğiyle sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilmiş olup karar aleyhine davalılar tarafından temyiz yoluna gidilmemiştir. Hal böyle olunca bu bölümle ilgili hükmün davalılar yönünden kesinleştiğinin kabulü zorunludur. Bu durumda mahkemece önceden olduğu gibi taşınmazın (A) ile işaretli 21300 m2 lik bölümünün 3402 sayılı Kadastro Yasasının 16/B maddesi uyarınca mera niteliğiyle sınırlandırılıp özel siciline yazılmasına geri kalan 21000 m2 lik bölümünün payları oranında davalılar adına tesciline karar vermek gerekirken usuli kazanılmış hakkın ortadan kaldırılması sonucunu doğurur biçimde yazılı olduğu üzere taşınmazın tümünün davalı adına tesciline karar verilmiş olması doğru değildir.

Sonuç: Davacı Hazinenin temyiz itirazları bu nedenle yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA 15.4.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.