1. Anasayfa
  2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2011/5740 K: 2011/7114


Yargılama sırasında uygun geçit yeri olarak dava açılanlar dışında yeni bir taşınmaz belirlenmesi halinde, bu yeni taşınmaz maliki ya da malikleri hakkında ya usulünce dava açılıp eldeki dava ile birleştirilmeli ya da usul ekonomisi açısından harcı da verilmek suretiyle davaya dahil edilmeleri sağlanmalıdır.

Davacı tarafından, davalılar aleyhine 17.12.2008 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.02.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir. Davalılar, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, 4103 sayılı parsel yararına, 4124, 4122, 4106, 4105 ve 4104 sayılı parseller üzerinden, 4118 sayılı parsel yararına 4121, 4120 ve 4109 sayılı parseller üzerinden geçit hakkı tesis edilmiştir. Hükmü, bir kısım davalılar temyiz etimştir.

Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir. Davacının maliki olduğu 4103 VE 4118 sayılı parselin mutlak geçit ihtiyacı içerisinde olduğu dosya kapsamıyla sabittir.

Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.

Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Denilebilir ki geçit kurulmasına ilişkin davalarda, ihtiyaç sahibi parsel malikinin dava konusu üzerinde tam bir tasarruf yetkisi bulunmamaktadır.

Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.

Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.

Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.

Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu siciline kaydı da gereklidir. Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.

Somut olaya gelince; Yukarıda belirtildiği üzere davacıya ait 4118 ve 4103 parsel sayılı taşınmazlar mutlak geçit ihtiyacındadır. Ancak, dava bidayette 4119,4120,4121,4122,4124 parsel sayılı taşınmaz malikleri aleyhine açılmış ve geçit tesisi istenmiştir. Aleyhlerine geçit kurulan 4106, 4105 ve 4104 parsel malikleri davaya harçsız dilekçe ile dahil edilmiş ve aynı zamanda 4124 sayılı parselin paydaşı … kızı … davada taraf olmadığı halde aleyhine hüküm kurulmuştur.

Yargılama sırasında uygun geçit yeri olarak dava açılanlar dışında yeni bir taşınmaz belirlenmesi halinde, bu yeni taşınmaz maliki ya da malikleri hakkında ya usulünce dava açılıp eldeki dava ile birleştirilmeli ya da usul ekonomisi açısından harcı da verilmek suretiyle davaya dahil edilmeleri sağlanmalıdır.

Eldeki davada 4106, 4105 ve 4104 ve 4124 parsel sayılı taşınmazın paydaşı … hakkında bu kural çerçevesinde işlem yapılmadığı ve bu parsel malikleri hakkında usulünce açılmış bir dava olmadığı halde işin esasına girilerek istemin hüküm altına alınması doğru değildir.

Geçit hakkı kurulurken, yukarıda değinilen aleyhine geçit hakkı kurulan taşınmazın kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmaması ilkesine aykırı hareket edilmiştir. Dosya arasındaki hükme esas alınan rapor ve ekindeki krokiden, üzerinden geçit hakkı kurulan 4124 parsel sayılı taşınmazın bölünmek suretiyle kullanım bütünlüğünün ve şeklinin bozulduğu sabittir. Üzerinden geçit hakkı kurulacak taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğü bozulmadan geçit kurulmalıdır.

Zorunlu geçit hakkının yukarıda açıklandığı gibi genel yola kadar kesintisiz kurulması şart olup dosya içinde hükme easas alınan kroki incelendiğinde 4118 sayılı parsel yönünden kesintisizlik ilkesine aykırı hareket edildiği, kurulan geçitin 4118 parsel sayılı taşınmazın batısında kalan kadastrol yola kadar ulaşmadığı anlaşılmaktadır.

Yararına geçit kurulması talep edilen 4118 parsel sayılı taşınmazın batı sınırında yüzölçümü daha büyük olan 4122 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu paftasından anlaşılmaktadır. Yüzölçümü daha büyük olan 4122 parsel sayılı taşınmazın güney ve güney doğu sınırı boyunca geçit tesisi edilmesi gerekirken yüzölçümü küçük olan 4119, 4120 ve 4121 parsel sayılı taşınmazlardan geçit tesisi de doğru değildir.

Bu durumda mahkemece; gerekirse mahallinde yeniden keşif yapılarak yararına geçit kurulması istenen taşınmazın sınırında bulunan 4122 sayılı parsel üzerinden geçit kurulmasının mümkün olup olmadığı konusunda bilirkişilerden ek rapor alınmalı, yukarıdaki ilkelere göre tüm alternatifler değerlendirilerek en uygun seçenekten genel yola kesintisiz ulaşımı sağlanabilecek şekilde geçit kurulmalıdır.

Eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 02.06.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir