1. Anasayfa
  2. Danıştay 1. Dairesi Kararları

Danıştay 1. Dairesi E: 2003/179 K: 2004/9 T: 29.01.2004


Harman yerlerinin tahsis amaçlarının değiştirilip değiştirilemeyeceği, değiştirilmesi mümkün ise yetkili idarenin hangisi olduğu hususlarında düşülen duraksamanın giderilmesi

Harman yerlerinin tahsis amaçlarının değiştirilip değiştirilemeyeceği, değiştirilmesi mümkün ise yetkili idarenin hangisi olduğu hususlarında düşülen duraksamanın giderilmesine ilişkin Başbakanlığın 9.12.2003 günlü, Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü 5420 sayılı yazısına ekli Maliye Bakanlığı … Genel Müdürlüğünün 30.10.2003 günlü ve 38375 sayılı yazısında aynen;

“Çeşitli Valiliklerden Bakanlığımıza gelen yazılarda; harman yeri, panayır yeri, baltalık vb. vasıflı, 4342 sayılı Mera Kanununda ismi zikredilmeyen orta malı taşınmazlardan ihtiyaç fazlası olanlar ile fiilen vasfını kaybetmiş durumdakilerin cinsinin tashih edilerek Hazine adına tescili için ne yolda işlem yapılacağının bildirilmesi talep edilmektedir.

Bilindiği üzere; Harman yerleri, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesine göre; kamunun yararlanmasına tahsis olunan veya kamunun kadimden beri yararlandığı mera, yaylak, kışlak, otlak ve benzeri orta malları yerlerden olup, anılan Kanun ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 999”uncu maddesi hükmü gereğince bu yerler, tescile tabi olmadığı gibi özel mülkiyete de konu olmazlar. Kadastro işlemleri sonucunda yüzölçümü saptanan, parsel numarası verilen, diğer bir deyişle geometrik durumu belirlenen ve bunlar için düzenlenen özel sicile yazılmakla yetinilen harman yerlerinin bu yazım işlemi, tescil işlemi anlamında olmadığı gibi herhangi bir şekilde tapu siciline tescil edilmiş olmaları da, bu taşınmaz malların mevcut vasıflarını değiştirmez ve kullanma amacını ortadan kaldırmaz.

25.02.1998 tarih ve 4342 sayılı Mera Kanununun yürürlüğe girmesinden önce 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesinde sayılan mera, yaylak, otlak, kışlak ve benzeri orta mallarının tahsis amaçlan, 3194 sayılı İmar Kanununun ll”inci maddesi ile 3202 sayılı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 9”uncu maddesinin (d) bendine göre değiştirilmekteydi, ancak;

– 3194 sayılı Kanunun ll”inci maddesinin son fıkrası, 4342 sayılı Mera Kanununun 35”inci maddesi ile değiştirilmiş ve iade metninden “meralar” ifadesi çıkarılmıştır.

– 4342 sayılı Mera Kanununun 36”ıncı maddesinin 4”üncü fıkrası ile de, 3202 sayılı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 9”uncu maddesinin (d) bendi yürürlükten kaldırılmıştır.

Bakanlığımız Baş hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğünün bu konudaki görüşü özetle şöyledir.

“4342 sayılı Mera Kanununun 1. maddesi ile “harman ve panayır yerleri, baltalıklar” gibi orta malı taşınmaz malların Kanun kapsamı dışında bırakıldığı ve kapsam dışında bırakılan orta malı taşınmaz mallar üzerinde tasarrufta bulunmaları için Tarım ve Köyişleri Bakanlığına yetki ve görev verilmediğinden anılan Kanun hükümlerinin harman yerleri gibi Mera Kanunu kapsamına dahil olmayan taşınmaz mallar hakkında uygulanamayacağı ve buna bağlı olarak bu tür taşınmazların Mera Kanununun 14. maddesinde belirlenen koşulların oluştuğundan bahisle tahsis amacının değiştirilerek Hazine adına tescilinin mümkün olmadığı, ancak, 4342 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Arazi ve İskan Dairesi Başkanlığına 3202 sayılı Kanunun 9/b maddesi ile verilen, “Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan veya özel mülkiyetinde bulunup da kamu hizmetlerinde kullanılmayan, orta malı olup ihtiyaç fazlası olarak tespit edilen, … ve arsaları Hazine adına tescil ettirmek…” görevinin, Mera Kanununun yürürlüğe girmesiyle birlikte “yalnızca 4342 sayılı Kanun kapsamına girmeyen orta malı taşınmaz mallardan ihtiyaç fazlası olarak tespit edilenleri Hazine adına tescil ettirmek” yönünden devam ettiği, buna karşılık 4342 sayılı Kanun kapsamına girmeyen orta malı taşınmaz mallar için dahi olsa tarım arazilerini bu amaçlara tahsis etme, tahsisli olanların tahsis amacını değiştirme görevlerinin sona erdiği,

Buna bağlı olarak Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Arazi ve İskan Dairesi Başkanlığının, eskiden olduğu gibi 4342 sayılı Kanun kapsamına girmeyen harman yeri gibi orta malı taşınmazlardan ihtiyaç fazlası olarak tespit edilenleri Hazine adına tescil ettirmesinin mümkün olduğu” şeklindedir.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü) konu hakkındaki görüşü; “Orta malı taşınmaz mallardan olan harman yerlerinin her ne kadar 4342 sayılı Mera Kanununda isimleri yer almadığı ifade edilmiş olsa bile, bu yerlere ilişkin yapılacak işlemlerin Mera Kanunu ve bu Kanuna dayalı çıkarılan Yönetmelik hükümlerine göre yapılabileceğinden harman yeri vb. yerlerin Hazine adına tesciline ilişkin Genel Müdürlüklerince bir işlem yapılması veya görüş verilmesinin mümkün olmadığı” yönündedir.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığının (Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü) konuya ilişkin görüşünde; “Harman yerleri ile ilgili olarak herhangi bir talep olduğu takdirde söz konusu araziler 4342 Sayılı Mera Kanunu”nun 5. Maddesinin (b) bendi hükümleri uyarınca, Mera Komisyonları tarafından yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde, mera olabilecek nitelikteki arazilerden olduğu anlaşıldığı takdirde özel sicile mera olarak kaydedilmektedir. Tahsis amacı değişikliği talebi bu aşamadan sonra Mera Kanunu”nun 14. maddesi kapsamında değerlendirilmektedir.

Söz konusu araziler, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde mera olabilecek vasfı taşımayan arazilerden ise, tahsis amacı değişikliği talep eden kuruma, Bakanlıklarınca yapılabilecek herhangi bir işlem olmadığının bildirildiği” belirtilmektedir.

4342 sayılı Kanunun 5/b maddesi uyarınca harman yerlerinin mera vasfıyla özel sicile kaydı ancak mera olabileceği anlaşılan ve üzerinde yapılanma bulunmayan taşınmazlar için söz konusu olacağından soruna çözüm olmayacağı düşünülmektedir.

Bakanlığımızca yapılan değerlendirmede; 4342 sayılı Mera Kanununun 2”nci maddesinde “mera, yaylak, kışlak alanları ile umuma ait çayır ve otlak alanlarını kapsar” hükmü yer almakta ise de, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesinde yer alan “benzeri orta mallan” ibaresinden harman yerinin de, kamunun ortak kullanımında olduğu belirtildiğinden, tahsis amacının 4342 sayılı Mera Kanunu uyarınca değiştirilebileceği düşünülmektedir. 4342 sayılı Mera Kanununda ismi geçmeyen orta malı taşınmazlardan, ihtiyaç fazlası olanlar ile fiilen vasıflarını yitirmiş durumdaki taşınmazların vasfının değiştirilerek Hazine adına tescili konusunun, yapılacak yasal düzenleme ile söz konusu taşınmazların 4342 sayılı Mera Kanunu kapsamına alınması, vasıf değişikliklerinin de anılan Kanunun 14. maddesine göre yapılması suretiyle çözülebileceği düşünülmekte olup, bu yönde yasal düzenleme yapılana kadar belirtilen taşınmazların vasıflarının değiştirilmesi konusunda hangi idarenin yetkili olduğunun açıklığa kavuşturulmasında yarar görülmektedir.

Bu nedenle; 3194 sayılı Kanunun ll”inci maddesinin son fıkrasının 4342 sayılı Mera Kanununun, 35”inci maddesi ile değiştirilmesi ve 3202 sayılı …… Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 9”uncu maddesinin (d) bendinin, Mera Kanununun 36”ıncı maddesinin 4”üncü fıkrası ile kaldırılması sonucu ortaya çıkan hukuki boşluğun giderilmesi ve bundan sonraki uygulamalara yön verilebilmesi amacıyla, 2577 sayılı Danıştay Kanununun 23. maddesinin (e) ve 42. maddesinin (f) bendleri gereğince konu hakkındaki istişari görüşleri alınmak üzere yazımızın Danıştay Başkanlığına havalesini arz ederim.” denilmektedir.

Dairemizce yapılan çağrı üzerine gelen Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü Milli Emlak Uzmanı …, Devlet Malları Uzman Yardımcısı …, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Hukuk Müşaviri …, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Arazi ve İskan Dairesi Başkanlığı … Müdürü …, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Hukuk Müşavirleri …, … ve … ve … Dairesi Başkanı …”in sözlü açıklamaları dinlendikten sonra konu incelenerek,

Gereği Görüşülüp Düşünüldü: Harman yerlerinin tahsis amaçlarının değiştirilip değiştirilemeyeceği, değiştirilmesi mümkün ise yetkili idarenin hangisi olduğu hususlarında düşülen duraksamanın giderilmesi istenilmektedir.

7 Ramazan 1274 tarihli Kanunname-i Arazinin 96 ncı maddesinde “Bir karyenin umumen ahali-yi müçtemiasına mine”l kadim terk ve tahsis kılınan harman yeri alınıp satılmaz ve sökülüp ziraat ve hıraset olunmaz. Ve üzerine bir guna ebniye ihdas ve inşasına, ruhsat verilmez. Ve müstakillen veya müştereken tapu senediyle tasarruf kılınmaz. Tasarruf eden olur ise ahali men eder. Ve bu makule harman yerine diğer karye ahalisi mazruatını nakil ederek dökemez.” denilmek suretiyle harman yerlerinin düzenlendiği, bu hüküm gereğince bir yerin kamu malı niteliğinde harman yeri sayılabilmesi için kamuya bu amaçla tahsis edilmiş olması veya ahalinin kadimden beri bu amaçla kullanması gerektiği, aynı köye mensup kimselerin harman döktükleri yerlerin köyün orta malı olduğu, harman yerlerinin alınıp satılamayacağı, tarım yapılamayacağı, üzerine hiçbir şekilde bina inşa edilemeyeceği, ağaç dikilemeyeceği, zilyetlik yoluyla iktisap edilemeyeceği, müştereken veya müstakilen tapu senediyle tasarruf edilemeyeceği, böyle bir tasarruf vaki olduğunda hak sahibi ahali tarafından men edileceği, harman yerlerini hak sahibi olmayan köy veya köyler halkının kullanamayacağı anlaşılmaktadır.

3402 sayılı Kadastro Kanununun Kamu Malları başlığını taşıyan 16 ncı maddesinin (B) bendinde “Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz inallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır.

Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler. Yol, meydan köprü gibi orta mallar ise haritasında gösterilmekle yetinilir.” hükmüne yer verilerek, harman yerlerinin orta malı taşınmaz mallar kapsamında olduğu, tapu siciline tescil edilemeyeceği, ancak yüzölçümü hesaplanıp parsel numarası verilerek tapu siciline yazılmak suretiyle sınırlandırılacağı, özel kanunlarında yazılı hükümler dışında özel mülkiyete konu olmayacağı vurgulanmaktadır.

4342 sayılı Mera Kanununun kapsam başlıklı 2 nci maddesinde Kanunun, mera, yaylak, kışlak alanları ile umuma ait çayır ve otlak alanlarını kapsadığı hükme bağlanmış, 14 üncü maddesinde de mera, yaylak ve kışlak alanlarının tahsis amacının hangi koşullarda nasıl değiştirilebileceğine ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Bu hükümlerde “harman yeri” sayılmadığından kıyas yoluyla, bu kanuna dayanılarak, harman yerlerinin tahsis amacının değiştirilmesine de hukuken olanak bulunmadığı açıktır.

Diğer taraftan, 1580 sayılı Belediye Kanununun 4342 sayılı Kanunun 33 üncü maddesi ile değişik 159 uncu maddesinde “Belediye sınırları içinde sahipsiz arazi mahiyetindeki seyrangah, harman yeri, koruluk ve bataklıkların ve belediye marifetiyle deniz, nehir ve gölden doldurulmuş olan yerlerin ve yıkılmış kale ve kulelerin metruk arsaları ve enkazının tasarruf, idare ve nezareti kaffei hukuk ve vecaibi ve varidatı ile beraber belediyelere devrolunur.” kuralına yer verilmiştir.

Buna göre, belediye sınırları içinde kalan harman yerlerinin belediyelere devrolunacağı, bu yerlerde tasarruf, idare ve nezaretin belediyelere ait olduğu belirtilmekte, ancak, bu hüküm uyarınca harman yerlerinin vasfının değiştirilebilmesine ve belediye tüzelkişiliği adına tapu tesciline olanak tanınmamaktadır.

442 sayılı Köy Kanununa 3367 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile eklenen Ek 12 nci madde de ” Köy yerleşme planında konut alanı ve köy genel ihtiyaçlarına ayrılan yerler, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan mera, yaylak, seyrangah, yol, harman ve panayır yerleri gibi alanlar ve Hazinenin mülkiyetinde olup kamu hizmetine tahsis edilmemiş mallar köy yerleşme planının onayı ile bu vasıflarını kendiliğinden kaybeder ve valiliğin talebi üzerine köy tüzelkişiliği adına resen tapuya tescil edilir.” hükmü düzenlenmiştir.

Belirtilen hükümden, köy yerleşme planının onaylanması ile harman yerlerinin vasıflarını kendiliğinden kaybedeceği ve valiliğin talebi üzerine bu yerlerin köy tüzelkişiliği adına tapuya tescil edileceği dolayısıyla harman yerlerinin tahsis amacının değiştirilmesine olanak tanındığı anlaşılmaktadır.

3202 sayılı … Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun … ve … Dairesi Başkanlığının görevlerini düzenleyen 9 uncu maddesinin (b) bendinde “Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan veya özel mülkiyetinde bulunup da kamu hizmetlerinde kullanılmayan, orta malı olup ihtiyaç fazlası olarak tespit edilen, Devletçe ıslah edilen göl, nehir ve bataklıklardan kazanılan arazi ve arsaları Hazine adına tescil ettirmek, belediyelere devredilen veya devredilecek olup da kullanılmayan arsa ve arazilerden uygulama, gelişme ve rezerv sahaları dahil, belde imar uygulamaları nazara alınarak bedeli mukabilinde satın almak ve tahsis işlemlerini yürütmek” hükmü yeralmaktadır.

Buna göre, 4302 sayılı Kanunun yukarıda açıklanan 16 ncı maddesinde orta malı taşınmazlar arasında sayılan harman yerlerinden, … Genel Müdürlüğünün görev alanına giren bir kamu hizmetini yürütebilmesi için, ihtiyaç fazlası olarak belirlenenlerin tahsis amacını değiştirebileceği görülmektedir.

Bu durumda mevzuatımızda harman yerlerinin tahsis amaçlarının 442 sayılı Köy Kanununun Ek 12 nci maddesi uyarınca değiştirilebilmesi mümkün olup, 3202 sayılı… Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 9 uncu maddesinin (b) bendi ile de yalnızca anılan Genel Müdürlüğün kanunda gösterilen görevleri kapsamında ve bu hizmetlere yönelik olmak koşuluyla ihtiyaç fazlası olarak belirlenen harman yerlerinin tahsis amacının değiştirilebilmesinin olanaklı olduğu anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, 442 sayılı Köy Kanununun Ek 12 nci maddesi ve 3202 sayılı … Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 9 uncu maddesinin (b) bendi hükümlerinde öngörülen usul ve şartlar dairesinde harman yerlerinin tahsis amaçlarının değiştirilebileceği sonucuna ulaşılarak dosyanın Danıştay Başkanlığına sunulmasına 29.1.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.