Son Yazılar

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2012/18106 K: 2013/1002 T: 28.1.2013

Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar (ortaklar) ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesinde bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2001/5804 K: 2001/6114 T: 10.09.2001

Satışın paydaşlar arasında yapılabilmesi için ya bütün paydaşların bu hususta anlaşması yada bu şekilde satış yapılmasının bütün paydaşların menfaatlerine daha uygun olduğunun tespiti gerekir. Zira paydaşlar arasında satışa karar verilmesi halinde mali durumu elverişli olmayan paydaşlar müzadeyeye katılamayacaklarından taşınmaz malın düşük bir bedelle mali durumu iyi olan paydaş tarafından satın alınması imkan dahiline girer. Bu mali durumu elverişli olmayan paydaşlar zararına sonuç doğurur. Sadece davacının isteği nazara alınarak bu yolda karar verilemez. İnceleme yapılarak satış şeklinin hangisinin paydaşların menfaatine olduğunun saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2012/14388 K: 2012/16753

TMK’nın 644 maddesi gereğince elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesine kara verilirken paydaşlar, kök miras bırakanın mirasçılık belgesine, miras bırakandan sonra vefat eden mirasçılar var ise bunlara ait mirasçılık belgeleri ve TMK’nun 677, maddesi gereğince yapılan pay temliklerin göre tespit edilmeli, oluşan duruma göre sahip oldukları hisse miktarları dikkate alınarak, paylı mülkiyet payları hesap edilerek hüküm kurulmalıdır, Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2013/702 K: 2013/4486 T: 14.3.2013

Ortaklığın giderilmesi davasında taraf teşkili sağlanmaksızın yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilirken, paydaşlara ait payların hüküm fıkrasında ayrı ayrı yazılması gerekirken mirasçılık belgesindeki paylara atıf yapılarak hüküm kurulması doğru değildir. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2005/7136 K: 2005/8331 T: 20.9.2005

Satış sözleşmesinin tarafı olan davalının satış bedelinin tapuda gösterilen miktardan fazla olduğu savunması dinlenemez. Davalı yapmış olduğu sözleşme ile bağlı olup bunun aksini savunma ve kanıtlama olanağından yoksundur. Davanın açılmasından sonra, yapılan şikayet üzerine davalının vergi dairesine başvurarak satış bedelini… Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2011/8819 K: 2011/9214 T: 20.9.2011

Yapılan ihalenin kesinleşmesiyle satış sözleşmesi tamamlanmış olduğundan davacının bu pay satışına yönelik olarak önalım hakkını kullanmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Zira satın alınan payın alıcı davalı adına tapuda tescil edilmesi edinilen ayni hakkın üçüncü kişilere karşı ileri sürülmesi açısından önem arz eder. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2009/5193 K: 2009/6020 T: 23.06.2009

Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralıyla bağdaşmaz. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2009/4009 K: 2009/9055 T: 27.10.2009

Her ne kadar mahkemece taşınmazda fiili bir taksim bulunmadığı, tüm paydaşların belli ve muayyen bir yeri olmadığı görüşünden hareketle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, bu değerlendirme yukarıda belirtilen esaslara uygun düşmemektedir. Zira eylemli kullanma durumu, taşınmaz üzerinde paydaşlarca taksim edilerek kullanılagelen bir durumun varlığı ve bu kullanma biçimine değer verilmesi, önalım hakkına konu paya tekabül eden yerin de davalıya satıldığının davacı tarafından bilinip bilinmemesi önem kazanmaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2005/6968 K: 2005/8098 T: 13.09.2005

İsteğe baglı acık artırma suretiyle yapılan satışlarda diğer paydaşlar yönünden Borçlar Kanunu'nun 225/2. maddesi hükmü gereği satış sözleşmesi açık artırma yapılmakla gerçekleşmiş olacağından açık artırma tarihi itibariyle doğan önalım hakkının alıcıya karşı kullanılması gerekir. Dava ise payını satan paydaşa karşı açıldığından Maliye Hazinesi'nin bu davada davalı sıfatı bulunmamaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2002/942 K: 2002/2526 T: 09.04.2002

Şufalı pay 4.11.1999 tarihinde yapılan ihtiyarı ihale ile davalıya satılmıştır. Bu satış resmi memur huzurunda yapılan satış akdi yerine geçer ve Borçlar Kanununun 225.maddesinin 2.fıkrası uyarınca bu ihale ile satış akdi tamamlanmış olur. Bundan sonra mülkiyetin geçmesi için gerekli tescil işlemi, satış akdinin tamamlanmasının bir unsuru değildir. Şufa hakkının ihale tarihi dikkate alınmak suretiyle kullanılması gerekir. Satışın ihale yolu ile yapılmış olması, davacının mutlaka bu satıştan haberdar olduğu anlamına gelmez. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2003/6964 K: 2003/8020

Tapudaki pay satışı ile birlikte doğan önalım hakkının özel hukuktan doğan bir hak olması sebebiyle kullanılması hak sahibinin iradesine bağlıdır. Haktan feragat, niteliği itibariyle hukuki sonuç doğuran tek taraflı bir hukuki muameledir. Medeni Kanunun bu konuya ilişkin 733.maddesindeki düzenlemeye göre belirli bir satışta önalım hakkını kullanmaktan vazgeçme yazılı şekle tabidir ve satıştan önce veya sonra yapılabilir. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2011/3325 K: 2011/6125 T: 10.5.2011

Taşınmaza ilişkin şufa sözleşmesininyazılı şekilde yapılması yeterlidir. Bu durumda şufa akdinin oluşmadığını ileri sürmek usulsüzdür. Kimse sicilde var olan bir kaydı ve bu kaydın bağlı olduğu evrakı müsbiteyi incelemediği hususunda iyiniyet iddia edemez. Tapu sicil müdürlüğüne gelip taşınmazı satın alan ve bu taşınmaz üzerinde kira akdi şerhini gören davalın kira akdini incelemediği iddiası iyi iyiniyetli kabul edilemez. Bedelde muvazzaya ilişkin iddiası ise akdin tarafalarının bedelde muvazza iddiaları dinlenemeyeceğinden davanın kabulü gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2011/8560 K: 2011/13386

Önalım hakkını kullanan paydaş bu payı satın almak isterken tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamını önalım bedeli olarak depo etmesi gerekir. Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delil ile kanıtlayabilir. Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2008/10311 K: 2008/12681 T: 17.11.2008

BK'nın 225/2. maddesi hükmü gereğince ihtiyari açık artırma yoluyla yapılan satışlarda satış, ihale memurunun ihaleyi açıklamasıyla gerçekleşir ise de, aynı Yasa'nın 231 ve TMK'nın 705. maddeleri gereğince, mülkiyet ancak tapuya tescille geçer. Bu şekilde yapılan satış nedeniyle kullanılacak onalım hakkına ilişkin iki yıllık hak düşürücü sürenin tapuya tescil tarihinden itibaren başlaması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2009/7141 K: 2009/10701 T: 08.12.2009

Önalım hakkının kullanılması için belirlenen üç aylık hak düşürücü, sürenin işlemeye başlaması için satışın onalım sahibine alıcı veya satışı tarafından noter kanalıyla bildirilmiş olması gerekir. Onalım sahibinin satışı kesin olarak başka bir şekilde öğrenmiş olması hak düşürücü sürenin işlemesine yol açmaz. Burada "Noter kanalıyla bildirim yapılması" koşulu emredici yasa hükmünden doğan mutlak bir koşuldur. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 1994/3927 K: 1994/4201 T: 11.04.1994

Şufalı payın ilişkin bulunduğu taşınmaz mal 2886 sayılı Yasanın 45. maddesi uyarınca, açık teklif sureti ile ihaleye çıkarıldığı ve yapılan ihale sonunda payın davalıda ihale suretiyle kaldığı anlaşılmaktadır. BK.nun 225. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, ihtiyarı ve aleni müzayedelerde satış akti, satıcının ihalesi ile vücut bulur. Bu suretle tamamlanan ihalenin de resmi memur huzurunda yapılan satış akti yerine kaim olması gerekir. Böylece, tekemmül eden satış aktine muttali olduğu tarihten bir ay içersinde şufa hakkını kullanma yetkisi doğar. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2004/2574 K: 2004/2706 T: 13.4.2004

Önalım davalarında bedel, davalı ile satıcı paydaş arasında yapılan satım sebebiyle davalı tarafından ödenen satım bedeli ile tapu harç ve masrafı toplamından ibarettir. Satım tarihi ile dava tarihi arasında uzunca bir süre geçmişse payın dava tarihindeki değeri belirlenerek o miktarın şufa bedeli olarak kabul edilmesi icabeder. Bu süre dosya özelliği iktisadi hayattaki değişiklik dikkate alınarak belirlenir. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2001/5821 K: 2001/6127 T. 10.9.2001

Dava konusu pay 2.000.000.000.-TL bedelle davalı tarafından satın alınmış davacı da dava dilekçesinde satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek tutulduğunu, taşınmazın dönümünün aslında 150.000.000.-TL olduğunu iddia etmesine rağmen bu hususu kanıtlayamadığından ispat edilmeyen miktar üzerinden kendisini davada vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2010/1065 K: 2010/7382

Önalım davalarında dava sonunda verilecek karar mülkiyetin aktarılmasına ilişkin bir karar olduğundan İçtihadı Birleştirme Kararı'nda da belirtildiği üzere davanın sonunda nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. Medeni Kanun'un 734/1. maddesi hükmü gereği önalım hakkı ancak dava açılarak kullanılabileceğinden taşınmazda pay satın alan davalı, önalım hakkının kullanılması yönünden davanın açılmasına sebebiyet vermiş olmakla davanın kabulüne karar verilmesi halinde vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumludur. Devamını Oku